Gerekçesi ne olursa olsun, binlerce insanın yaşamlarını sürdürdükleri bir kenti bilerek susuzluğa mahkum etmenin hukukta yeri olabilir mi?..

Bu soruyu öylesine sormuyorum. Hukukta yerinin olduğunu ileri sürecekler varsa, dayanaklarını tarafıma göndermelerini istiyorum.

Bu kentin adı hiç önemli değil..

Ülkemizin hiçbir yerleşim yerinin elektriğini bilerek kesip, sakinlerine işkence yaşatmanın mevcut kanunda yerinin olamayacağına inanıyorum…

Buna tek kelimeyle ‘hukuksuzluk’ derim…

Şayet böyle bir hukuk varsa, o hukuku tanımıyorum, çünkü ‘hukuk’ değil, ‘guguk’tur…

Hele gölgede sıcaklığın 40 dereceyi bulduğu ve nüfusu 500 bine dayanmış bir yerleşim yerinin içme ve kullanma suyunu bilerek kesmek, o topluluğun sağlığıyla oynamak demektir.

Mevcut beşeri yasalar, hukukun bile amacı toplumun can, mal, ırzını korumaktır.

Bir kurum veya kuruluş eğer gelişmelerden habersiz binlerce anneye, masum çocuklara sayılı günler değil, sayılı saatlerde bile işkence yaşatıyorsa, yasalar bunu suç saymalı, insanların hukuklarını korumalıdır…

**

**

Neden mi söz ediyorum?

Tabi ki Batman’da iki günü aşkın süren su kesintisinden…

Batman, iki gün boyunca adeta ‘Kerbela’yı yaşadı…

İlginçtir Zalim Yezit’in Hz. Hüseyin ve ailesini Kerbela’da katlettiği günlerin yıldönümünde, yani Aşura haftasında bu gelişme yaşandı.

Evlerinde su olmadığından namaz kılamayan binlerce insanımız oldu…

Pek çok ilin elektrik dağıtım ihalesini alan Dicle EDAŞ diye biliyorum(DEDAŞ, DEPSAŞ diyen de var), belediyenin elektrik borçlarını gerekçe gösterip kente içme ve kullanma suyunu sağlayan su pompalarının elektriğini kesiyor…

Bilerek, planlayarak bunu yaptılar.

Su depoları bulunan veya bir başka hattan beslenenler hariç, genel olarak Batman’da ikamet eden herkes iki gün boyunca işkence yaşadı, susuz kaldı.

Düşünün ki Batman Bölge Devlet Hastanesine diyalize giden hastalar bile evlerine gönderildi. Neyse ki o birime çabuk el atıldı.

**

**

TÜRKİYE’DE SADECE BATMAN…

Basını/medyayı iyi takip eden biriyim.

Türkiye’de nüfusu 500 bin dolayında olan hiçbir yerleşim yerinin elektriği bu nedenle kesilmemiş, yüzbinlerce insan iki gün boyunca susuzluğa mahkum edilmemiştir.

Tek örnek Batman’dır…

Aksini ileri süren bir babayiğit varsa belgesiyle karşıma çıksın…

Falan ilde, nüfusu beş yüz bin dolayındaki şu yerleşim yerinde, filan tarihte, belediye borçları nedeniyle elektrileri kesilen ve iki gün boyunca susuzluğa mahkum edilme ile ilgili bir haberi basından bulun, bu belgeyi bana ulaştırın.

O belgeyi yayımlayıp özür dilerim…

Yok böyle bir şey.

Bu utanç Batman’da halkımıza yaşatıldı…

Batman’a Kerbela yaşatıldı adeta…

**

**

Gelişmeden haberdar olur olmaz tepkimi dile getirdim. Sosyal medya üzerinden çağrı yaptım.

Böyle bir hukuksuzluğa hiç kimsenin hakkının olamayacağını dillendirdim.

Bununla yetinmedim. Elektrik şirketinin kimi yetkililerine ulaştım, halk sağlığı boyutu ile uyarılarda bulundum.

Batman Çevre Gönüllüleri Derneği adına bir yazılı basın açıklaması yaparak hukuksuzluğa tepki gösterirken, sağduyu çağrısında bulunduk.

Belediye Başkanı Dr. Mehmet Demir ile Milletvekili Ziver Özdemir’le defalarca telefonla görüştüm, durumun vahametine dikkat çektim.

Birinci gün saat 01.06’da bile Sayın Ziver Özdemir ile telefon görüşmemiz olmuşsa, tamamen bu kent içindi gayretim…

Gece yarısından sonra enerji kesintisine son verilince istirahate çekilecektim.

Hukuksuzluğa büyük tepki vardı. Nitekim belediye yargıya başvurmuştu.

Mahkeme, enerjinin verilmesi kararını aldı. Ancak o malum kurumlar mahkeme kararını da hiçe sayarak ertesi gün sabah saatlerinde yeniden elektriği keserek kenti susuz bıraktılar.

Hukuksuzluğa tepki çok büyüktü. Batman’da iktidar partisine, muhalefete oy veren on binlerce insan aynı tepkiyi gösteriyordu. Bu bir hukuksuzluktur, halkın suyunu kesmenin hukukta yeri yoktur…

Borçlar meselesinde uzlaşıldı, kesinti son buldu. Ancak buradan ifade etmek isterim; bu bize ders olsun. Hukukta yüzbinleri susuz bırakma yetkisi hiç kimseye verilemez…

Savaş halinde bile kimse suya erişim hakkını engelleyemez…

Mahkeme kararında; "Aboneye elektrik enerjisi verildiği tarihten itibaren güncel faturaların ödenmesi ve güncel faturaların ödenmemesi halinde davalı şirketin elektriği kesme hakkı baki kalmak koşuluyla" ifadesi var. Bir şirkete 500 bin insanı susuz bırakma hakkı tanıyan bir mahkeme kararı nasıl olabilir? Aceleyle alınmış bir karardır diye düşünüyorum. Böyle bir yasal dayanak varsa onu açıklasınlar. Hukukta kabul edilemez böyle bir yasa varsa, bunun 12 Eylül darbe ürünü olduğuna inanıyorum. Böyle bir hukukla(!) ileri demokrasi için mücadele edilmelidir…