*Kurban Bayramı arifesinde şehir merkezinde gördüğüm manzaralar tüyler ürperticiydi. 10 Ayrı yerde gördüğüm kavgalar, tabiri caizse ‘meydan muhabereleri’ gibiydi. Bir incir kabuğunu doldurmayan meselelerden çıkan kavgalardaki kin ve öfke; bayram’dan çok ama çok uzaktı…

*Eskiden ‘Bayram’ havasını teneffüs etmek için arife günü çarşı merkezine giderdik. Bayram arifesinin bitmesini istemezdik. Şimdi ki kadar çok üretim, marka veya AVM yoktu. Seçenek çok değildi. Bayramlık, bu nedenle tüm çocuklar ve gençler için çok önemli ve değerliydi…

HOŞGÖRÜYÜ UNUTTUK

Kurban Bayramı Arifesi’nde Batman kent merkezinde gördüğüm bazı manzaralar tek kelimeyle dehşete düşürdü beni.

Eskiden ‘Bayram’ havasını teneffüs edebilmek için Arife günü çarşı merkezine giderdik, şimdi ki gibi AVM ve Marka mağazaların olmadığı eski çarşı merkezinde ‘Bayramlık’ telaşına girerdik. Aldığımız bayramlıklarla ‘Bayram Arifesi’ gününün bitmesini istemezdik.

Bayram özel sayısını bir gün öncesinden hazırladığımız için bayram izlenimlerini gazeteye aktaramadık. Bugün, siz değerli okurlarımıza hem bayram arifesi havası hem de bayram tatilindeki izlenimlerinden bir kesiti sizlerle paylaşıyorum ama altını çizerek karşılaştığım o kavgaları görünce şaşırıp kaldım, 80 yaşındaki yaşlı bir adamın ayaklar altına alınmasını görünce donup kaldım.

İnsanlar o kadar daralmış ki; bir bakıştan, bir alış-veriş pazarlığından bile bir şey çıkarıyor.

İşte o karşılaştığım tüyler ürperten kavgalardan bir kaçı…

Bayram arifesinde öğle saatleriydi.

Sıcak saatlerde bile alış-verişin durmadığı duraklardan biri de Elma Pazarı ile 16’ncı caddenin kesiştiği yer idi. Bir grup seyyar satıcı ile 80 yaşındaki tespih satıcısı arasında çıkan kavgada sandalye ve sopalar havada uçuştu.

Sanki meydan muhaberesini andıran bir kavgaydı.

80 Yaşındaki tespih satıcısı aldığı darbelerle yerde can havliyle yardım bekliyordu. Araya giren vatandaşların da nasibini aldığı o kavgada yaşlı adam kafasına aldığı yara-berelerle canını zor kurtarmıştı.

Aynı saatlerde Gök taksi civarında yine bir grup seyyar satıcı ile bir başka grubun arasında çıkan kavgada yaralananları hastaneye kaldırmak için ambulans sürücüsü acı acı siren çalıyordu. Sirenin sesine bile aldırış etmeyen sürücüler vardı.

Trafiğin yoğun olduğu Cumhuriyet Meydanı’nda ambulansa öncelik veren sürücü sayısı bir elin parmak sayısından azdı.

Eski çarşı merkezinde öyle manzaralar vardı ki… O sıcak saatlerde alış-veriş yapan bazı vatandaşların, bir birlerine ‘Neden bana baktın’ tartışması da bazı duyarlı esnafların araya girmesiyle son buluyordu.

YAYA’YA YOL VERME KAVGASI

Bayram arifesinde tanık olduğum en ürkütücü kavgalardan biri de Turgut Özal Bulvarı’ndaki İş Bankası binası önündeki ‘Yaya Geçidi’nde yaşananlardı.

Tesadüf mü ne?

Arife günü geçtiğim güzergahların hemen tümünde tansiyon yüksekti.

Biraz da sıcak havaların etkisi de vardı galiba.

Saatler 14.30’u gösteriyordu.

Batman’da tanınan bir simanın kullandığı özel oto, yaya geçidinde kısa bir süre bekledi, ardından devam etti, o sırada yaya geçidinde bekleyen gençler ile tanınan o sima arasında sözlü-sataşma maalesef büyük bir kavgaya dönüştü.

