1986 Şubat-1990 Kasım arasında Batman Lisesinde Öğretmeni, bir eğitim emekçisi olarak çalıştım.

1985’te öğretmenlik yeterlilik sınavını kazanmıştım. Ancak o yıllarda 12 Eylül darbesinin etkisi nedeniyle güvenlik soruşturmaları çok uzun sürüyordu.Yaklaşık olarak bir yıl sonra atamam Batman’a çıktı.Hiç tereddüt etmeden valizimi hazırladım ve Batman’a yola koyuldum.

Batman’a vardığımda hemen Batman Lisesine yakın ‘Bayram Otel’e yerleştim.

Bürokratik işlemlerin yerine getirdikten sonra Batman Lisesinde çalışmaya başladım.

Bir yandan büyük bir şevk ve heyecanla görev yaparken bir yandan da çevreyi tanımaya ve sürekli bir mekan aramaya koyuldum.

Bu süreçte Batman halkının konukseverliği beni oldukça duygulandırmıştı.

Yaklaşık bir hafta Bayram Otel’de kaldıktan sonra kent merkezine yakın Aydın Otelde yaklaşık bir ay kaldım.

Daha sonra arkadaşlarla birlikte Cumhuriyet Mahallesi’nde kiralık ev tutarak Batman’dan ayrılana kadar orada kaldım.

Batman Çağdaş Gazetesiyle tanışmam sıcak bir yaz gününde oldu.

1980’li yıllarda ‘Tekel Caddesi’ hemen herkesin uğrak yeri olan popüler bir caddeydi.

Batman Çağdaş Gazete Ofisi, Tekel Caddesinin en işlek yerindeydi…

1986 Yılı Ağustos ayında çok sıcak bir günde Batman Çağdaş’ın ofisine uğradım, karşımda yüzü, gözü boya içinde bir adamla karşılaştım.

Meğer o adam Batman Çağdaş Gazetesinin sahibi merhum Enver Arslan’mış…

Sıcak bir diyalogdan sonra bunu anladım…

Derken sohbete koyulduk…

Enver Arslan’la dostluğumuz bu şekilde başladı…

Aradan bir müddet geçtikten sonra bir gün merhum Enver Arslan, “Hocam gazeteye yazı yazar mısınız” diye sordu… Ben hiç tereddüt dahi etmeden “eve seve” dedim…

Ardından personelle tanıştım;

Arif Arslan, Yazı işleri müdürü…

Ve diğer personel…

Hemen herkesin yüzü gözü boya içindeydi…

Ne günlerdi o günler…

Tıpkı şarkıdaki gibi…

Önceden hiç bir gazete yazarlığı deneyimim olmamasına rağmen, ben hemen heyecanla,tamamen amatör ruhla ve hiç bir maddi karşılık beklemeden-bunun utanç verici olacağını düşünmüşümdür-yazmaya başladım.

Ama bir sorun vardı, ben bir öğretmendim…

Açık adımla yazmam hem beni hem de gazeteyi sıkıntıya sokabilirdi, o nedenle yazılarımda

‘B.ERDEM-Barış Erdem’ rumuzunu kullandım.

Gel zaman, git zaman,derken; ben de gazeteciliğe iyice ısındım…

Okullar tatilde olduğu için benim de oldukça geniş bir zamanım vardı…

Bir yandan gazeteye yazı yazı yazarken bir yandan da Arif kardeşime yazıların düzenlenmesinde, yazıların redakte edilmesinde yardımcı oluyordum.

Bu atmosfer içinde benim de zaman zaman yüzüm gözüm boyaya bulaşıyor ve zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordum.

Gazeteciliğe daha doğru bir deyimle gazete emekçiliğine giderek ısınmıştım…

İlerleyen günlerde yazılarım ilk sayfada ve başyazı olarak yayınlanmaya başladı.

