"İbadet, ubudiyet, tapınma, kulluk" kelimeleri "itaat etmek, boyun eğmek, kutsal manada saygı sunmak, en büyük varlık diye iman edilene yaklaşmak için bir takım merasimler ifâ etmek ve hareketler yapmak"tır. Bir ayete göre insanlar ve cinler "kulluk etsinler diye" yaratılmışlardır. Kâfiri mü''mini, fâsıkı âbidi, iyisi kötüsü, maddecisi ruhçusu ile bütün insanlar kulluk etmektedir; ancak kimi kula, kimi nefsine, kimi dünya menfaatlerine, kimi gazap ve ihtiraslarına, kimi gerçek diye inandığı bir hayale veya ideolojiye, kimi batıl mabutlara... kimi de yegâne ma''bud (tapılmaya layık) olan Allah Teala''ya.

Bütün hak dinler gibi İslâm''ın da gayesi insanı bütün batıl inanç ve kulluklardan kurtararak kendini ve Rabbini tanıtmak, yalnız O''na ibadet etmesini sağlamak, bütün mevcudiyetiyle O''na bağlamak ve bu bağlılık içinde gerçek hürriyete kavuşturmaktır. İnsan mutlak manada hür değildir ve olamaz; yukarıda işaret edildiği üzere mutlaka bir bağlılığı ve kulluğu vardır; şu halde asıl kölelik ve esaret, insanın kendisinden aşağı veya ona denk olana bağlanması, kul ve köle olması, gecesini gündüzünü onun yoluna feda etmesidir. Hürriyet ise bu bağlılıklardan kurtularak büyüklük ve kemaline sınır, yücelik ve azametine hudut bulunmayan Allah''a bağlanmak, O''na kul olmak, kainata bu kulluk imanı içinde bakmak, her şeyi bu anlayış içinde yerine koymaktır.

İslâm dini bu "ebedî mutluluk vasıtası kulluğu, bu bağlılık içindeki hürriyeti" temin edebilmek için insanlığa bir iman nizamı, bir ibadet, hukuk, devlet, iktisat, cemiyet... nizamı getirmiştir. Temizlik, namaz, oruç, hacc, zekât, cihad, Allah rızası için yapılan her davranış, dua, zikir... ibadet binasının bölümlerini teşkil etmektedir. İbadetlerin hikmet ve gayelerinin birisi ve en önemlisi "nefsi tezkiye, ruhu tasfiye"dir; yani insanı terbiye etmek, bütün imkân ve kabiliyetlerini hayra, iyiye yöneltecek hale getirmektir.

Her yıl idrak edip bir ay yerine getirmeye çalıştığımız Ramazan ibadeti çok değerli ve amaca uygun bir ibadet demeti olup oruç, teravih namazı, sahur, iftar, fukaraya tasadduk ve ikram, ayın sonunda fıtır sadakası gibi ibadetlerden teşekkül etmektedir.

Âyet-i kerime

Bu Kur’an, bütün insanlığaa yöneltilen açık bir mesaj, Allah’a karşı gelmekten sakınanları da doğru yola götüren bir rehber ve öğüttür. (Âl-i İmran, 138)

Hadîs-î Şerif

Enes (r.a) rivayetine göre ise Resulullah (s.a.v) sahur yemeğini yememizi özel olarak tavsiye ederek şöyle buyururlar: “Sahur yemeği yiyin, zira sahur yemeğinde bereket vardır.”

Günün duası

Allah’ım, Hz. Muhammed ve âline salat eyle ve benim imanımı en kâmil iman, yakinimi en üstün yakin kıl; niyetimi niyetlerin, amelimi amellerin en güzeline ulaştır. Ey Allah'ım! Kalbe vesvese veren şeytandan, işlerin karışıklığından, kabir fitnesinin şerrinden, gecenin getirdiği şeylerin şerrinden, gündüzün getirdiği şeylerin şerrinden,  korkunç rüzgârların getirdiği âfetlerin şerrinden, zamanın nöbet nöbet gelen mihnet ve belâlarının şerrinden sana sığınırım!   Âmîn...

1 Soru 1 Cevap

Şafii mezhebine göre oruca niyet zamanı, ne zamandır; niyet getirmek farz mıdır?

Oruç tutmak için sahura kalkmak niyet hükmüne geçtiği için orucunuz geçerlidir. Niyet: Yapılan bir ibadetin geçerli olması için niyet ile yapılması zorunludur. Niyetsiz yapılan bir ibadet geçerii olmayacağı gibi, bir anlam da ifade etmez.

Editör: TE Bilişim