Uzun süredir ülke gündemini meşgul eden seçim yarın yapılacak. Yarın ülke genelinde olduğu gibi, Batman’da da seçmenler sandık başlarına giderek kendilerine yakın gördükleri için oy kullanacaklar. Öncelikle seçimin huzur ortamında geçmesini, tüm insanlarımız için en hayırlısının olmasını yüce Allah’tan diliyorum.

Şimdiye kadar herkes propagandasını yaptı. Her zaman eleştirdiğim gibi bu seçim öncesindeki süreçte de ülke genelinde milyonlarca büyük afiş, poster, pankartlar, milyonlarca broşürler ile müthiş bir seçim savurganlığına imza atıldı…

Emin olunuz seçimin kazananı kim olursa olsun, o savurganlığın faturasını bu topluma ödeteceklerdir…

Bu seçim için şimdiye kadar doğru dürüst bir tahminde bulunmadım, bugün de bulunmak istemiyorum…

**

Bunun yerine yarın dünya coğrafyasında önemli bir yere ve konuma sahip X bir ülkede yapılacak seçimle ilgili arif olan okurlarıma kapalı bir şekilde ve x partiler için tahminlerde bulunmak istiyorum!..

Tahminlerime göre o ülkede seçime giren partilerden birinin alacağı oy oranı yüzde 40- 43, onunla hareket eden partinin ise yüzde 5-8 arasında olacak, 45-47 arasında bir sınırda olacaklardır.

Seçime girecek ve ikinciliği göğüsleyecek partinin oy oranını yüzde 26-29 arasında tahmin ediyorum. Bu ikinci en çok oyu alacak partiyle hareket eden bir partinin oy oranını yüzde 6-9, diğerinin ise yüzde 2-5 arasında bekliyorum.

X ülkesindeki seçime girecek diğer bir partinin yüzde 10-13 arasında bir oy alması muhtemeldir. X ülkesindeki partilerin yapılacak seçimlerde bu rakamların altı ve üstünde alacakları oylar benim için sürpriz olacaktır. Diğer seçimi de buna kıyas edebilirsiniz.

Sözün özü herkes yarın boynunun ölçüsünü alacaktır…

Tek partili diktatörlük dönemini bitiren, “Yeter Söz Milletindir” sloganını hatırlıyorum. Yazımın başlığına da uygun buldum. Yarın söz Milletindir deniliyor. Ancak yazı başlığı yapsam bile bu konuda çekincelerim var.

**

KURULU DÜZEN GERÇEĞİ…

Bu seçimlere de büyük pencereden bakıyorum. Gördüğüm ve değişmeyen genel manzara şudur: kurulu bir düzen var. Bu düzen kendini anayasa ile koruma altına almıştır…

Değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif bile edilemez bağlayıcı metinlerden söz ediyorum…

Bahse konu düzenin temel ilkeleri bulunuyor. Öncelikle hangi farklı argümanlarla oy isteseler bile hiç önemli değil, ayrımsız tüm siyasi partiler bu temel ilkelere bağlılıklarını ilan etmek mecburiyetinde. Partilerin kuruluş felsefesi zaten bu kurulu düzeni kabul etmek üzerinedir…

Partilerin halkın karşısına çıkardığı adaylar seçildikleri takdirde bahse konu düzene bağlılıkları üzerine yemin etmek zorundadırlar…

**

Değerli Okurlar, ‘kurulu düzen’den söz etmeye devam edeyim. Bu kurulu düzenin kırmızı çizgileri var…

Bu çizgilere riayet edilmediği zaman korucu güçler hemen harekete geçip, herkesi derdest edebiliyor…

Bahse konu kurulu düzene tüm partilerin itaat etmesi ve uyması bir zorunluluktur. Bu zorunluluğu kabul etmeyen siyasal anlayışların zaten seçime girmesine olanak tanınmıyor…

Bu kurulu düzen toplumun ve tüm siyasal partilerin etrafında yüksek duvarlar inşa etmiştir. Bu duvarları çok muhkem, yani sağlamdır. Bu duvarlar arasında herkesin hareket etme hakkı vardır.

Daha geniş alanlara çıkmak isteyenler bu duvarları toslamaktan öte bir şey yapamazlar…

Ya da şöyle tarif edeyim; kurulu düzen tüm partilerin etrafına sınırlar, çizgiler çekmiştir. Belirlenen çizgileri aşmak yasaklanmıştır. Bu çizgiler ve sınırlar dahilindeki yaşama izin verilmiştir…

Bu kurulu düzenin çarkları iktidara kim gelirse gelsin, adaletsizlik üzerine dönmekte ve yoksulların kemiklerini kırmaktadır. Gelir dağılımındaki uçurum derinleşmektedir.

Bu kurulu düzen toplumu adalet ilkesiyle yönetmiyor, zulüm ediyor. Bunun sayısız dayanağını gelmiş ve geçmiş tüm iktidarların pratiğinden görebilirsiniz. Partiler veya siyasal hareketler bahse konu şartlarda ülkeyi idare etmeye geldiklerinde, o kurulu düzenin zulüm çarklarını işletmekten başka bir şey yapamıyorlar…

Bu kurulu düzene ülkemizin selameti için itirazım var. Böyle bir düzende yürütülen çalışmaları, partilerin faaliyetlerini ‘kısır bir döngü’ olarak görüyor ve değerlendiriyorum. O nedenle bu kısır döngüye razı olmuyorum. Kurulu düzenin çarkının dönmesine itiraz ettiğim gibi, adaletsizliğine de ortak olmak istemiyorum…

**

Bir süre önce burada bakış açımı sizlere sunarken, şunları ifade etmiştim: ‘Bu görüşümü, bakış açımı 28 yıl boyunca her seçim öncesinde siz saygıdeğer okurlarımla paylaşmış biriyim. Benim bakış açım böyledir ve başka gizli bir ajandam da yoktur. İnandığım değerler, düşüncem böyledir.’ http://www.batmancagdas.com/toplumu-temsil-etmek-isteyenler-makale,12669.html

Kişisel görüşlerimi bu şekilde ifade ettikten sonra, genel seçim üzerine bir iki cümleye değinerek değerlendirmemi bitirmek istiyorum. Sandıkların başına giderek oy verecek toplumumuz bireylerinin birbirlerine saygılı olmalarını istiyorum. Herkesin farklı bir dünya görüşü vardır. Birbirimize görüşlerimizi anlatma hakkımız var. Bu ikna ile olmalıdır, icbar, yani zorlama ile olmamalıdır.

Bırakalım herkes seçimde mevcut koşullarda etkilendiği çevrelere oyunu versin. Seçimin huzurlu bir ortamda geçmesi için katkı sunalım.

Herkes kapalı kapılar ardında oyunu kullanacaktır.

Emin olunuz ki geçmiş seçimler mazi olduğu gibi, bu seçim de bir gün mazi olacak, ama kurulu düzenin çarkları dönmeye devam edecektir…

O çarkları değiştirecek güç toplumun ferasetine ve basiretine bağlıdır. Zira Rabbimiz, kendilerini değiştirmeyenleri, değiştirmeyeceğini ferman etmiştir.

Her toplum layık olduğu şekilde idare edilecektir…

Rabbimden hayırlısını diliyorum.