Yeni öğretim yılı bugün başlıyor. Heyecanlı ve bir o kadar da endişeli olacak yüz binlerce annenin yüreği bugün kıpır kıpır olacak…

Özellikle öğrenci servisleri başta olmak üzere tüm sürücülerin, bugün canlarından çok sevdikleri çocuklarını okula gönderen anneleri düşünmeleri gerekiyor. Ancak büyük şehirlerdeki trafik canavarlarının bugün bile boş durmayacaklarına inanıyorum. Buna rağmen belki bir sürücüye de mesajımız ulaşır düşüncesiyle uyarı görevimizi yapıyoruz.

Evet, yeni öğretim yılına sorunsuz başlayacağımızı kimse ileri süremez. Şüphesiz çözüm bekleyen yığınla eğitim ve öğretim sorunumuz bulunuyor.

Eğitim ve öğretimin, okumanın önemine inanan bir toplum olursak, tüm sorunlarımızın üstesinden gelebileceğimize inanıyorum.

Geçtiğimiz Cuma günü Belediye Kültür Müdürlüğünün Kültür mahallesindeki konferans salonundaki yeni öğretim yılı sene başı idareciler toplantısı vardı. Bir vesile ile toplantıya yolum düşmüştü.

Milli Eğitim Müdürümüz, yeni öğretim yılı ile ilgili olarak okul idarecilerine hitap ediyordu. Konuşmasının yaklaşık yarım saatlik bölümünü dinledim. Gerçekten herhangi bir metne bakmadan güzel bir konuşma yaptıklarını gözlemledim. Kentimizin temizliği ve kimi çevre sorunları konusunda birkaç kez görüştüğüm ve desteklerini aldığımız Müdürümüz, oradaki konuşmasında eğitimdeki tüm sorunlara neşter vuruyor, yapıcı eleştirilerde bulunuyor, takdir ve tekdiri usulünce yapıyordu. Eğitimde başarı çıtasının yükseltilmesi konusundaki ifadeleri dikkat çekiciydi. Batman’ın daha ileri seviyeye ulaşmaması için hiçbir nedenin bulunmadığını belirtiyordu.

Batman’ın alt yapısı, eğitimci kadrosu ile daha iyi bir durumda olması gerektiğine inananlardanım.

Çeyrek asrı aşkın süredir eğitim camiasında olan biri olarak, Batman’daki sayısız özel eğitim kurumları ve imkanlarımızla orantılı bir başarımızın olmamasına üzülüyorum…

Evet, yeni öğretim yılı bugün başlıyor ve şüphesiz eğitim yuvalarının fiziki durumları, sıkıntıları, hijyen durumları, personel yetersizlikleri vs sıkıntıları önümüzdeki günlerde yerel basında haber olarak yer alacak.

Bütün sorunları bir yazıda dile getirmek ve çözümü için öneriler sunmak mümkün değildir. Geçmiş yıllara nazaran eğitim ve öğretim için daha çok ödenek çıkarıldığı, daha çok eğitim yuvalarının hizmete sunulduğu gerçeğini biliyorum.

Eskiden bir okul yıllar sonra eğitime hazır hale getirilirken, şimdi çok sayıda okulun yıl içerisinde bütün alt ve üst yapılarıyla, laboratuar ve donanımlarıyla hizmete sokulduğunu biliyorsunuz. Buna rağmen eğitimdeki sıkıntılarımız hala sürüyor.

Elinde kalem tutan biri olarak 27 yıldır aralıksız eğitim ve öğretim sorunlarına dikkat çeken biriyim. Olumlu hizmetleri her zaman takdir etmiş, yanlışları eleştirmekten çekinmemişimdir. Bugün de inşallah o sorumluluk bilinciyle görevimi yapmaya çalışıyorum.

OKULLARIN HİJYEN VE PERSONEL DURUMU…

Mevcut durumda okulların en önemli sorunlarının başında ‘hijyen’ sorunları geliyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yıllardır bu konuda gerçekten iyi sınav vermediği gerçeğini ifade etmek istiyorum.

