Ruhumuz ki, Kur'an dilinde bunun adı “nefis"tir, ete kemiğe bürünmüştür, ezelde Sevgili Yaratan ile yaptığı sözleşme dünyaya ve maddeye olan alaka yüzünden unutulmuştur, asıl hedefi Allah olan sevgi (aşk ve muhabbet) fânî güzelliklere yönelmiş, hedefini şaşırmış ve büyük ölçüde zayi olmuştur.

 “Zararın neresinden dönülse kârdır" hikmeti gereği insan şöyle bir durup düşünmek, bu cihana niçin geldiğini hatırlamak, varoluş sebebinin neresinde olduğunu tespit edip kıbleye yönelmek durumundadır. Kıbleye yönelmek, diğer yönlerden yüz çevirmekle olur; diğer yönlerden maksadımız ise aşkı ve muhabbeti gaspeden Allah'tan başka her şeydir.

Ezelî sözleşmeyi unutan, üflenen ilâhî ruhun etkisine perdeleri kapatan nefis elbette Allah'tan başkasını sevecek, onlara bağlanacak, fâniyi bâkıye (geçici olanı kalıcı olana) tercih edecektir ve insanların çoğunda durum bundan ibarettir.

Kıbleye dönmek için güçlü bir çağrıya ve yönlendiriciye ihtiyaç vardır; işte bu çağrı ezandır/namazdır, yönlendiricilerin başında da oruç ibadeti vardır. Oruç, nefsin hoşlandığı (sevdiği), mutluluğu onlarda bulduğu dünya güzellikleri ve zevklerinden isteyerek ve bilinçli olarak belli bir süre de olsa vazgeçmektir.

Niçin?

Allah için!

Allah için başka sevgilerden, bağlardan, alışkanlıklardan yüz çevirmek kıbleyi bulma temrinleridir; bu temrinler hedefine ulaştığında aşk ve muhabbet de hedefini bulacak, hicret gerçekleşecek, fâni fâni kadar, baki de baki kadar sevilecektir.

Sevgi Rehberi Efendimiz (s.a.) günlerinin çoğunu oruçlu geçiriyordu; O'nun kıblesini şaşırması, sevgisini fâniye harcaması mümkün olmadığına göre oruç O'nun için bir “"kıbleyi bulma temrini" değil, hedefte ilerleme, aşkı yaşama, kendine mahsus yakınlıkta mutlu olma fırsatı idi. Onun bu davranışının bir hikmeti de ümmetine örnek olmaktı, yol göstermekti; çünkü Allah Teâlâ şöyle buyuruyordu:

De ki:" Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir." /De ki: “Allah'a ve Resûl'e itaat edin." Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez."(Âl-i İmran: 3/31-32).

Allah'ı sevmenin ve Allah tarafından sevilmenin altın kuralları verilmiş oluyor:

1. Allah Resulüne uyulacak, O'nun yolu izlenecek.

2. Bunun tabîî sonucu olarak da Allah'a ve Resulüne itaat edilecek.

Ayet-i kerime

 (Süleyman peygamber)  "Rabbim!" demişti, "Günahlarımı affet, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver; çünkü sen lütuf sahibisin!" (Sad, 35)

Hadîs-î Şerif

Ka´b İbnu Mâlik (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: "Resûlullah (Aleyhissalâtu Wesselâm)´ın şöyle söylediğini işittim: "Kim âlim geçinmek, sefihlerle münâzara yapmak ve halkın dikkatlerini kendine çekmek gibi maksadlarla ilim öğrenirse Allah o kimseyi cehenneme atar."

Günün duası

Ey âlemin yaratıcısı!

Kasvetli, kararmış, katılaşmış âdetâ taş gibi olmuş olan kalbimizi mum gibi yumuşat, feryâdımızı, âh u vâhımızı, hoş eyle ki rahmetini celbetsin, çeksin.

Bizi köle gibi kullanan bu serkeş nefisten bizi satın al.

O nefis bıçağı kemiğe dayandı (zulmü canımıza yetti).

Yâ Rabbî! Sana ne arz edeyim. Çünkü sen gizli ve açık her şeyi bilirsin." Amin

1 SORU 1 CEVAP

Oruçlu İken Boy Abdesti Almak/ Banyo Yapmak Orucu Bozar mı?

Ağız veya burundan su yutulmadıkça yıkanmakla veya gusül abdesti almakla oruç bozulmaz. Nitekim Hz. Aişe ile Ümmü Seleme validelerimiz Peygamberimiz (s.a.v.)'in Ramazanda imsaktan sonra boy abdesti almış olduğunu haber vermişlerdir. (Buhârî, Savm, 25). Buna göre geceden cünüp olarak imsak vaktine girmek oruca zarar vermediği gibi, oruçlu iken boy abdesti almak da orucu bozmaz.

Editör: TE Bilişim