Batman ve yöresinde gölgede sıcaklık 40 dereceyi aşıyor...

Kadın, erkek, çocuk, yaşlılar, hastalar, yüzlerce insan...

Hiçbirini hesaba katmayarak yüzlerce nüfusu cezalandırıyorsunuz...

Yılların su borucunun tahsilatı adına köyün suyunu bir anda kesiyorsunuz...

Nasıl mı?

Köye su sağlayan trafonun enerjisini keserek...

Akuba Kerbela gibi...

Akuba Kerbela mı?

Bunun sorgulanması gerekir.

Yıllardır köyü terk etmiş ailelerin su faturasının hesabını gelişmelerden habersiz çocuklara, yaşlılara, hastalara kesiyorsunuz...

Bu nasıl bir ticari anlayıştır?

Akubalı masumlar yalnız değildir...

**

**

Değerli Okurlar, aslında 'Kent Konseyi' gündemimdeydi. Yazımın birinci bölümünü yazmış, ikincisini yazmaya hazırlanıyordum.

Ancak dayanamadım...

Akuba köyünden yükselen feryatlara lakayt kalamadım...

Kadınların, çocukların, yaşlıların, hastaların çok zor durumda olduğunu öğrendim...

Akuba köyünden söz ediyorum.

Düne kadar Diyarbakır'a bağlı bir köydü...

Ufak bir adli olay yaşandığında Diyarbakır'dan ekiplerin gelmesi bekleniyordu...

Bir keresinde elektrik bir vatandaşı çarpmıştı. Hayatını kaybeden vatandaşın cenazesini kimse direkten indiremedi. Ta ki Diyarbakır'dan-Bismil'den de olabilir ekipler gelinceye kadar...

Mücadele verdik, Akuba'nın Batman'a bağlanmasını istedik. Köylüler de bunu talep ediyordu.

Derken Akuba bir köyümüz oldu...

**

**

Orda bir köy var yakında!

O köy bizim köyümüzdür.

Gitmesek de, görmesek de,

O köy bizim köyümüzdür...

Evet, o köyü sahipleneceğiz, sahiplenmek zorundayız.

Yaklaşık on gündür Batman merkeze yeni bağlanan Akuba köyünün musluklarından tek damla su akmıyor.

Dicle EDAŞ, köy tüzel kişiliğinin elektrik borcu var diye Akuba'ya su sağlayan dinamoyu bertaraf ederek, trafonun enerjisini kesmiş...

On gündür köyün okulunu, camilerini, taziyeevini bir kenara bırakın, hiçbir evde tek damla su akmıyor...

Su isteyen çocukların çığlıkları yankılanıyor Akuba'da...

İl Özel İdare Genel Sekreterliğine bağlı tankerlerin taşıdığı sudan olmazsa, orada susuzluk can alacak...

İyi de taşıma su ile değirmen döner mi?

Akuba, Diyarbakır'a bağlı kalsaydı, borçları olmayacaktı. Çünkü edindiğim bilgilere göre Diyarbakır bütün köylerin su borçlarını ödüyormuş.

**

**

Akuba Kerbela gibi olmuş...

Tabiri caizse bunu ifade ediyorum.

Neden bu yaz ortasında, gölgede 45 dereceye yaklaşan bir sıcaklık ikliminde köyün suyunu kesiyorsunuz?

Yazık değil mi onca kadına, çocuğa, hastaya,yaşlıya? Çiftçilerden yüzde 35 tahsilat yaparken, köylülerin içme suyuna fahiş faturalar doğru olamaz.

Sordum, soruşturdum meğer köyün 1,4 trilyon su borcu varmış da ondan suları kesilmiş...

2011 yılından önce Sosyal Devlet, bir gün karar almış ve tüm köylerin geçmiş su borçlarını affetmiş, yok saymış. Ondan sonra herkes bir gün yine borçlar silinecek beklentisine girmiş...

2013 yılında elektrik özelleşmiş, kabarık faturalar gelmeye başlamış. Denetleyen, hesap soran kimse olmayınca 20 bin, 25 binlik faturalar yazılmaya başlanmış....

Evlere musluklar çekilmiş ama kimse abone yapılmamış. Toplu hesap ile köylüler borçlanmış da borçlanmış....

Geçmiş yıllarda köy suyunu kullanıp gidenler, köylerini terk eden nice aileler olmuş. Firma, "Elektrik borcumu verin, beni ilgilendirmez" diyor...

İyi de köyden ayrılanın hesabını başkalarından nasıl isteyebilirsiniz ki?

Dediğim gibi ve herkesin bildiği gibi hesap soran, denetleyen olmayınca(Hiç ilgisizlere bile kaçak cezası kesip, itiraz üzerine araştırınca hata olmuş diyerek cezayı bir başkasına anında kesebilen bir anlayıştan söz ediyorum) bir keresinde 500 bin TL'lik fatura bile kesilmiş Akubalılara... (Akuba gibi sayısız köy borçlu.)

Faizle birlikte 1,4 trilyon borç var Akubalıların boynunda...

Kaçak ve ücretsiz su kullanılmasını asla savunmam. Ancak burada bir terslik var. Herkesin evini kişisel abone yapın ve bundan sonra verilecek enerjinin hesabını birlikte soralım...

Akubalılar yalnız değildir.

Akuba Kerbela değildir.

Sosyal Devlet, köylülerine ücretsiz su sağlayan devlettir diyorum...