Yıllardır Yardımcı Hizmetliler kadrolarını adeta donduran bir bakanlık gerçeğini gözlemliyorum. Batman gerçeğine baktığımda birçok büyük okullarda iki veya üç hizmetlinin olduğunu görüyorum. Eğitim yuvalarımızın temizliği için İş-Kur üzerinden geçici görevlendirme ile elemanların istihdamı çözüm değildir. Bunun artık net şekilde yukarıdaki yöneticilerimize bildirilmesi gerekiyor.

İki yıl önce bin civarında iş-kur elemanı okullarda istihdam edilmişti. Bu sayı yarıdan daha fazlasıyla azaltıldı.

Görevlendirilen İş-Kur elemanlarının çoğu temizlik yapmasını bilmiyor…

Hastalar, yaşlılar çalıştırılıyor…

Milli Eğitim Müdürlüğü ve okul idarecilerinin elleri kolları bağlı. Ne yapacaklar? Ne yapabilirler?

Verilenle yetinmek zorundalar.

Düşünceme göre bu yanlıştır. Okullarımızın temizliği, hijyeni çocuklarımızın sağlık güvencesi demektir. Her şeyden daha önemli olarak görülmelidir.

Evet, ‘geleceğimizin teminatı’ olarak gördüğümüz çocuklarımız yaz tatilini geride bırakarak bugün yeni yıla merhaba diyecekler. Çoğu öğrencimizin tatil yerine zorlu koşullarda, ağır işlerde çalıştıkları gerçeğini hatırlatmak isterim. Yaz tatili başladığında, acı gerçeğe şöyle dikkat çekmiştim: “Yani üç ay boyunca istirahat edip, dinlenip, enerji depolayarak yeni öğretim yılına hazırlayacaklar öyle mi? Maalesef hayatın acı gerçekleri karşımızda. Çocuklarımız, öğrencilerimiz okulu bitirir bitirmez çoğunlukla çalışma hayatına atılıyorlar…

Hayatın her alanında çalışan öğrenciler gerçeğini görüyoruz…

Tarlalarda,

bahçelerde,

mağazalarda,

marketlerde çalışan öğrenciler gerçeğine gözlerimizi kapatabilir miyiz?

Boyacılık yapan, çekirdek satan, sokaklarda hayatın ağır yükünü omuzlayan öğrencilerimiz değil mi?

“BİZE TATİL YOK!..”

Önceki gece, bir yakın akrabamın çocuklarıyla aile ortamında sohbet ediyorduk. İki kız kardeş de lisede bir üst sınıfa geçmişti. Konu derslerden, yaz tatilinden açılınca birden ses tonları ve mimiklerindeki değişim dikkatimi çekti. İkisi de iç çekerek konuşmaya başlayacaktı… Ağızlarından şu cümleyi duydum: “Bize tatil matil yok amca. Önümüzdeki günlerde Malatya’ya çalışmaya gidiyoruz. Kaysı işi bizi bekliyor.” Bu cümle içimde fırtınalar kopardı… Yüreğim cızz etti gerçekten…

Yoksul ailelerin tüm çocukları gibi onlar da yaşama mücadelesinde çalışmak zorundaydılar. Kaysı işlerinde çalışmak için Malatya’ya gitmekten başka çarelerinin olmadığını söylediler.”

O yeğenlerden birisi şu yazıyı kaleme aldığım sırada bu kez fındık toplamaktan henüz dönmemişti. Düşünün artık Batmanlı binlerce öğrencinin yaşadığı sıkıntıları…

Yoksulluk da eğitim ve öğretimdeki başarı çıtamızı düşüren önemli bir etken. Bu gerçeği görüp, yoksullukla da mücadele etmeliyiz ki, eğitimde övünebileceğimiz bir yerimiz olsun. Bu duygu ve düşüncelerle yeni öğretim yılının hayırlara vesile olmasını diliyorum.