(Dünden devam)

Hava kirliliği, Batman açısından en başat sorunlardan biridir. Kuşkusuz bu durumun en açık sebebi yeryüzü şekillerinin varlığıdır. Çevresindeki şehirlerden rakım seviyesi olarak daha düşük olması hava sirkülâsyonunun yetersiz olmasına sebebiyet vermektedir. Yeni sanayi kollarının oluşması, göç ile beraber insanların ısınma ihtiyaçlarını karşılamak için düşük kalite ve kalibrede yakıtların kullanılması, artan nüfus ile birlikte şahsi araç sayısının artması; atmosfere salınan gazların artmasına ve havanın kalitesinin bozulmasına neden olmaktadır. Rüzgârın etkisiyle taşınan söz konusu gazlar sis ve yağmur sularına karışarak sülfürik ve nitrik aside dönüşüp çevreyi tahrip etmektedir. Bu asitlerin varlığı yağmur taneleriyle yeryüzüne düşmek suretiyle başta canlı varlıklar olmak üzere toprak, göl ve akarsular üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır.(Raporlar, 2013) Batmanda hava kirliliğine neden olan unsurları başlıca:

2.2.1 -TÜPRAŞ RAFİNERİSİNİN ETKİLERİ

Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş. (TÜPRAŞ) Batman yerleşim alanında yer alan ve eski

teknik ve metotlarla üretim faaliyetlerini sürdürdüğünden dolayı hem insan sağlığına hem de

doğaya olumsuz etkileri vardır. Bu bağlamda yeni teknikleri, modernizasyon çalışmaları ve

arıtma sistemlerinin kurulması hayati bir önem taşımaktadır.

2.2.2 - ASFALT PLENTLERİ’NİN YARATTIĞI OLUMSUZ ETKİLER

Bir tanesi Karayollarına ait olup Batman-Hasankeyf yol ayrımında bulunan diğeri de

Batman Merkezde olmak üzere iki adet Asfalt Plenti bulunmaktadır. Söz konusu asfalt

plentleri halk sağlığını etkilemekle birlikte kentin hava kalitesini bozan temel faktörlerinden

biri olarak sayılmaktadır.

2.2.3- ISINMAK AMACIYLA KULLANILAN YAKITLAR

Batman’ın hava kalitesini bozan en etkili etmenlerden biri de ısınma amacıyla

kullanılan yakıtların yol açtığı kirlilik durumudur. Ev ve işyerlerinin ısınma ihtiyacını

karşılamak üzere kullanılan yakıtlar hava kirliliğinin yaşanmasına sebep olmaktadır. Özellikle

kış aylarında kükürt ve partikül benzeri elementler yaşam kalitesini düşürmekle birlikte kenti

yaşanabilir bir durumdan uzaklaştırmaktadır.

2.2.4- EGZOZ DUMANLARININ MEYDANA GETİRDİĞİ OLUMSUZ

ETKİLER

Yeryüzü şekillerinin oluşturduğu coğrafi dezavantajlarla birlikte yetersiz hava

sirkülâsyonunun varlığı motorlu taşıtlardan çıkan egzoz kirliliğinin olumsuz yansımalarını

daha açık bir şekilde hissedilmesine neden olmaktadır.

3.LİTERATÜR TARAMASI

Çevre ve yoksulluk ile ilgili sosyal bilimler yazınında yapılmış çok sayıda çalışma

bulunmaktadır. Cavendish (2000), Zimbabwe ülkesinde hane halkları üzerinde yapmış olduğu

araştırmada panel verileri araştırma metodunu kullanarak kırsal yoksulluk ile çevre arasındaki

ilişkileri araştırmış ve çevresel kaynakların kırsal hane halkları gelirlerinde ciddi şekilde rol

oynadığına dair bulgulara ulaşılmıştır.

Barbier (2000), birkaç Afrika ülkesinde yapmış olduğu alan çalışmasında, yoksulluk ve

toprak bozulma problemi ile karşı karşıya olan yoksul küçük toprak sahiplerine verilen

teşviklerin toprak yönetimleri üzerinde nasıl etkili olabileceğini göstermiştir.

Wunder (2001), Latin Amerika tecrübelerini esas alarak yoksulluğun azaltılması ve

doğal tropik ormanlar arasındaki iki yönlü nedensellik ilişkisini incelemiştir. Ormanların

korunmasıve yoksulluğun azaltılması arasında her iki tarafında kazandığı çok az durum söz

konusudur. Bekalo ve Bangay (2002), Etiyopya’da yapmış oldukları çalışmalarında yoksulluğun çevre eğitimleri ile azaltıldığı sonucuna ulaşmışlardır. Ayrıca sürdürülebilir toprak kullanımı uygulamalarının kamu sektöründe yeteri kadar etkili olmadığını da belirtmişlerdir. Aqudelo ve diğerleri (2003), Kolombiya da hane hakları üzerinde yapmış oldukları anket çalışması sonuçlarına dayanarak çevresel bozulma ile yoksulluk arasında doğrudan bir ilişkinin olmadığını söylemişlerdir. Çevresel bozulmanın gelir düzeyinden ziyade çiftçilerin yapmış oldukları üretim faaliyetlerinden kaynaklı olduğunu gözlemlemişlerdir.

