Elektrik sayaçlarının elektrik direklerine taşınması konusu yine kentimiz gündemini meşgul ediyor. Çünkü son dönemde Bekirhan ve yöresi ile Kaletepe köylüleri yine basına haber konusu oldular.

Önceki gün Bekirhan ve çevre köylülerinin DEDAŞ İl Müdürlüğü önüne gittiklerini duyduğumda aklıma Zorköy ve Segirka köylüleri geldi. İlk büyük gerilim o zaman yaşanmıştı.

Bir STK gönüllüsü olarak o zaman köylülerle DEDAŞ yetkilileri arasında arabulucu olmuştum. Polisin müdahalesine ramak kala dönemin Güvenlik Şube Müdürüne onları ikna edeceğimizi söylemiştik.

Sağolsun Müdür müdahale emrini vermeyince, Segirka ve Zorköy Muhtarları ile birlikte kurumu işgal eden vatandaşları ikna ederek dışarı çıkartmıştık. Yaklaşık iki saatlik görüşme ve diyalog ardından Kurum yetkilileri ve Muhtarlar için Vali Beyden randevu kopararak gerilimin önlenmesinde büyük gayret göstermiştim.

Aradan aylar geçtikten sonra bu kez Bekirhan Beldesinde aynı sıkıntı yaşanacaktı. Bekirhanlılar üzerinden Batman’ımız ulusal basında aşağılanınca bu köşede bir değerlendirme yapmıştım.

Elektrik tartışması devam ediyor. Bu kez Bekirhan beldesi ve çevre köyleri ayaklandı. Sorunun mahiyeti malum sayaçların taşınmasıdır.  Son gelişme ile ilgili gazetemizde yer alan habere bakalım: “DEDAŞ İl Müdürlüğü’nün ‘sayaçların elektrik direklerine taşınması’ çalışmasıyla patlak veren enerji sorunu yeniden gündemde. Kozluk ilçesi Bekirhan Beldesi ve beldeye bağlı köy sakinleri, dün DEDAŞ İl Müdürlüğü’nde bir araya gelerek, İl Müdürü Faruk İşlek ile görüştü. 200 Kişilik grubun temsilcileri DEDAŞ yetkilileriyle görüştüğü sırada güvenlik ekipleri çevrede tedbir aldı. Aylardır beldeye ve köylere elektrik verilmediğini belirten köy sakinleri, sorunun çözülmesini istedi. DEDAŞ İl Müdürü Faruk İşlek ile görüşen köylülerin temsilcilerinden Şafi Acar: ‘Açıkçası artık köylülerin sabrı taşıyor. Yakın zamanda Batman’a gelecek DEDAŞ Bölge müdürü ile sorunun çözülmesi için tekrar bir araya geleceğiz. Ayrıca bir süre önce tutuklanan 6 köylümüzün serbest bırakılması için de girişimde bulunduk. Elektrik sıkıntısı biran önce çözüme kavuşmalıdır.’ Köylüler daha sonra DEDAŞ binasından ayrıldı.”

Haber böyle. Köylülerle kurumu karşı karşıya getiren sayaçlar meselesinin başka boyutları olduğu yolunda vatandaşların değerlendirmeleri olmaktadır. Çok ciddi tepkilere neden olan başka gelişmeler varmış da haberimiz yokmuş…

Dicle EDAŞ gibi özel kurum kendi elemanlarıyla köylerin elektrik sayaçlarını elektrik direklerine taşıyamadığı için mecburen taşeron/müteahhit eliyle çalışma yapmak zorunda kalıyor. Hem taşeronların az da olsa bir kazanç elde etmeleri, hem de elektrik kaybının önlenmesi için Ankara’dan yapılan baskılar DEDAŞ’ı harekete geçmeye zorluyormuş. Yani kurum durup dururken köylerde sayaç çalışmasına gitmiyormuş…

Adaleti gözetmeyen uygulamalardan çok sonuç alınmaz. Bu konuda daha önce yaptığım önce güçlülere dokunulması yönündeki değerlendirmeden bazı paragrafları ilgililere öneri olarak sunmak istiyorum:

ÖNCE GÜÇLÜLERE DOKUNUN…

‘Yıllarca şebeke kayıplarını ‘kaçak elektrik’ olarak yorumlayarak halkımızı aşağılayanlar oldu. Kaçak elektrik kullanmayanlar, hırsızlığa yeltenmeyenlere kabarık faturalar çıkarıldı…

