Son günlerde televizyon kanalları ile yazılı medyada en çok sözü edilen iki konudan söz etmek istiyorum.

 

Birincisi; Doğu’ya cazibe merkezleri…

İkincisi; Diyarbakır’a tekstil kent...

 

Başbakan Binali Yıldırım, Doğu ve Güneydoğu’da dört şehrin ‘cazibe merkezi’ ilan edileceği ve buralara 5 yılda 35 Milyar TL yatırım yapılacağını açıklaması tüm gözleri bölge illerine çevirdi. Henüz resmen açıklanmasa da cazibe merkezi seçilecek iller yaygın medyaya göre; Kars, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Van...

 

Hükümetin cazibe merkezi projesiyle hedefi;

Turizm potansiyelini geliştirici projeler ile tarihi kent dokusunun ortaya çıkarılması cazibe merkezi şehirlerin ana eksenlerini oluşturmak. Büyüme ve çevrelerine hizmet verme potansiyelini yüksek illerden seçilecek olan cazibe merkezlerinin öncelikle ulaşılabirliliği iyileştirilecek, sonra fiziki ve sosyal altyapısı güçlendirilecek. O bölgenin potansiyeline uygun potansiyeline uygun fabrikalar kurulacak. Oluşturulacak istihdamın yanısıra devlet alımları da bu fabrikalardan yapılacak. Türkiye'nin yurt dışına yaptığı yardımlarda ve kamuoyuna yönelik alımlarda cazibe merkezi şehirlerde üretilen mallara öncelik verilecek...

 

Diyarbakır’da ise tekstil kent projesi hayata geçirilmek isteniyor.

 

Diyarbakır’da 750 dönüm alana yaklaşık 7.500 kişinin istihdam edileceği  ‘Tekstilkent’ kuruluyor.

Güneydoğu Tekstilkent Sanayi ve İşadamları Derneği, çatısı altında birleşen Güneydoğulu tekstilcilerin tekstilkent projesi, Diyarbakır Valiliği öncülüğünde Karacadağ Kalkınma Ajansının koordinatörlüğünde hayata geçiriliyor.

 

Bir süre önce Sağlık Bakanlığınca da 3 yılda 34 şehir hastanesinin yapılacağı açıklanmıştı… İller ve hastane yatak kapasitesi şöyleydi;

Kayseri 1584, Elazığ 1040, Yozgat 840, Konya 1250, Mersin 2680, Isparta 1130…

 

***

Yukarıda hizmetin ve yatırımın geleceği illeri açık açık belirttik.

Peki niye yazdık bunları?
Elbette Batman için…

Onca il onca proje sayıla dursun, Batman da yerinde saysın!

Petrol diyarı, en güvenli il, sağlıkta, eğitimde ve tekstilde son yıllarda tercih edilen il, neden hiçbir yatırım arasında yok.


Bu kentin seçilmişleri ya da atanmışları yok mu?
Lafa gelince kimse mangalda kül bırakmıyor…
‘Batman, Güneydoğu’nun incisi’ derler ama nedense iş yatırıma gelince ‘inci (!)’ unutuluyor…

Meclis’te 4 vekilimiz var.
İktidarın tek vekili sayın Hamidi’nin geçmişte Batman’a kazandırdıklarını inkar edecek kimse yok. Kendisinin Batman’a hizmeti büyük. Ancak yukarıda saydığımız yatırımlar veya planlanan projelerde Batman’ı görememek ister istemez seçilmişlerin tutukluğunu gösteriyor. Muhalefetteki üç vekil de hizmeti-yatırımı bir kenara bırakıp, siyasetin farklı boyutlarıyla ilgilenince olan da Batman’a oluyor…

 

 

Şehirler ‘marka’ olmanın yarışındayken, her il hizmet çıtasını yükseltirken Batman ise ‘cek-cak’larla yönetiliyor.

 

Sadece bir örneğe değinmek gerekirse son dört yılda Batman iki vali değiştirdi, iki valinin de hedefi 2. OSB’yi açmaktı. Ancak valiler gitti, 2. OSB hala açılamadı.

 

Bu sadece bir örnekti. İluh deresi sorunu, kente yeni sağlık yatırımları, yeşil alan projeleri, kentin imarı gibi pek çok alanda hep yerimizde sayıyoruz.

 

Aracınızla Batman’dan batıya doğru yol aldığınızda kentlerdeki hizmet farkının her geçen gün nasıl daha da arttığına tanık olursunuz.


Şimdi sormak gerek;
Bu kent bu kadar kötü yönetilmeyi hak ediyor mu?

 

***

 

HOŞGÖRÜ AYININ HOŞGÖRÜSÜZLERİ!
Artık mübarek Ramazan ayının son günündeyiz.
Rahmet, mağfiret ve hoşgörü ayı olan Ramazan’da ne yazık ki bu kentte yaşayan bazı ‘hoşgörüsüz’ insanlar yine kavgaya tutuştu, yine silahlara sarıldı, yine huzuru lekeledi.

 

Son yıllarda Emniyet’in verilerine baktığınızda Ramazan ayında adli vakalardaki patlamayla şaşkınlık yaşarsınız.

Kimi yan baktı diye, kimi sözlü tartıştı diye, kimi araç parkı yüzünden bir birine girdi, kavga etti yetmedi, sopa kullandı yetmedi, bıçak çekti yetmedi, silah çekti yetmedi, kan döktü yetmedi… Yetmedi, yetmedi yetmedi…

 

Memlekette kimsenin, başka birinin huzurunu kaçırmaya ve bu mübarek ayı zedelemeye hakkı yok. 

 

Şu üç günlük dünyada herkese yetecek kadar her şey var.
Yeter ki biraz anlayışlı olalım, hoşgörüden uzak durmayalım.

 

***

 

Artık acılara alışır hale geldik desek de öyle olaylar yaşanıyor ki hepsi bir birinden beter hepsi bir birinden hüzünlü…
Ülke genelinde ve Ortadoğu’da her geçen gün acılara bir yenisi ekleniyor.

Umarım Ramazan bayramı yaşanan acıların sona ermesine vesile olur.

Herkese iyi bayramlar.