Binaların altındaki fırınlar ve deprem üzerine geçmişte de uyarılar yapmıştım. Ancak dönemin hiçbir yetkilisi ve ilgili kurum yöneticileri yazılarımı dikkat almadı. Basit bir meseleden söz etseydim, varsın dikkate almasınlar diyecektim. Ancak ciddi bir meseleden söz etmişsem, ilgililer suskunluğu tercih etse bile ben üzerime düşen uyarı görevimi yapacağım.

Bu yazım ne zaman önemsenir biliyor musunuz? Allah korusun ciddi bir deprem yaşandığında, altlarında fırınlar bulunan binalar çöktüğünde belki basın bu yazımı hatırlayacaktır. O nedenle tekrara kaçsam bile ısrarla bu konudaki düşüncemi yeni yöneticilere duyurmayı görev bileceğim.

Türkiye ciddi deprem riski olan bir coğrafyada bulunuyor. Marmara, Bingöl, Van başta olmak üzere sayısız kez yaşanan ve toplu ölümlere neden olan depremlerden ciddi dersler çıkarmamız gerekirdi. Ancak çıkarmadığımızı biliyorsunuz…
1999 Marmara depreminden sonra olası depremlerde yaraları sarmak için vergiler çıkarılmıştı. Halkımız tehlikenin farkında olduğundan vergilere hiçbir zaman itiraz etmedi…
Van depremi yaşanınca gözler toplanan vergiye gelmişti ama o paraların buhar olup uçtuğu görülmüştü…
Hatırlarsanız çok büyük tartışmalar yaşandı. Muhalefet partileri iktidarı sert şekilde eleştirdiler ama akibet değişmedi. Toplanan paralar ne yazık ki amaç dışı kullanıldı.

Depremlerden dersler çıkaracağımıza, hırsızlık ve yolsuzluk için malzeme üretiyoruz ne yazık ki…
Nedeni gayet açık…
Çünkü egemen kapital sistemin çarkları dönüyor…
Geçtiğimiz günlerde yaygın basında yer alan bir haberi çok önemsedim. Habere göre binaların altındaki fırınların tümü kapatılacak…
Büyükşehirlerin tümünde binaların altında işletilen fırınları ilgilendiren önemli bir karara imza atan kurumun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olduğunu gözlemledim…
Bugüne kadar yaşanan sayısız deprem bize göstermiştir ki depremler değil, ihmaller can alıyor. Bilim insanlarının uyarıları da bu yönde olmasına rağmen kurumların gerekli tedbirleri almadıkları açık bir gerçekti…
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı nihayet gaflet uykusundan uyandı ve büyük tehlikeyi gördü. İşte konumuzla ilgili olarak basına düşen haberden bir bölüm: “Büyükşehirlerde bina altına fırınlar kapatılacak. Fırınlar müstakil olacak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının düzenlemesiyle, nüfusu 100 binin üzerinde olan yerlerde fırınlar müstakil olacak. Daha az nüfusa sahip yerlerde ise zemine fırın ve tandır yapılabilmesi için binada oturanların oybirliğiyle kararı gerekecek. Bakanlık tarafından Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği’nde
yapılacak değişiklikle, yangın olasılığının azaltılması, ısı değişimin binanın taşıyıcı sistemlerine zarar vermemesi, gerekli teknik koşulların sağlanması amacıyla fırınlara yeni standartlar getirilecek.”