Bahamondes (2003), 1991 ve 1999 yıllarında Şili’de yaptığı anket çalışması neticesinde fiziki sermaye artışlarının, tarım dışı istihdam ve tarımsal kredilere erişim ve teknik danışmanlık desteğinin doğal kaynakları tahrip etmeninin önüne geçtiğini ortaya koymuştur.

4.VERİ VE YÖNTEM

Bu çalışmanın amacı Batman ilinin çevre kirliliğinin nüfus, eğitim ve gelir arasındaki

ilişkiyi araştırmaktır. Bu anlamda Batman ilinin nüfus, eğitim ve gelir ile ilgili verileri çoklu

regresyon analizi ile test edilmiştir. Çalışmada 2007 ile 2016 yılları arasındaki veriler

kullanılmıştır. Araştırma kapsamında veriler Türkiye İstatistik Kurumundan (TÜİK-

http://tuik.gov.tr) elde edilmiştir. Çalışmada kullanılan bağımlı değişken Hava Kirliliği (HK)

bağımsız değişkenler ise Nüfus (N), Eğitim (E) ve Kişi Başına Gelir (G) olarak belirlenmiştir.

Regresyon denklemini aşağıdaki gibi gösterilebilir.

Y=α+β 1 X 1 + β 2 X 2 +β 3 X 3 …………+ε

Y: bağımlı değişken

X: bağımsız değişken

α: sabit değer

β: regresyon katsayısını

ε: hata terimini göstermektedir.

Analize dâhil edilen değişkenler dikkate alındığında oluşacak model ise şöyledir;

Y HK : α+β 1 X N + β 2 X E +β 3 X G +ε

Kurulan modele göre oluşturulan hipotezler ise aşağıda sıralanmaktadır.

H 1 : Hava kirliliği ile Nüfus arasında anlamlı ve pozitif bir ilişki vardır.

H 2 :Hava kirliliği ile eğitim arasında anlamlı ve negatif bir ilişki vardır.

H 3 :Hava kirliliği ile kişi başına gelir arasında anlamlı ve pozitif bir ilişki vardır.

4.1.Bulgular

ÇK Bağımlı Değişken

Katsayı t istatistiği P-değeri

Constant 286,4389 6,095376 0,001

N 0,000172 1,586213 0,164

E -0,00036 -2,108077 0,080 **

G 0,012291 7,300861 0,000 *

R-square 0,979

F istatistiği 0,000*

*%1ve **%10 Anlamlılık düzeyi

HK bağımlı değişkeninin regresyon analizi sonuçları değerlendirildiğinde bağımsız

değişkenler bağımlı değişkenin yaklaşık %98’ini açıklamaktadır (R-square=0,979). Tabloda

yer alan Anova değeri modelin bir bütün olarak anlamlı olduğunu göstermektedir (F

istatistiği=0,000). Eğitim bağımsız değişkeninin %10 anlamlılık düzeyinde anlamlı olduğu

(p=0,080<0,10) ve Kişi Başına Gelir bağımsız değişkeni ise %1 anlamlılık seviyesinde

istatistikî olarak anlamlı olduğu görülmektedir (p=0,000<0,01). Diğer taraftan Nüfus bağımsız

değişkeninin ise istatistikî açıdan anlamlı olmadığı sonucuna varılmıştır (p=0,164>0,10).

Ayrıca bağımlı değişkenin anlamlı olarak bulunan Eğitim bağımsız değişkeni ile negatif yönlü

bir ilişkisi bulunurken Kişi Başına Gelir bağımsız değişkeni ile pozitif yönlü bir ilişkisi

olduğu tespit edilmiştir. Buna göre eğitim seviyesindeki %1’lik artışın hava kirliliğini anlamlı

ancak çok düşük oranlarda negatif yönde etkilediği diğer taraftan gelir seviyesindeki %1’lik

artışın çevre kirliliğini %1,23 oranında artırdığı sonucuna ulaşılmıştır.

5.SONUÇ VE ÖNERİLER

Gelir artışı sağlayabilmenin en kolay yolu sanayileşmektir. Sanayinin artması zararlı

gazların salınımını arttıracaktır. Ekonomik büyümenin yanında hava kirliliğini en aza

indirgemenin tek çıkış noktası eğitimdir. Bu sayede çevre kirliliği konusunda farkındalık

oluşturulabilir.

Sivil toplum örgütleri, belediyeler, okullar ve kamu kuruluşları ayrı ayrı sorumluluk

almalı, halk bu konuda bilinçlendirilmelidir. En önemlisi geleceğimiz olan çocuklara çevre

duyarlılığı kazandırılmalıdır.” (Hasan Dursun. Öğretim Görevlisi Okur Mektubu)