Sonbahar hüzün ayı derler!

Ancak Babam Ağustos’ta

ebedi dünyaya göçüp gitti!

Tam 90 yıl yaşanmış bir hayat. Binli yıllarda Anadolu’ya göçüp gelenlerden.

Tipik bir Orta Asyalı.

Açık tenli,

Köse sakal,

Hafif çekik gözler.

Özbeklere çok benzeyen. Burdur- Yeşilova

Eşeler yaylasında bir köyden.

 BERBERLER SÜLALESİ

Köyde malum herkesin bir lakabı vardır. Babam, Berberler sülalesinden.

Babamın babası yani adını aldığım Ramazan ve öncekiler.

Dedem bir tam bir

halk hekimi imiş.

Berberlerin Hamdi de öyle.

Hacamat yapan,

abse boşaltan,

 Kerpeten kullanan, diş çeken,

Dertlere derman olan. ZORLU YILLAR

60 lı yıllar zorluk, yoksulluk!

Okula giden çocuklar. Tarlalar verimsiz, İklim şartları zorlu. Mevsimi uyarsa Aydın Söke ovası. Pamuk çapası.

 Daha sonra Kahvecilik. Berbercilik.

En büyük ben.

Dört kardeş.

Hayat zor.

Çocukların okul hayatı.

 ALMANCILAR

Köylüler akın akın Almanya’ya.

Bu kervana annem babamda katıldı. Uzun yıllar Almancı işci.

65 yaşlarında emekli.

Memlekete dönüş.

O günden bu güne

Kışları üç ay İzmir.

Mart ayında köye dönüş.

Az da olsa bağ, bahçe.

Akranları ile buluşmalar.

Yalancı dünya oyalamaca.

Gözleri dışında bir sıkıntısı yoktu. Ne bir ağrı, ne bir sızı.

 BU DÜNYAYA VEDA

Annemin anlattığına göre;

Son gün sabahtan bağda gezinti. Bir sepet üzüm,

 biraz domates-biber.

Öğleden sonra komşularla.

Akşam namazı kılınır,

Sonra yatsı.

Tespih ve dua faslı.

Ne bağırma,

ne çığırma.

Elleri göğsünde,

Gülümseyerek

bu dünyaya veda.

İşte hayat.

Mal da yalan,

Mülk de yalan!

Gel biraz sende oyalan hesabı.

Bu dünyadan ebedi dünyaya göçüp giden bütün ataların, Anaların,

babaların,

Ruhları şad,

Mekanları cennet olsun!

Allah rahmet eylesin!

Bir hayır duası okumaktan başka ne gelir elimizden. Herkese sağlıklı bir yaşam!