Doğru kararlar deneyim ürünü, deneyim de yanlış kararların bir sonucu ise, yaşadığımız bu evrende hepimizin vermiş olduğu yanlış bir kararı, dolayısıyla bir tecrübesi vardır. Herkesin bir öğrenme şekli olduğu gibi, öğrenmek için ödediği bir bedel de vardır.
 
“Önceden öğrenenler indirimli fiyattan öğrenirler.
 
Otoriteden öğrenenler özgürlük bedeliyle…
 
Deneyerek öğrenenler etiket fiyatından öğrenirler.
 
Hayattan öğrenenler gecikme zammıyla…
 
Ve gecikme zammıyla da öğrenemeyenler boşa gitmiş yaşamlarıyla öğrenirler” der Arthur Miller.
 
Önceden öğrenme şansını pek yakalayamıyoruz, bu nedenle indirimli fiyat tarifesini kaçırıyoruz, etiket fiyatına öğreniyoruz.
 
Salaş bir yaşamdan vazgeçmiyoruz, adına özgürlük diyoruz. Otorite ve disiplini sevmiyoruz, bu nedenle özgürlük bedelini de kullanamıyoruz
 
İstişare etmiyoruz, daha çok deneme-yanılma yolunu seçiyoruz. Bu şekilde farklı sonuçlar elde edebileceğimizi sanıyoruz. Deniyoruz, yanılıyoruz.
 
Hayattan öğrenmenin maliyeti ise çok yüksek. Bu öğrenmenin bedeli bazen bir yaşamın sonu olabiliyor.
 
Öğrendiklerimizden iyi sonuçlar alabilmek ve nitelikli yaşamak için kuvvetli bir inanca, güçlü bir iradeye ve hoşgörüye ihtiyacımız var. İnsan kendi değerinin, yapabileceklerinin ve sahip olduklarının farkında olmalıdır.
 
İnsan doğmuş olmak, öğrenmek için yeterli olmuyor, insan olmak için de yeterli olmuyor.
 
Gerçeği kabul edebiliyor, değişikliğe uyabiliyorsak,
 
Kaygı, üzüntü ve korkularımıza hâkim olabiliyorsak,
 
İçgüdüsel düşmanca enerjiyi pozitife edebiliyor ve sevme yeteneğimizi sunabiliyorsak,
 
Almaktan çok veren el olabiliyorsak, düşene yardım edebiliyorsak, 
 
Ve yanlış kararlarımızı yaşamla yoğurup, güneşin resmini yeniden çizebiliyorsak,
 
İnsanız ve öğreniyoruz.