Yaşanabilirlik sıralamasındaki yerimiz!

**Refah düzeyi ve yaşanabilirlik sıralamasındaki yerimiz TÜİK’in ‘İllerde yaşam endeksi’nde maalesef gerilerdeyiz. Sağlık, konut ve eğitimde son yıllarda her ne kadar iyileştirilmeler olsa da gerilerden kurtulamıyor Batman...

**TÜİK’te hangi kriterler yer alıyor bilmiyoruz ama yaşanabilir iller sıralamasında 2015 yılında yapılan çalışmada Batman, plakasının da gerisinde. Plakasının 5 puan gerisinde olan petrol şehrinde bir 72 rakamını bulan eğitim...

TÜİK’İN KRİTERLERİ BÖYLE...
Konut endeksinde 70, Sağlıkta 68 ve Eğitim’de 72. Sırada olduğumuz TÜİK’in ‘İllerde yaşam endeksi’ verilerinde yer alıyor.
TÜİK’te hangi kriterler yer alıyor bilmiyoruz ama bu araştırma da yetişkin başına düşen otomobil sayısı, yetişkin nüfus içindeki üniversite mezunu oranı, tiyatro seyircisinin ve sinema koltuk kapasitesinin nüfusa oranı, kişi başına düşen doktor ve hastane yatağı sayıları, kişi başına düşen mevduat miktarı gibi kriterler yer alıyordu.
Kaç kilometre kanalizasyon borusu döşendiği veya kaç ton asfalt döküldüğü  kriter değerlendirmede yer almıyordu.
Artık modern dünyada altyapı, şebeke hattı veya yollara dökülen asfalt miktarı şehirleri farklılaştırmıyor.
Hatta gündeme bile gelmiyor.
Çünkü yol, su, alt yapı gibi hizmetler var ve mükemmel işliyor, kabul ediliyor.
Artık nüfusun çokluğundan daha çok, nüfusun niteliği önem kazanıyor.
Burada temelde kaynak yaratmak hedeflense de aynı zamanda nüfusun niteliğinin yükseltilmesi de planlanmakta.

HİZMET SEKTÖRÜNDE HEDEF
Şehirlerin rekabeti, eğitim ve gelir seviyesi yüksek bir nüfus profiline sahip olmaktan geçiyor. Şehirlere, eğitim ve gelir seviyesi yüksek profildeki insanları, hizmet sektörü ile kazandırılabiliyor.
Hizmet sektörü denilince de ilk eğitim, sonra da sağlık gelir. Batman Üniversitesi bünyesinde kurulacak Tıp Fakültesinde ısrarımızın nedeni de bu.
Milletvekili Ataullah Hamidi’nin ilgilendiği, Tıp Fakültesinin önemini defalarca bu sutünlara aktardık.
Merak edenler önceki yazılarımızdan okuyabilir.

ŞEHİRLERLE REKABET ZORLAŞIYOR
İnsani yatırımlar da inşaat, altyapı yatırımlarından daha çok bilgi üretecek kurumların tesisi ile mümkün.
Bugün için bilgi üretim merkezleri üniversiteler.
Üniversiteleri özgürleştirmeden, üniversitelere yatırım yapmadan ve üniversiteleri dünya ölçeğinde bilgi üreten merkezler haline getirmeden kişi başına düşen gelirin 25 bin dolara sıçraması hayal olabilir.
Bu genel ekonomi kuralı şehirler için de geçerli.
Dünya ölçeğinde bilgi üretim merkezlerine sahip olmadan diğer şehirlerle rekabet etmek mümkün değil.
Kanalizasyon borularının çapı, altyapının uzunluğu veya dökülen asfalt miktarı nasıl şehirleri farklılaştırmıyorsa, öğrenci ve hoca sayıları, kapalı alan metrekaresi, teknolojik donanımları, kullanılan yazılımlar üniversiteleri farklılaştırmaz ya da rekabetçi kılmaz.
Dünyada bilgi üretimi de önemini yitirdi.
Artık, önemli olan nitelikli ve endüstrileşme yeteneği olan bilginin üretilebilmesi.

BİLGİ VE NİTELİKLİ İNSAN GÜCÜ...
Üretilen bilginin endüstrileşmesi yani işletmeler tarafından kullanılabilir olması %3’ler civarında. Yani 100 bilgiden ancak 3 tanesi günlük hayatta işe yarayabiliyor. Ama kalan 97 bilgi üretilmeden de işe yarayan o üç bilgiye ulaşmak mümkün değil.
Dünya bu oranı nasıl artırabiliriz ile dertleniyor.
Üniversiteler ile sanayiler bu oranı artırmak için işbirliği halinde çalışıyorlar.
Bizde ki durumu merak ediyorsanız, ilgili kurumlarımızın, karar vericilerinin gündemlerine, etkinlik takvimlerine ve kurumlardan haber merkezlerine geçilen haberlerin içeriğine bakın yeter.
Batman, Büyükşehirlerdeki oturmuş Üniversitelerle rekabet etmek istiyorsa, dünya ölçeğinde bilgi üretecek merkezlere sahip olmalı.
Üstelik bu bilgi de nitelikli olmak durumunda.
Nitelikli bilgi, nitelikli insan gücünü zorunlu kılar.
Nitelikli insan gücü de dünya ölçeğinde konumlanmış üniversiteler ile mümkün.
Dünyada üniversiteleri sıralayan farklı derecelendirme kuruluşları olmakla birlikte, sıralamalar arasında çokta fazla fark yok.
Yani dünya sıralamasında ilk 500 de yer almayan bir üniversiteden nitelikli bilgi beklemek hayaldir.
Batman Üniversitesi gibi yeni üniversitelerin, bu yaklaşımla bırakın ilk 500’ü ilk binde olma şansları bile yok.