RAMAN ÇEVRESİNE UMUT OLAN PETROLCÜLERDİ

Aslen İstanbullu Hasan Hüseyin Ural, 1948 yılında Sanat Okulunu bitirdikten sonra ABD’de gördüğü eğitimle petrol mühendisi olmuştu. Çalışma hayatının büyük bölümünü petrolün ilk dağı Raman’da geçiren Hasan Hüseyin Ural, ‘Zeva Alika’ olarak bilinen Yakıtlı Köyü başta olmak üzere, çevredeki köylülerle diyaloğu en iyi olan mühendislerden biriydi. Ural, o dönemlerde Raman Dağı’nda sondaj arama çalışmalarını sürdüren petrolcülerle hatıra fotoğraf çekerken, işe aldığı eski köy sakinlerini de yanından ayırmazdı. Raman Dağı çevresindeki köylülerle 1950’li yılların başında poz veren Ural ve karedeki eski petrol emekçilerinin çoğu şimdilerde aramızda değil.

KAYNAKÇILARIN DEĞERLİ OLDUĞU DÖNEMDİ

Türkiye’de gerek Raman Dağı’ndaki petrol arama çalışmalarında gerekse de ilk rafinerinin kurulmasında kaynakçı esnafı el üstünde tutulurdu. Özellikle 1955 yılında ülkenin ilk rafinerisinin kurulduğu Batman’da; kaynakçı sayısı yetersiz gelmişti. İstanbul’daki tersanelerde çalışan yüzlerce kaynakçı ustası, Batman rafinerisinde çalışmaya gelmişti. MTA’nın petrol arama döneminde Raman ve Garzan kamplarındaki sondaj kulelerinin kurulumunda kaynakçı Durmuş Akbaş, makinist Tahsin bey ve yine MTA’nın eski kaynakçılarından İsmet Candemir, T-45 nolu sondaj kulesinde bu hatıra kareyi çekmişti.

SONDAJ KULESİNDE ASKERLİK HATIRASI

Yıl, 1967. Aslen Midyatlı olan Hasan Güven, 1967’nin Mart ayında vatani görevini yapmak üzere çok sevdiği sondajcılığa ara vermek zorunda kalmıştı. Yılları Batman’da geçen baş sondör Hasan Güven’in yetiştirdiği sondörler, eğitim görmedikleri halde ABD’li eski petrol mühendislerini gölgede bırakırlardı. Bir dönemler MTA Enstitüsü ile TPAO’daki sondaj kulelerinin gedikli baş sondörü olan Hasan Güven, askere gidince petrol emekçileri ile sondaj kulesinde bu pozu vermişti. Güven askere uğrulanırken, mesai arkadaşlarına şöyle seslenmişti: “Merak etmeyin 2 yıl aradan sonra tekrar aranızda olacağım. Petrol sahalarındaki kokuyu almazsam dayanamam. Evim kadar sondaj kulelerinin olduğu yaşam alanlarını da seviyorum.”

KÖYLÜLERLE İÇ İÇE YAŞAYAN PETROLCÜLERDİ

Memleketi İstanbul’dan çok Raman Dağı’nda yaşayan Hasan Hüseyin Ural, Kurtalan-Garzan sahasında dönemin dağlarını inleten eşkıyası ‘Koçero’nun da aralarında bulunduğu beş kişilik bir eşkıya grubuyla karşılaştıklarını da anı kitaplarında not düşmüş. Dönemin eşkıyalarının taleplerinin işsiz köylüleri işe almak olduğunu anlatan eski yüksek petrol mühendislerinden Ural, bakın neler diyor: “Biz sondaj kulelerinin çalıştığı alana yakın köylere çok yardım ederdik.  Köylüler, daha çok tütün ekimi yapardı. Onlara destek amacıyla depolara su doldurup, pompayı yarım saat fazla çalıştırırdık, böylece depodan dökülen su onların ekili alanlarını sulamış olurdu. Hastaları olduklarında özel olarak araçlarımızı onlara tahsis ederdik. Hastaneye kadar refakatçi gibi onlara eşlik etmeyi de bir görev bilirdik.”

Kaynak: HABER MERKEZİ