**

**
Yaygın basına göre bina altlarındaki bütün fırınların kapatılması gerekiyor. Bunun ise büyük tartışmalara neden olacağı ileri sürülüyor…
Kendilerine bir bina altında fırın açan sayısız girişimcinin bakanlığın kararına karşı çıkacağı açıktır. Kendi çıkarlarını ön planda tutacak girişimciler kendi açılarından haklı olabilirler. Ancak toplumu ve büyük tehlikeleri düşünmemiz gerekiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu konuda çok geciktiğine inanıyorum…
PROF. DR. AHMET ERCAN UYARMIŞTI…
Van depreminden sonra fırınların ne denli büyük tehlike olduğu gerçeği ayyuka çıkmıştı. Van ve Erciş’te depremde yıkılan binaların tümünün altında fırınların olduğu gerçeğini gözlemleyen bilim insanları çok açık uyarılarda bulunmuştu…
Batman’daki yer altı benzin kirliliğini inceleyen Türkiye Jeofizik Kurumu Başkanı ve deprem uzmanı Prof. Dr. Sayın Ahmet Ercan’ın, Van ziyareti sonrasında yaptığı açıklamaları okuduğumda dehşete kapılmıştım…
“Altında fırın olan binadan uzak durun” başlığı altında verilen haberin özetini hatırlatayım: “Van’ı ve Erciş’i vuran deprem sonrasında bölgeye giderek incelemeler yapan İTÜ Öğretim Üyesi Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan, özellikle Erciş bölgesindeki yıkılan binaların durumlarıyla ilgili bilgiler aktardı. Erciş’te kurtarma çalışması yapan ekiplerle konuştuğunda yeni bilgiler öğrendiğini dile getiren Prof. Dr. Ercan, ‘Erciş’te kayıtsız şartsız altında fırın olan her ev çökmüş. Ölümlerin yüzde 46’sı duvar çökmeleri yüzünden olmuş. Yine çelik kapı geleneği nedeniyle insanlar evlerinden kaçamadıkları için hayatlarını kaybetmiş’ dedi. Vatan Gazetesi'nin haberine göre, konutların altında ekmek, simit, lahmacun, pide fırını ya da kebap salonlarının büyük tehlike oluşturduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ercan, ‘Bu fırınların ısı yalıtımı yapılmazsa ki yapılmıyor fırınlardaki yüksek ısı taşıyıcı donatıları pişiriyor ve dayanım gücünü düşürüyor. Deprem sırasında duvarların ufalanmasına
neden oluyor. Betonla donatımın yapışkanlığını sıfırlıyor. Çünkü beton içindeki donatıya yapışır yüksek ısıda bu gerçekleşmiyor. Deprem vurduğu zaman da taşıyıcı toz duman oluyor. Bu tozları görmemizin nedeni de bu’ dedi. Van depreminde yıkılan binaların çoğunun altında
fırın olduğunun tespit edilmesi İstanbul Fırıncılar Odası’nı harekete geçirdi. Binin üzerindeki fırında yapılan incelemelerde ise dehşet verici sonuçlar ortaya çıktı. En az 20 basınç dayanımına sahip olması gereken fırınların yüzde 75′inde bu değer 10′u bulmadı. Denetçiler, dayanım değerinin 2 olduğu fırınlardan yıkılabilir korkusuyla numune bile alamadı. Bir yapı mühendisi, “Fırının olduğu kattaki kolondan numune çıkarttık. Demirler adeta küf olup erimişti’ dedi.”
Görüldüğü gibi tehlike kapımızda. Yıllar önce bu bilgiler basında yer almasına rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı daha yeni sorunun üzerine gidiyor. Çok iyi hatırlıyorum Van depreminden sonra Sayın Ercan’ın yaptığı açıklamayı pek çok bilim insanı desteklemişti. Isınma ve soğumanın etkisiyle çok hızlı genleşme ve daralmanın kaçınılmaz sonuç olduğu bilimsel bir gerçeklik olmasına rağmen neden on binlerce apartman altında fırın açılmasına göz yumulduğunu sormak gerekir…
Şimdi ne olacak? Kentimizde ve büyük şehirlerde binaların altındaki fırınlar kapatılacak mı?
Zar zor geçindiklerini ileri süren fırıncıların kendi imkanlarıyla müstakil fırınlar yapmaları bence çok zor ve hatta imkansızdır. Şu halde girişimcilere maddi destek sağlanacak mı? Sayısız lokanta, pide ve lahmacun salonunun da konutlar altında olduğu gerçeğini düşündüğümüzde olası bir deprem için ürpermemek elde değildir…
İçimizden bazı girişimcilerin olası zararları için yüz binlerce insanımızın hayatının tehlikeye atılmaması gerektiğine inanıyorum. O nedenle fırınlar için müstakil bina kararını destekliyorum. Madem, ‘cep telefonundan bankacılık işlemlerine, vergi beyannamelerinden uçak biletleri, talih oyunları, gümrük ve pasaport işlemlerine kadar birçok alanda deprem vergisi’ adı altında milyarlarca dolar toplandı, bununla fırınların oluşturduğu tehlikeyi de önlemelidir. Yarınlarda Allah korusun yaşanacak olası bir depremde fırınların bulunduğu binalarda yaşanacak ölümlerin vebalinin büyük olacağını hatırlatıyorum…