Değerli Okurlar, bir bayram sonrasında yeniden sizlerle hasbihal etmenin mutluluğunu yaşıyorum. Sözlerimin hemen başında hepinizin geçmiş mübarek Kurban Bayramınızı tebrik ediyorum.

“Her gelecek yakındır” (Kullü atin kerip) şeklinde bir söz vardır.

Gerçekten de sayılı günler çabuk geçti. Pandeminin gölgesindeki 9 günlük resmi tatil sonrasında insanlarımız normal hayatlarına başladılar.

Kurban Bayramı öncesindeki, ‘Covid 19 Gölgesindeki Bayram’ başlıklı son yazımda korona tehlikesine dikkat çekmiş ve karınca kararınca bazı uyarılarda bulunmuştum.

Ne yazık ki toplumumuz ülke genelinde olduğu gibi Batman’da da pandemi kurallarını hiçe sayarak covid 19 ile adeta dalga geçtiler!

Geriye dönüp 9 günlük sürece baktığımda gelecek adına endişeleniyorum..

Belki de endişelerim yersiz ama toplumumuz gerçekten de covidi yok saydı…

**

**

Akıllı ve düşünen insanlar geçmişten, yaşananlardan dersler çıkarırlar, çıkarmalıdırlar.

Özellikle idareci konumundakilerin, yönetenlerin yaşananlardan ciddi dersler çıkararak, toplumu daha iyi bir geleceğe taşımalıdırlar diye düşünüyorum.

Bayram öncesindeki alışverişleri gözlemledim.

Batman kent merkezindeki çarşı-pazarlarda, işportacı tezgahlarında, giyim başta olmak üzere bütün alış veriş merkezlerinde muazzam bir yoğunluk vardı.

Alışveriş yapan halkımızın yüzde 95’inin maske takmadıklarını söyleyebilirim.

Maske ile gezenlere tuhaf tuhaf bakıldığını belirtirsem, inanmanızı isterim. Yüzde 95 civarındaki maskesiz insanlarımızın sosyal mesafeye de kesinlikle uymadıklarını rahatlıkla ifade edebilirim.

Covid öncesindeki yıllarda alışverişler nasıl yapılıyor idiyse, maske takan yüzde 5’lik kitle dışında aynı manzara vardı.

O sırada sosyal medyada bu gerçeğe dikkat çekerek yaptığım paylaşımda bayramda da yoğun ziyaretlerin olacağına da atıf yaparak, bayram sonrasındaki günlerde covid vaka artışı konusundaki endişelerimi dile getirmiştim. Bulaş riskinin bu kadar yoğun olduğu, delta virüsünün de görüldüğü bir zamanda ciddi vaka artışının yaşanmaması halinde maske yasağının kaldırılması gerektiğini, aksi yaşanırsa başta gereken tedbirleri almayanlar olmak üzere sorumsuz davranan herkesin vebal altında olduğu görüşümü dile getirmiş, herkesi aşı olmaya davet etmiştim.

**

**

BİR GECELİĞİ 20 BİN EURO VİLLALAR DOLUYORSA…

Saygıdeğer Okurlar, covid pandemisi bitmedi ve bu hafta ülke genelinde ciddi vaka artışının olmasından yine de endişe ediyorum. Ancak asıl endişeyi yöneticilerin yaşaması gerekiyor.

Evet, bayram gözlemlerim var, başka bir acı gerçeğe dikkatinizi çekmek istiyorum.

Sayılı bayram günlerinde tatil beldelerine korkunç bir akın oldu…

Ülke genelindeki büyük yoksul kitleler gerçeğine inat, çok büyük para harcayanlar gerçeğine tanık olduk.

Ege ve Akdeniz bölgesi başta olmak üzere sahilleri olan Antalya, Alanya, Kaş, Muğla, Bodrum, Marmaris, Çeşme, Kuşadası vs gibi adlarını yazmayı gereksiz bulduğum tatil merkezleri milyonlarca insanla dolup taştı…

Çok sayıda turistik belde 7 kat nüfus artışıyla karşılaştı. Çeşme Belediye Başkanı Muammer Ekrem Oran’ın konuşmasının linkini vereceğim. Başkan Oran, ilçelerinin nüfusunun 20 ila 25 katı kadar insanın Çeşme’ye geldiğini, bir günde 400 ton çöp topladıklarını açıkladı…

Önce inanmadım, siz de inanamayacaksınız ama medyada bol haber çıktığı için kesin olan tatiller gerçeği beni düşündürdü.

Bir geceliği 600 Eurodan başlayan lüks oteller ve yine geceliği 20 bin euro’ya kadar çıkan ultra lüks villalarda kesinlikle yer kalmadı…

Geceliği 20 bin Euro villalar gerçeğini düşünemiyorum. Alın size haber linki:

https://www.youtube.com/watch?v=zQqyKa-B3Ro

**

**

Değerli Okurlar, Kurban Bayramı günlerinde kent dışına çıkmadım. Yakın yerlere, akrabalarımın olduğu köylere bile gitmedim.

Neden biliyor musunuz?

Uzun yıllardır her Kurban bayramlarında bir gönüllü olarak yüzlerce yetim ve yoksul aileye kurban etini ulaştırdığım için kenti terk etmiyorum…

Gözleri yolda olan ve bir iki kiloluk kurban eti beklentisinde olan yüzlerce aile gerçeğini bildiğimden bu bayramda da kentten ayrılmak istemedim.

Bayram günleri boyunca çok sayıda aileye kurban eti götürdüm. Kurban etlerini tanımadıkları yoksullara, yetimlere vermek isteyen bazı dostlarla alanı gezip, ev gösterdim. Dört gün boyunca telefonum sürekli çaldı, evlerine kırmızı et girmediğini belirten onlarca yoksul, yardıma muhtaç aileye de ulaşmakta yetersiz kalmanın üzüntüsünü yaşadım. Kurban Bayramı öncesinde yüzlerce aileye nakdi yardım ulaştırdığım için yaşadığım mutluluk, bayramdan sonra yardım isteyen herkese kurban eti ulaştıramadığım için hüzne dönüştü…

Duyarlı ve vicdanlı bir dostum ile yoksullukla boğuşan ailelere ulaştığımızda; “Ya Rabbi bizi sorumlu tutma” diyordu. Hepimiz sorumluyuz dedim. Bu ülkede bir gecelik 20 bin euro harcayanlar varsa, öte tarafta ise kırmızı et yüzü görmeyen kitleler bulunuyorsa, bunu sorgulamayan yığınla Müslüman kardeşim Kurban Bayramı kurbanlığı ile kurtuluşa ereceğine inanıyorsa, dinimizi yanlış biliyordur derim...

Bu ülkede adil bir gelir dağılımı yok. Bir tarafta aşırı tüketim yapan, paraya para demeyen, yoksulların on yıllık gıda ihtiyaçlarına yetecek parayı birkaç gecede harcayan mutlu bir azınlık, öte yanda ise açlık sınırında yaşayan büyük kitleler…

Bu gidişat hayra doğru bir gidişat değildir, değiştirilmelidir. Haram paralar kazandıran Kapitalist sistemin çarkları yoksulların kemiklerini kırarken, birilerine de dünyada cenneti yaşatmaktadır. Hepimiz bu durumdan sorumluyuz. Sorumluluğunun bilincinde olanlara selam olsun…