*Diğer bir adıyla ‘Çınera’ olarak bilinen Batman merkeze en yakın köylerden Yolveren’deyiz. O yerleşim birimi çok da uzak bir köy değil… Hemen yanı başımızda. Raman dağına çıkarken tüm çıplaklığıyla sizi karşılayan ilk köydür Yolveren…

*Hafta başında tüyler ürperten bir vakanın yaşandığı Yolveren’deki tarihi mezarlıkta tahrip edilen Sara Gir’in mezarı başında sohbet ettiğimiz Cengiz Kıy konuşuyordu: “Ne istediler o kızdan. Biz mezarlara ne altın ne de başka bir ziynet eşyası bırakmıyoruz ki…”

“MEZARINDAN NE İSTEDİLER?”

Yolveren köyü, Batman’a 12 kilometre uzaklıkta.

Raman dağına çıkarken sizi karşılayan eski köylerden biridir Yolveren.

Bir dönemler bu köyde Ezidi’lerin Pirleri yaşarmış.

Çok eski bir yerleşim birimi olmasına karşın iki elin parmak sayısı kadar seçmeni olan Yolveren, diğer bir adıyla Çınera’da tam 50 yıldır tek başına muhtarlık yapan Mehmet Alcu, ilerleyen yaşına rağmen görevden kaçmıyor. Çocukları ve yakınları Almanya’ya yerleştiği halde o, doğup büyüdüğü köyünü terk etmiyor.

Yaklaşan 31 Mart 2019 seçimlerinde de tekrar Yolveren’in muhtarlığına hazırlanan Mehmet Alcu’yu sarsan olay ise 15 yıl önce cenazesi Almanya’dan getirilip köyünde toprağa verilen Sara Gir’in, mezarının tahrip edilmesi.

Geçen hafta bugün eşi Hame’yi kaybeden Muhtar Alcu, çevre köy ve mezralardan taziyesine gelen köylülere teşekkür ediyor ve anlatıyor:
“Geçen hafta eşimi köy mezarlığında toprağa verdik. İnanın, ondan çok o gelinliğiyle defin edilen genç kızın mezarının tahrip edilmesine üzülüyorum. Hepimiz bir gün bu hayata veda edeceğiz. Bunu yapanlar insan olamaz. O kızın mezarından ne istediler. Ölüye saygı yok mu?”

Tahrip edilen mezarı anlatırken yüzü gerilen Muhtar Alcu, yıllarca kardeşçe yaşadıkları çevredeki köylülerle hoşgörü bir ortamda geleneklerini sürdürdüklerine dikkat çekiyordu:

“İnsanın bu tür olaylara inanası gelmiyor. Mezarda ziynet eşya ya da altın var deyip mezarı parçalamak insanlık işi değil. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Bu olayı duyan bir çok Müslüman kardeşimiz bizi ziyaret edip mezarın tahrip edilmesine gösterdikleri tepki az da olsa acımızı hafifletti…”

Muhtar Alcu, iki acıyı birden yaşamıştı.

“BU MANZARALAR YAŞANMAMALI…”

Kış mevsimiyle birlikte yiyecek için yerleşim birimlerinin etrafına kümeler halinde dadanan binlerce karga, Yolveren köyü mezarlığının etrafını sarmıştı.

Mezarı tahrip edilen Sara Gir’in mezar taşının üzerinde Almanca yazılı “Seni hiç unutmayacağız. Sen hep gönlümüzde olacaksın” yazısının yazıldığı kitap şeklindeki figürü de parçalayıp içinde altın olduğunu sanan görgüsüzler, 20 yıl önce de benzeri bir şekilde bir başka mezarı tahrip etmişlerdi…

Uzun bir süre kaldığı Almanya’dan tersine dönüş yapıp köyüne modern bir konut kazandıran Cengiz Kıy, foto muhabirimiz Reşat Yiğiz ve arkadaşımız Bayram Kalkan’la bizi mezarlıkta gezdirirken anlatıyor:

“Çok eski mezarlığın kesin tarihi bilinmiyor. Mezarlığın ortasında ‘Pire Zırav’ dediğimiz ziyaretimiz var. Almanya’da hayatını kaybeden köylülerimizin çoğu vasiyeti gereği burada toprağa veriliyor. 23 yaşındaki Sara Gir de 2004 yılında Almanya’da hayatını kaybedince buraya getirildi, ablasının yanına defnedildi.  Vasiyeti gereği gelinliğiyle tabuta bırakılmıştı. Kendini bilmezler, tabutta altın var deyip mezarı darmadağın ettiler. Bu manzaraları artık görmek istemiyoruz…”

Tam 20 yıl önce de başka bir kadının mezarının tahrip edildiğine işaret ediyor Kıy:

“Yine pirlerimizden birinin kızının mezarı aynı şekilde tahrip edilmişti. Onlar mezarda altın var deyip böyle insanlık dışı davranışlarda bulunuyorlar. Bizim geleneğimizde ölünün yanına bir şey bırakılmaz. Halen bu olayın şokundayız.”

SARA’NIN İLGİNÇ HİKAYESİ!

Almanya’nın Celle kentinde yaşayan Sara Gir, evlilik hazırlığını yaparken bilinmeyen bir nedenle canına kıymış ama ailesi o’nu çok sevdiği toprağına getirmiş.

Almanya’da doğup büyüyen Sara Gir’in eğitim düzeyi yüksekti.

Gurbetteki insanların kaderi hep böyle.

Değişmiyor.

2000’li Yıllarda Almanya-Hollanda sınırında gördüğüm mezarlık manzarası ilgimi çekmiştim. Kadim dostum Orhan Onat, beni gezdirirken Mercedes otomobili çok seven bir gencin mezarının etrafına o aracının aksesuar figürüne dikkat çekiyordu:

“Trafik kazasında hayatını kaybeden bir gencimizdi. Çok sevdiği arabasının sembolünün mezarının yanı başında olmasını vasiyetinde yazmıştı. Ailesi de o vasiyetini yerine getirdi. 21. Yüzyıldayız. Ölünün yanına arabası da ya da malı gömülür mü hiç?”

Evet, bir dönemler Yolveren köyü, Ezidi pirlerinin yaşadığı yerdi.

Şimdi o köyde yaşayan tek pir kalmamış… Yıkık-dökük virane köy bir muhtar Mehmet Alcu’ya emanet.

Yolumuzun düştüğü ‘Yolveren’ köyünden hüzünle ayrılıyoruz.

Ayrılırken de Muhtar Alcu, rica ediyor:
“Lütfen şu 2 kilometrelik köy yolumuzun asfaltlanması için yazın…”