Daha sürücü araçtan iner inmez trafiğin en yoğun olduğu güzergahta kavga, korkunçtu.

Yumruk ve tekmelerle birbirlerini feci şekilde yaralayan ‘yol’ verme meselesindeki o kavgayı ayırmak isteyenlerin çabasıyla olay büyümeden önlenmişti.

KORKULAN GERCÜŞ-HERMES’TE OLDU

Kurban Bayramı’nın sabahıydı.

Günün ilk ışıkları atmıştı.

Asri Mezarlığında yatan babam ile annemin mezarını ziyaret ettim, ardından Seyitler Mahallesi’ndeki Bozooğulları Tuğla Fabrikası bitişiğindeki mezarlığın yolunu tuttum. Batman Çağdaş kurucusu merhum ağabeyim Enver Arslan ile diğer yakınlarımızın da mezarlarına dokundum, dua ettim.

Tüm ölmüşlerimize rahmet diliyorum.

Sabah saatlerinde bile hava sıcaklığının 35 dereceyi gösterdiği Batman’da Asri Mezarlığı’nda yine araç parkı meselesinden iki sürücünün ağız dalaşına birkaç duyarlı vatandaşın, “Ayıptır be kardeşim. Bayram Günü’nde mezarlıkta yaptığınız hareketler size yakışıyor mu?” sözleri her şeyi özetliyordu.

Şükür şehir merkezindeki kavgalar ölümle sonuçlanmamıştı ama acı haber Gercüş ilçesinin Yakıtlı (Hermes) Köyünden geldi.

Hermes Köyü, Batman ile Mardin’in Midyat ilçesi sınırında. Türkiye’de ilk petrol sondajının yapıldığı 1940’lardaki bu köy hem tarihi dokusu hem doğa güzelliğiyle muhteşem bir yerleşim birimi. Etrafı meşe ağaçlarıyla dolu.

1968 Yılında İlhan Telli yönetimindeki TPAO Batman Orkestrası’nın aldığı ‘Altın Mikrofon’da sanatçıların “Meşelidir Enginde Dağlar Meşelidir” şarkısı Hermes Köyünün çevresindeki meşeli dağlardan geliyor.

Kurban Bayramı’nın 1’nci gününde Hermes köyünde Yılmaz ve Tekin aileleri arasında çıkan ‘yol’ kavgasında Abdurrahman Yılmaz, pompalı tüfekle rastgele ateş açıyor ve tüfek saçmalarından biri de 6 yaşındaki kız çocuğu Sahra’ya isabet ediyor ve küçük Sahra ne olduğunu bilmeden bir Kurban Bayramı’nda gözlerini yaşama kapatıyor.

İşte bayram arifesi ve sonrasında yaşanılanlar…

NEREDE O ESKİ BAYRAMLAR…

Aslında bugün ki yazıma “Nerede o eski bayramlar” diye başlamak istiyordum. Fakat teknolojinin  gelişmesiyle modernleşen dünyadan önce hele hele pandemi’den önce çok daha güzeldi eski bayramlar.

 Örneğin “bayramlık” denilen bir şey vardı.

Şimdi ki kadar çok üretim, alış-veriş merkezleri, marka ya da mağaza yoktu. Seçenek çok değildi, şimdi ki gibi çok ayakkabımız, tişörtümüz kısaca kıyafetimiz bulunmuyordu. ‘Bayram’lık işte bu nedenlerden ötürü tüm çocuklar ve gençler için çok önemli ve değerliydi. Bayramlık olarak aldığımız kıyafetlerimize özenle bakar, en güvenli köşede saklardık. Bayram sabahı da büyük bir sevinçle bayramlıkları giyerdik.

Şimdilerde ‘Bayram’lık mı kaldı?

Eskiden Kurban bayramında kesilen kurbanlar dağıtarak kardeşliğin, yardımlaşmanın ve dayanışmanın ruhu canlanırdı. Pandemi ile birlikte iyice aileler birbirlerinden koptu...

Bir Kurban Bayramı daha geride kaldı ama arife gününde tanık olduğum o kavgaların, bayramdaki hoşgörümüzü bile ortadan kaldırdığı gerçeğine de vardım…

Yine de geride bıraktığımız Kurban Bayramınız mübarek olsun…

Sağlıkla kalın…