Sözlükte "çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek" anlamına gelen dua, din literatüründe, insanın bütün benliğiyle Allah'a yönelerek maddî ve manevî isteklerini O'na arz etmesi demektir. Hayatını devam ettirmek isteyen bizlerin yaşam bulduğumuz bu dünyada her şeye muhtaç olduğumuz hepimizce malumdur. İhtiyaçlarınız ise, hem maddi hem de manevi alanda olmaktadır. Dua yaratılanın Yaratana halini arz etmesidir. Bu sebeple dua, kişinin kendi acizliğini ve muhtaçlığını hissetmesine vesile olmaktadır.

Dua edildiği zaman Yüce Allah bu duaya icabet etmektedir. Bir ayette bu hususu bizlere şöyle bildirmektedir.

"Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O halde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.” (Bakara, 186)

Dua yapana değer kazandıran bur husustur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildirilmektedir.

"Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak.”[Furkan,77]

Dua yapılırken dikkat edilmesi gereken en önemli husus dua edebidir. Bağırıp çağırarak, taşkınlık yaparak duada bulunmak kişiye hiçbir fayda getirmeyecektir. Çünkü Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır “Rabbinize yalvara yakara ve sessizce dua edin. Çünkü O haddi aşanları sevmez”[A'raf,55] Dua yaparken Allah’ın huzurunda olduğumuzu unutmadan edeple ve saygıyla kendisinden istekte bulunmalı, emri vaki davranış şekillerinden kaçınmalıyız.

Yüce Rabbimizin bitip tükenmeyen merhameti vardır. Bu sebeple Dua yaptığımız zaman acele etmemeye özen göstermeli ve duamızın kabul olacağına inancımız tam olmalıdır. Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde duanın kabul olunacağına, fakat dua yapan kişinin yapması gereken bazı hususlar olduğuna şöyle işaret etmektedir. “Yeryüzünde bir müslüman Allah’tan bir şey dilerse, günah bir şeyi istemediği veya akrabası ile ilgisini kesmeyi arzu etmediği sürece Allah onun dileğini mutlaka yerine getirir veya ona vereceği şey kadar bir kötülüğü kendisinden giderir.”[Tirmizî, Daavât 115]

Dua’nın çokça kabul olunduğu vakitlerde vardır. Efendimiz bir hadislerinde kendisine hangi dua daha çabuk kabul edilir diye sorulduğunda şöyle cevap vermektedir. “Gecenin son saatlerinde ve farz namazlardan sonra yapılan dua”[ Riyazü’s-Salihin]

Allah-u Teala’nın İslam Dinini kendisiyle göndermiş olduğu Sevgili Peygamberimiz her hususta olduğu gibi duada da bizlere çok güzel örnekler sunmuştur. Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimizden bizlere birçok dua örnekleri gelmiştir.

"Allahım! Kullarını yeniden dirilttiğin gün beni azâbından koru!”[ Tirmizî, Daavât 18] Hz. Enesten gelen bir rivayette Efendimizin Kur’an-ı Kerimde geçen şu duayı çokça yaptığı bildirilmektedir.

"Allahım! Bize dünyada da iyilik ver, âhirette de iyilik ver. Bizi cehennem azâbından koru!”[ Buhârî, Tefsîr 38, Daavât 55] İbn Mesu’d (r.a.)’dan gelen bir rivayette ise Efendimizin bir başka duası ise şöyledir.

"Allahım! Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği isterim.”[ Müslim, Zikir 72]

Dünya ve ahiret hayatımızın güzelliklere ulaşmanın iki anahtarı; Dua ve zikirdir. Yaratılanın aciz olduğunun, Yaratanın üstün olduğunun nişanesi, dua ve zikir. Bizler Yüce Rabbimizi zikrettiğimiz ve kendisine duada bulunduğumuz kadarıyla değer kazanmaktayız. Bu sebeple Sevgili Peygamberimizden aktarmış olduğumuz dua ve zikir örneklerini hayatımıza tatbik etmeli ve Yüce Rabbimizin rızasını kazanmaya özen göstermeliyiz. Böyle bir davranış elbette kendi yararımıza olacaktır.

Ayet-i kerime

O davranışlarınızdan sonra (akıllanıp) şükredersiniz diye sizi affettik. (Bakara, 52)

Hadîs-î Şerif

Hz. Ali (r.a) anlatıyor: "Hz. Abbas (a.s)’a hayırda acele etmek maksadıyla daha senesi dolmadan, erken vakitte zekâtın verilmesi huşusunda sormuştu. Resülullah (s.a.v) bu hususta ona müsaade etti”

1 SORU 1 CEVAP

Her Gün Hap Kullanmak Zorunda Olan Hastaların Oruç Tutmaları Gerekir mi?

Hastalık, Ramazan'da oruç tutmamayı mubah kılan özürlerdendir. Bir kimsenin oruç tuttuğu takdirde hastalanacağı, hasta ise hastalığının artacağı tıbben veya tecrübe ile sabit olursa oruç tutmayabilir. Ömrü boyunca bu durumda hasta olan kişiler ise, her gün için bir fidye verirler. Yoksul ve muhtaç kişilerin fidye vermeleri de gerekmez. Zira dinimizde hiç kimse gücünün üstünde bir sorumlulukla yükümlü tutulmamıştır.

GÜNÜN DUASI

Hz.Süleyman (a.s.)'ın Duası

“Rabbim! Beni ve ana-babamı nimetlendirdiğin nimetine şükretmemi ve razı olacağın salih ameller işlememi bana ilham eyle ve rahmetinle beni salih kullarının arasına kat!” (Neml, 19) Amin

Editör: TE Bilişim