Gözle görülemeyecek kadar küçük bir virüs, bir mikrop, insanlık tarihinin kaydettiği en büyük küresel felakete neden oldu.

Topyekün insanlık ailesi tarihinin hiçbir döneminde böyle çaresiz kalmamıştı…

İnsanın bu virüse karşı acziyetini Erişkin Psikyatrisi, Psikyatri Uzmanı Prof. Dr. K. Nevzat Tarhan, bakınız nasıl ifade etmiş: “Ey modern insan!
Yeryüzünde gökdelenler yaparak, uzaya giderek, otonom robotlar üreterek, nesnelerin internetini, 3D yazıcıları, büyük veriyi, sanal gerçekliği, simülasyonları yaparak gururla dolaşırken birden bir virüse yenik düşebildin…
Kendini çok güçlü, başarılı, her şeye muktedir, alçak dağları ben yarattım gibi dolaşan Kuantum evrene müdahale etme noktasındaki insanoğlu, teknolojinin getirdikleri ile omnipotent yani tam güçlülük duyguları ile ‘Kadir-i Mutlak’ gibi yeryüzünde dolaşıyordu. Bir gözle görülmeyen virus geldi ve birden her şey anlamını kaybetti sanki. Yunus’un tabiri ile ‘bir sinek bir kartalı vurdu yere’.”

Evet, çok güzel ifade etmiş, o yazısının çok çarpıcı bazı bölümlerini de inşallah bilgilerinize sunacağım.

2019 yılının Aralık ayından beri devam eden Koronavirüs salgını, ‘pandemi’ olarak ilan edildiğinden bu yana milyonlarca insanın ölümüne neden oldu.

Bu malum virüsle mücadele için hızlı bir aşı çalışması yürütüldü. Bazı ülkelerin bulduğu aşılar 2-3 faz denemesinden sonra Dünya Sağlık Örgütü’nün onayını alarak kullanıma sunuldu.

Dünyada bu ölümcül virüsün kesin ilacı ve tedavisi bulunmadığından, aşı ile korunma yoluna gidildi.

Aşılama çalışmaları için 2020 yılının son çeyreğinde Sağlık Bakanımız tarafından açıklanan takvimlere uyulmasa bile, iyi yolda olduğumuza inanıyorum.

**

**

AŞILAMADA İYİ YERDEYİZ…

Evet, aşı tedarik zincirinde ilk başlarda sorunlar yaşandı, hedeflenen oranı yakalayamadık. Eğer aşı için açıklanan takvime uygun hareket edilseydi, Mart ayı başında ülkemizdeki aşılanan insanların nüfustaki oranı yüzde 60’ı aşacaktı.

Gecikmeli de olsa aşı tedarikinde yaşanan sorunların aşıldığını gözlemliyorum.

Düşünün aşılarımız var, halkın aşı olması için çağrılar yapılıyor, ancak vatandaşlar özellikle de bölgemizde aşı olmaya gitmiyorlar…

Sağlık emekçilerimiz işyerlerine giderek insanları aşılıyor, gençlere aşı olmaları için 4 GB internet hediyesi veriliyor.

Sosyal medyada aşı ile ilgili görüşlerimi ifade etmiş, ilk doz Sinovac aşımı yaptırdığımı belirtmiştim.

Pek çok kişi değişik ortamlarda koronavirüsle mücadelede aşı olma konusundaki bakış açımı sormuş, onlara cevap vermişimdir.

Bakış açımı buradan da net şekilde vermek istiyorum.

**

**

Değerli Okurlar, Koronavirüs ilacı henüz bulunmuş değildir. Dünyanın bütün ülkelerindeki sağlık emekçileri doktorlar bu virüsle mücadeleye kafa yormaktadır.

Buna rağmen kesin ilaç ve tedavisi bulunmamıştır. Bulunan çözüm aşılama çalışmalarıdır.

Dünya Sağlık Örgütü’nün onay verdiği aşıların yan etkileri olsa bile, virüsten korunma konusunda etkili olduğu gerçeği bilimsel olarak açıklanmıştır.

Koronavirüs salgınının büyük etkisine hepimiz şahit olduk…

Yitirdiklerimizi bir yana bırakın, hastanelerde yatarak tedavi gören ve bir dakikalık rahat solunum için çırpınan, acı çeken binlerce insanımızı gözlerimizle gördük.

Şu halde aşılardan değil, koronavirüsten korkalım…

Eğitim düzeyi yüksek kentlerde insanların aşılama oranları iyi düzeyde. Ancak eğitim düzeyleri düşük bölgemizdeki illerde aşılama düzeyinin hiç de iyi olmadığını gözlemliyorum.

Düşüncem şudur; aşılama çalışmalarına hız verelim. Dileyen Biontech, dileyen de Sinovac aşısı olabilir.

Kimseyi olumsuz düşüncelere sevk etmek istemem ama bence Sinovac aşısı olmaktan hiç çekinmeyin. Ha bu arada belirteyim; Sağlık Bakanlığı’nın Sinovac’ın bir serisini durdurma kararı sonrasında kamuoyuna hiçbir açıklama yapılmaması, halkı paniğe sevk etmiştir. Bakanlık aşılama çalışmalarına bu açıklama ile darbe vurmuştur. Acilen gerekçesinin açıklanması gerekir.

Şahsen Sinovac oldum ve bunun koruyuculuğu konusunda endişe duymuyorum.

Şu haber yaygın medyada yer aldı, googlede rahatlıkla daha detaylı bulabilirsiniz: “Türkiye’de 10 binden fazla gönüllünün dahil edildiği Faz 3 aşı çalışmasının makalesi önceki gün dünyanın en saygın tıp dergisi Lancet’te yayınlandı. Çalışmanın Türkiye koordinatörü Hacettepe Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Murat Akova ile İstanbul’daki en fazla gönüllünün dahil edildiği merkezlerden Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Prof. Dr. Levent Doğanay, önemli açıklamalar yaptılar. Türkiye’de şimdiye dek milyonlarca kişiye uygulanan inaktif virüs aşısı coronavac’ın Türkiye’de yapılan Faz 3 klinik araştırmalarının ilk bilimsel sonuçları dünyanın en saygın tıp dergilerinden The Lancet’te yayınlandı. Prof. Dr. Akova, “Şimdi bizim elimizde iki doz aşısını olmuş gönüllerin ki 9 bin 494 kişi, 164 günlük takip verileri var. Yani 164 gün demek, aşağı yukarı 5,5 aylık takip verisi demek. Bu süre içerisinde iki doz Sinovac ile aşılanmış 9 bin 494 kişinin 267 tanesi hastalanmış. Aşılanmış olmasına rağmen hastalananların oranı yüzde 2,81. Ama bunların içerisinde bakıyorsunuz 236 tanesi hastalığı çok hafif olarak geçirmiş. Binde 2,5 oranında gönüllü ise semptomatik yani belirtili geçirmiş. Ama buna karşılık 9 bin 494 gönüllü içinde hastaneye yatarak Kovid-19 tedavisi gören kişilerin oranı 10 binde 7. Yani toplam sadece 7 kişi. 6 aylık takibi sonunda da ölüm ve yoğun bakım yatışı hiç yok.”

Evet, aşılardan korkmayalım ve aile fertlerimize aşılarını yaptıralım. Dünyanın ünlü bilim insanları, doktorlar aynı şeyi söylüyorlar. Sağlıkla kalınız.