Rahmetli Muhammed Ali’nin vefatı üzerine tüm Dünya’da ama özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde Yüce İslam dinine karşı bir sempati gelişmişti.

Ali’nin İslam dini ve Müslümanlar ile ilgili söylediği sözler vefatından sonra bile bir çeşit tebliğ, belki de kalplerin İslam’a ısındırılmasına vesile olmuştu.

Ta ki Birleşik Devletlerdeki saldırıya kadar.

Bir fanatik, gaylerin gittiği yere ölümcül bir saldırı düzenlemiş ve haber kaynaklarına göre 50 kişiyi öldürmüş, bir o kadarını da yaralamıştı.

Zaman zaman bu tür eylemler yapılmıyor değildi.

Ancak zamanlaması size de manidar gelmedi mi?

Mesela bu saldırı birkaç ay önce olsaydı, ya da birkaç ay sonra sadece fanatik bir saldırı olarak gündemde yer edecekti ama öyle olmadı.

Tam da rahmetli Muhammed Ali’nin Müslümanlık ile ilgili videolarının sosyal medyada gümbür gümbür çağladığı bir sırada bu saldırı yapıldı.

Adeta, bakın Müslümanlık hiçte öyle bir din değil.

Hiçte sempati duyulacak türden bir din değil, diye bir imaj oluşturuldu.

Bunu yapanların yüce İslam dinine en ufak bir hayırları olmadığı gibi zararları olmuştur.

Kalplerin mübarek Ramazan ile yumuşadığı, Muhammed Ali’nin güzel ahlakının insanlara iletildiği bir zaman diliminde yapıldı bu saldırı.

Öncelikle kişilerin özel hayatı, adında da anlaşılacağı üzere özel bir hayattır, kimseyi ilgilendirmez.

Ayrıca, bu saldırıya konu olan mekân sanki Mekke-Medine’de mi bulunuyordu?

Hıristiyan bir ülke de, Müslüman Ortadoğu coğrafyasından bir hayli uzak bir yerde.

Ve de, Müslümanlığa, insanlığa onca zulüm gerçekleştiren Ortadoğulu faşist dikta rejimleri ile İsrail, Müslümanları diri diri yakan Myanmar gibi ülkeler varken bunlara en ufak bir müdahale de bulunmazken.

Tam da İslam’ın hoş sedası yeni kıta da buram buram eserken sen git orada böylesi bir eylemde bulun.

Buna şeytanın sağdan yanaşması denir, kanımca.

Ne demektir şeytanın sağdan yanaşması?

Şu demektir; şeytan bazen bizi içki ile kumar ile zina ile cinayet ile hırsızlık ile kandırmaya çalışır. Bakar ki  yemiyor o zaman da kendini inançlı bir Müslüman kılığında kandırmaya gelir. Boş vaatlerle sana eylem yaptırır, huriler seni bekliyor der. Bekleyen huri değil, kıllı nuridir.

Bazen de yalan ile karşındakini aldatmaya sevk eder ve sana takiyye yapıyorsun, der.

Bazen de cihat adı altında seni sağa sola saldırtır, Şii isen Sünni mekânını, Sünni isen Şii mekânını bombalattırır.

Harici akımına mensup insanların Hz. Ali’yi tekfir edip, Allah’ın aslanını şehit etmelerini tarih kitaplarından okuyoruz. Unutmayın, Hariciler de Müslüman’dı.

Saddam gibi insanlar Yüce İslam’ın ismini kullanarak neler yaptılar, hatırlayınız lütfen

Kürtlere karşı Enfal hareketi başlattı. Enfal, kutsal kitabımız Kur’anı Kerim’deki bir sure ismidir ve Saddam emir verirken infaz timlerine “Kürtlerin erkeklerini yok edin, kadınları sizin, toprakları benimdir” diye emir verdirmişti. Kuran’ı hergün doktorlar eşliğinde damarlarından aldırdığı kanla yazdırmıştı. İşte şeytan insanı böylesine sağdan yaklaşarak kandırır, ilahi bir şeyler yaptığını sanarken cehennemi boylatır. O’nun için Allah (CC) diyor ki eğer aklınızı kullanmazsanız üzerinize pislik atarım.

Nerede İslam ile ilgili güzel bir gelişme meydana gelirse, zinde güçler hemen kötücül bir eylemle bu güzel havayı dağıtmayı maalesef başarmışlardır.

Uyanık olmak lazım.

Kitap zamanı; Kitabın ismi Lacan. Malcolm Bowie tarafından yazılan eser Dost Yayınları tarafından Türkçeye çevrilmiş. Ünlü Psikanalist Sigmund Freud’un sıkı takipçilerinden olan Lacan’ın, Freud ile kesişen ve zıtlaşan fikirlerinin harmanlandığı, ancak tercümesi ile sıkıntılı konu itibariyle ağırlığının hissedildiği zor okunacak bir kitap. Eseri Batman Üniversitesinin kütüphanesinden ödünç alabilirsiniz.