Batman’ın mazisinden kaynaklı bir kötü algısı vardı…
Kentimiz yıllarca hak etmediği algıdan kurtulamadı…
Çünkü bu kentin tanıtımını iyi yapamadık bir türlü…
Geçmişte yıllarca kentimizin eğitimle, bilimle, sanatla, kültürel etkinliklerle, paneller, sempozyumlar, konferanslarla, festivallerle ve fuarlarla Türkiye kamuoyuna haber olması gerektiği görüşünü savundum.
Bu kentin makus talihini değiştirmek için hepimize ama en çok da il yöneticilerine görev düşüyordu.
Kentin tanıtımı ve makus talihinin değiştirilmesi için çaba gösterecek dirayetli yöneticiler isteyip durduk.
Bu konuda atılan en ufak olumlu adımları desteklemeyi görev bildim.
2017 yılında Batman 1. Kitap Fuarı açıldığında bunu olumlu bir gelişme olarak değerlendirmiştim.
**
**
FARKLI FİKİRLER ZENGİNLİKTİR…
Kentimizin bu yıl bir kez daha fuarlarla gündeme gelmesi olumlu bir gelişme olmuştur.
Geçtiğimiz günlerde Batman 3. Gıda, Hayvancılık, İnşaat ve Dekorasyon Fuarı ile bu kent adını duyurdu. Tarım ve Orman Bakanı Sayın Bekir Pakdemirli söz konusu fuara katıldı.
Kentimizin olumsuz haberlerle değil, kitaplarla anılmasından mutluluk duyuyorum.
Değerli Okurlar, bu yıl Batman 3. Kitap Fuarı gerçekleştiriliyor. Valilik önündeki alana akın eden Batmanlılar gerçeğini hepimiz görüyoruz.
Sayın Valimizin kitap fuarı ile ilgili olarak yaptığı açıklamayı önemsedim. Valimizin gazetemizde de yer alan o ifadelerine bakalım: “Bir hafta içerisinde tüm okullarımız ilimle, irfanla, okumayla, yazmayla haşır neşir olacak. Eğitimin en güzel unsurunu bu şekilde sağlayacağız. Biz bütün düşüncelerin geniş bir yelpazede dile getirildiği ve kitaplaştırıldığı, okunduğu bir şehir hayal ediyoruz. Sadece bir fikrin empoze edildiği bir ortam, hiçbir zaman düşünmedik.”
Vali Hulusi Şahin’in sadece bir fikrin empoze edilmesine yaptığı vurgu, bir zenginlik olan farklı fikirlere de hoşgörü ile yaklaşılması gerektiğine dair bir mesajdır diye düşünüyorum.
**
**
Evimde kocaman bir kütüphanem var.
Çocukluğumdan itibaren aşırı kitap okuyan ve harçlığımla kütüphane oluşturan biriyim.
Bilhassa gençliğimde gerçekten çok kitap okuyordum.
Farklı fikir ve düşünceleri araştıran biri olarak çevremde tanınıyordum.
İnanılmaz bir hafızam vardı.
Günde bir kitap okurken, özetini çıkarabiliyordum. Okuduğum bazı kitaplar üzerine konferanslar verebilecek bir hafızam vardı.
Bir gün aşırı yüklemeden olacak ‘reset’ yaşadım ve okuduğum kitapları ve yazarlarını bile bir anda unuttum…
Anti depresan tedavi gördüm ve bir iki ay sonra toparlandım.
Sıyırmanın eşiğinden dönerken, hafızamdaki bilgilerin yüzde 85’ini kaybettim diyebilirim.
90’lı yıllarda yaşadığım o üzücü gelişme ardından düzenli kitap okumayı bıraktım.
Yaygın medyadaki yazarların makalelerini okumaya devam ediyorum.
Rabbim kimseyi bu şekilde sınamasın ve bizi istikametten ayırmasın.
**
**
Allah’ın ilk emri ‘Oku, yaratan Allah’ın adıyla’ şeklindedir. Okumalı ve iyi ile kötüyü birbirinden ayırmalıyız.
İnsanlık ailesi sürekli savaşlar, kavgalar ve kargaşalar nedeniyle ağır bedeller ödüyor. Dünyada farklı din, dil, mezhep, fikir ve ideolojileri savundukları için insanlar birbirlerine düşmanca muamelelerde bulunuyorlar…
Akıl melekem çalışmaya başladığından beri hep kafamda insanlığın geçmiş ve geleceği adına sorular oluşmuştur. Nereden geldik, niçin geldik ve nereye gidiyoruz?
Bu soruların cevabını herkes farklı veriyor. İnsanlığın ebedi bir ‘yok oluşa’ gittiğini düşünenler olduğu gibi, ‘ebedi yaşama’ inananlar da vardır.
Kimse bu dünyada ebedi yaşamaya gelmedi. Zaten kimse ebedi yaşamıyor. Sayılı yıllar sonrasında ihtiyarlayıp göç ediyoruz…
Boşuna ve amaçsız bir şekilde dünyaya gelmediğimize inanan birisiyim.
Adına ‘insan’ denilen bir varlık olarak dünyaya gözlerimizi açmış ve sayılı yıllar yaşadıktan sonra ‘ebedi yokluğa’ gideceğimize inananlardan değilim…
Dünyayı, insanların geleceğini, ebedi alemi, sonsuzluğu farklı okuyanlar olabilir. Birbirimize karşı ön yargılı olmamalıyız. Birbirlerimizin düşüncelerine, farklı fikirlerine hoşgörü ile bakacağız. Kitap fuarlarını bu şekilde okuyor ve değerlendiriyorum. Okuyalım, çocuklarımıza okutalım vesselam.