Oysa ki benim böylesi bir talebim olmamıştı…

Demek ki ben de artık farkında olmadan Batman Çağdaş ailesinin bir ferdi olmuştum…

Yazılarım yerel sorunları içeren konuları kapsadığı gibi, ülke sorunlarını hatta uluslararası sorunları da kapsar nitelikteydi…

Yerel sorunlarla ilgili yazılarımda izlediğim yöntem; bizzat o sorunu yerinde tespit ederek sorunun nedenlerini anlayarak çözüm önerileri üretmek olmuştur.Bu konuda merhum Enver Arslan’la mekanı cennet olsun, ‘çok uyumlu ikili’ oluşturduğumuzu söyleyebilirim…

Buna çarpıcı bir örnek vermek isterim; sıcak bir yaz gününde İluh deresinin petrol atıklarıyla bölgedeki sebze bahçelerinin sulandığı bilgisi gazeteye ulaşır…

Bunun üzerine ben ve Enver kardeşim, hemen İluh deresine giderek sorunu yerinde tespit ettik,birbirimizin yüzüne bakarak sebze bahçelerinin bu zehirli suyla sulanmasının halk sağlığı bakımından ne denli tehlike yarattığını gördük. Haliyle hem üzüldük hem öfkelendik…

Bunun üzerine merhum Enver Arslan, “hocam etkili bir yazı yazar mısınız” dedi. Ben hemen, sebze bahçelerinin İluh deresinin zehirli sularıyla sulanmasının halk sağlığı bakımından yaratacağı tehlikeleri içeren geniş bir yazı yazdım.

Yazım birinci sayfada yayınlandı…

Ertesi gün dönemin Siirt Valisi Recep Birsin Özen,  Batman’a incelemelerde bulunmak için gelmiş, Batman Çağdaş’ta çıkan yazıyı görmüş,yanında oturan Batman Kaymakamı Ali Ülger’e dönerek “Bu durumdan sizin haberiniz nasıl olmaz?”diye sormuş…

Bu örnekten de anlaşılacağı üzere, Batman Çağdaş Gazetesi, halkın sorunlarını ele alarak etkili gazetecilik politikası uygulamıştır.

Bu arada uluslar arası sorunları ele yazıyla ilgili bir örnek vermek isterim;1986 yılının Ekim ayında İzlanda’nın Rejkavik şehrinde SSCB ve ABD başkanlarının nükleer silahların sınırlandırılması ile ilgili zirve toplantısı sonuçlarını değerlendiren bir başyazı tarafımdan ele alınmış ve geri dönüşümlerden oldukça etkili olduğu anlaşılmıştı.

Batman Çağdaş’ın o yıllarda ne kadar çok etkili olduğuna yönelik bir çok örnek vermek mümkün…

Bu başarı o günkü zor koşullarda, maddi ve teknik sıkıntılara rağmen gösterilen bir başarı…

Dolayısıyla takdire şayan…

Sevinçle ve gururla izliyorum ki; Batman Çağdaş, gerek gazetesiyle gerekse TV kanalıyla aynı yayın politikasını takip ederek başarıdan başarıya imza atıyor… Gün olmuyor ki Batman Çağdaş ile ilgili bir haber ulusal medyada yer almasın…

Gün olmuyor ki Batman Çağdaş’ın yarattığı etki ülkenin dört bir yanında yankı yapmasın…

Değerli dostlar, değerli Batmanlılar, iki yıl önce Batman Çağdaş’ın 38’nci kuruluş yıldönümü nedeniyle ‘çok güzel duygular’ yaşamıştım.

Şimdi de benzer duyguları yaşıyorum…

Yolun açık olsun Batman Çağdaş…

Yolunuz açık olsun Batman Çağdaş’ın vefakar ve cefakar emekçileri…

Aranızda olamasam da kalbim sizinle… 40’ncı yaş günün kutlu olsun Batman Çağdaş…

Bir adım daha ileri atıyorum…

Şunun şurasında ne kaldı ki..?

41 Kere maşallah diyorum Batman Çağdaş…

41 Kere maşallah…

Editör: Yunus Yasak