-Anneeee! Çarşıya gidiyorum ben.
-Git de çabuk dön , baban yemeğe gelmeden evde ol.
-Tamam , Halil ile bir turlayıp geleceğiz.
Naylon ayakkabılarımı geçiriyorum ayaklarıma. Kopça şeklindeki kilidinin içine sokup bağlıyorum ayakkabılarımı.
Rahmetli Şevket Başak ve Terzi Latif Gün'ün evlerinin önünden geçip hemen kendimizi eski tekel caddesine atıyoruz Halil'le...
Arslan ailesinin matbaasının önünde oturan Nimet Dal ağabeyimiz güler yüzüyle selamlıyor bizi. Gelin çay için diyor,her zamanki alçak gönüllülüğüyle...
Demir apartmanının altındaki inşaat malzemeleri dükkânında da bir hareketlilik gözümüze çarpıyor. Büyük bir kamyon gelmiş, malzeme inecek sanırım.
Halil'i kolundan çekip karşı tarafa sürüklüyorum.
Şahver Kaya hocamızın evlerinin altında bulunan Selami Bayam abimizin kırtasiye dükkanının vitrinindeki sarı bakır darbukayı gösteriyorum Halil'e, derin bir ah çekerek...
Bir üzerinde 350 TL yazan etikete bakıyorum, bir de cebimdeki 25 kuruşa !
Hemen karşı tarafta bulunan Saygılı kardeşlere ait kaporta dükkanındaki çekiç sesleri, daldığım hayal aleminden uyandırıyor beni. Motorcu Ali Ustanın eşi Sever abla da yüksek volümlü sesiyle caddeyi inletiyor.
Saray pasajının önünde perdeci Seyit , Zeki Akçay'la sohbet ediyor. Zeki amca kalın camlı gözlükleri ve avucundan hiç eksik etmediği çekirdeği ile çok ilgi çekiyor.
Terzi Sait Balıkçı omzunda asılı mezrosuyla dışarı çıkıp Kahveci Mustafa'ya bağırıp çay söylüyor.
Keko Hasan'ın birahanesinin önünde tanıdık simalar oturuyor. Futbolcu Yılmaz, Bedi abe, Sinan ...
Hemen bitişiğindeki berberde de Veysi - Cengiz kardeşler dışarıya havlu asıyorlar.
Obutların bakkaliyesinin önünde Şefik amca arkadaşı ile dama oynuyor, 5 - 6 kişi de meraklı gözlerle onları izliyor. Şefik amca bir oyun kuruyor, rakibini pusuya düşürüp damaya çıkıyor. Yok böyle bir şey, müthiş zekice...
Hemen karşıda Ahmet Pilatin var, o da dükkânının önünü suluyor.
Mis gibi gelen kokulardan Saray ekmek fırınının önüne geldiğimizi anlıyoruz. Halil cebinden ekmek fişlerini çıkarıp gösteriyor, neyse dönüşte alırız diyor.
Foto Moda'nın önünden geçiyoruz. Cihan abi var, Yalçın görünmüyor.
Koltukçu Sivaslı Memed usta, helvacı Danışlar ve Terzi Reşit Gün yoğunlar.
Atakav mobilya ve gazyağı satan Borak ticareti geçtikten sonra evlerinin önünde Semin Koyuncu ile karşılaşıyoruz. Pazar günü hükümet konağının yanındaki sahada top oynamak için sözleşip ayrılıyoruz.
Zuccaciyeci Ammo tam önünden geçerken bana sesleniyor.
" Babana söyle iğnemiz var mutlaka uğrasın "
Yürürken Ramazan Pilatin ağabey ile karşılaşıyoruz. Başında bareti, ayağında botları ile işten dönüyor. Her zaman ki alçak gönüllülüğüyle yorgun olmasına rağmen bizimle ayaküstü sohbet ediyor. Yabancı dillere merakımı bildiğinden her zaman yardımcı olacağını söylüyor.
Öz Kardeşler gıdanın önünden geçerken karşıda Orhan Yıldızkaya abimizi görüyoruz. Evlerini yıkıp pasaj yapacaklarmış onu öğreniyoruz.
Kasapların önüne geldik, müthiş kalabalık ve koku !
Karakola doğru tam dönerken Halil köşede elektrik direğinin üzerindeki sinema afişini gösteriyor. İrfan Atasoy'un filmi gelmiş...
Öncü eczanesinin önünden geçiyoruz hemen bitişiğinde Fulda lastik bayii Abdurrahman Gezer amcanın yüksek volümlü konuşmasına tanık oluyoruz.
Ziraat bankasının önünde arabanın içinde halka tatlılar çok cezp edici duruyor. Yutkunup yürümeye devam ediyoruz.
Günlerden cuma, meydanda bayrak töreni var.
Tören kıtasını izleyip geri döneceğiz. Askerlerin enstrümanlarının muhteşem icralarını hayran gözlerle izleyip ,Kent otelinin önünde bıraktıkları askeri Unimog kamyonlarına binişlerine kadar takip ediyoruz.
Ardından ara yoldan geçip Fatih camisinin aradan evin yolunu tutuyoruz.
(Devam edecek...)
Önemli not :Bu hatıralar 78 - 79 yıllarını ihtiva etmektedir.