Kaçak elektrik adına devlet gücüyle harekete geçen resmi kamu kurumlarının, örneğin TEDAŞ’ın, DEDAŞ’ın güçlü sermayedarlara dokunmadıklarına, ilişmediklerine şahit olduk…

Aynı durum günümüzde de devam ediyor. Hükümeti, bizzat Enerji Bakanı’nı arkalarına alan elektrik dağıtımcısı şirketler sadece yoksul kitlelerin üzerine gittiler hep…

Zenginlere, güçlülere, varlıklılara dokunmadılar…

Kaç kere yazdığımı unuttum; bölgenin güçlü politik şahsiyetlerin-Milletvekilleri, siyasi parti temsilcilerinin evlerine, konutlarına da baskınlar düzenleyin diye…

Beni dinleyen olmadı…

Bir dönemin elektrik sorumlusu Müdürü, “Biz nasıl Milletvekillerinin, yakınlarının evlerine, işyerlerine baskınlar düzenleyelim?” diyerek acı gerçeği kabullenmişti…

Hala sadece yoksullara dokunuluyor…

Elektrik sayaçlarının direklere taşınması meselesinde de önce güçlülere, zenginlere dokunulsaydı, hiçbir yerde gerilim yaşanmayacaktı…

Elektrik dağıtım sorumluları sayaçların evlerden çıkarılması konusunda yazılı talimatlar, sanırım yönetmelik veya genelgeler olduğunu söylüyorlar. Bunun tüm kent için geçerli olduğu gerçeğini duymuştum…

Madem bu kural herkes için geçerli, önce varlıklı, siyasal ve parasal açıdan güçlü olanların üzerine gidin de görelim…

Kaçak elektrik tüketmeyen, enerjisinin de bedelini ödeyen Bekirhanlı dürüst vatandaşımın günahı nedir ki beldenin enerjisini kesiyorsunuz?

Elektrik dağıtımı konusunda sözleşme imzalayan tüketiciler, kesintisiz enerji maddesinin altına imza atıyorlar. Elektrik dağıtımcıları ise toplu cezalandırma yoluna başvuruyorlar…

Dayanakları bir yönetmelik veya genelge. Halbuki dürüst vatandaş, dürüst abonenin sözleşmesi yasal güvence altında…

Yönetmelikler ne zaman yasaları yok sayıyor?

Toplu cezalandırma yetkisini nereden alıyorsunuz?

Kaçak elektriğe sonuna kadar karşıyım. Ancak toplu cezalandırma diye bir şey de olamaz. Zorköy ve Segirka örneğinde olduğu gibi, Bekirhan meselesinde de toplu cezalandırma yanlıştır diyorum…

Gidin önce güçlülere dokunun, çünkü kaçak elektriğin alasını bu kentin bazı varlıklıları tüketiyor…

Kaçak elektrik meselesi ile ilgili bu değerlendirmemi kimse farklı yönlere çekmesin. Batıda olmayan uygulamalar toplumun adalet duygularına zarar verir. Sayaçların direklere çekilmesi ülke genelindeki bir uygulamaysa, batıda neden uygulama bulmuyor ve haber konusu olmuyor? Kaçak elektrik tüketimine hayır diye yüksek sesle haykırdığım gibi, haksız ve ayrımcı uygulamaları da bir kere daha eleştiriyorum.’

http://www.batmancagdas.com/gundem/elektrik-cilesi-h47535.html

Evet, görüşlerimin arkasındayım. (Kaçak elektrik tüketenlere yönelik geçmişte yaptığım sert eleştirilerimin de arkasındayım.) Kim bu konuda ısrarlı ise önce güçlüleri hatırlatıyorum. Güçlülere dokunulmadığı müddetçe adaletli bir uygulama yapmış olmayacaksınız. Elektrik meselesi hala dağıtım/sayaçların taşınması vs yollarla siyasi iktidara yakın birilerine dünyalık kazandırmaya devam ederken, olan dürüst vatandaşlara olmaktadır. Yazıktır, günahtır. Halkla polisi karşı karşıya getiren uygulamalar yerine güçlülere önce dokunulsa, köylerden tek tepki gelmeyecektir düşüncesindeyim.