İlgili ayetlerin mealleri şöyledir: “Rabbin şöyle buyurdu: Allah'tan başkasına ibadet etmeyin. Anneye ve babaya güzel muamele edin. Şayet onlardan her ikisi veya birisi yaşlanmış olarak senin yanında
bulunursa sakın onlara hizmetten yüksünme, 'Öf!..' bile deme, onları azarlama, onlara tatlı ve gönül alıcı sözler söyle. Şefkatle, tevazu ile onlara kol kanat ger ve şöyle dua et: 'Rabbim, onlar küçüklüğümde nasıl beni ihtimamla yetiştirdilerse, ona mükâfat olarak Sen de onlara merhamet buyur!' " (İsra, 17/23-24) Esasen burada ilk başta “Anneye ve babaya güzel muamele edin.” emri ile, onların helal isteklerine uymak ve yerine getirmek de dahil, onlara her konuda güzel davranılması gerektiği ifade edilmiştir. Zira ayette geçen “ihsan”, itaat etmekten daha ileri bir görevdir ve itaati de içine alır. Daha sonra özellikle yaşlandıklarında daha hassas davranılması istenmiş ve beş derecede bir iyilikte bulunulması emredilmiştir:
1. Sakın onlara hizmetten yüksünme, 'Öf!..' bile deme.
2. Onları azarlama.
3. Onlara tatlı ve gönül alıcı sözler söyle.
4. Şefkatle, tevazu ile onlara kol kanat ger.
5. Şöyle dua et: 'Rabbim, onlar küçüklüğümde nasıl beni ihtimamla yetiştirdilerse, ona mükâfat olarak Sen de onlara merhamet buyur!'
İlk dört derecede onlara yapılacak muamele bütün yönleriyle özetleniyor. Son olarak da onlar için dua edilmesi emredilyor. Bu da Allah’ın rahmetinin onlara verilmesini istemektir.
Şu hadis-i şerif de evlatların anne-babası için yapacakları duanın önemini ve makbuliyetini
göstermektedir: "İnsan öldüğü zaman amel defteri kapanır. Ancak üç şey (barındıran amel defteri)
bundan müstesnadır. Sadaka-i cariye, kendisinden yararlanılan ilim veya kendisine hayır dua eden salih çocuk." (Dârimi, Mukaddime, 46) “Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!” mealindeki ayette geçen dua etme emriyle ile ilgili birkaç konu vardır: Birincisi: Allah, anne-babaya tatlı söz söylemeyi öğretmekle yetinmemiş, buna bir de fiilî
olarak nasıl iyi davranılacağını ilave etmiştir. Bu da çocuğun, anne-babası için Allah'ın rahmetini dua edip istemesi ve "Ya Rabbi, onlara merhamet et" demesidir. Rahmet sözü, hem dinî hem dünyevî hususlardaki her türlü hayrı içine alan bir sözdür. Allah, sonra da, evlada ''Onlar beni çocukken nasıl terbiye ettilerse", yani "Ya Rabbi, onlar beni eğitip büyütürlerken, bana nasıl iyi davrandılarsa, sen de onlara öylece lütufkâr davran" demesini emretmiştir."

Günün duası

Allah'ım kalbimi nurlandır, kulağımı nurlandır, gözümü nurlandır, saçımı nurlandır, derimi nurlandır,  etimi nurlandır, kanımı nurlandır, önümü nurlandır, ardımı nurlandır, altımı nurlandır, üstümü nurlandır, sağımı nurlandır, solumu nurlandır, Allah'ım! nurumu artır, bana nur ver. Ey nurun nuru ey merhametlilerin merhametlisi Allah'ım merhametinle beni nur et. Amin

Oruç Kefareti Ne Demektir Ve Nasıl Ödenir?

Ramazan orucunun, mazeretsiz olarak bozulması durumunda hem kefaret, hem de bozulan orucun kaza edilmesi gerekir. Oruç kefareti iki kameri ay veya 60 gün ara vermeksizin oruç tutmaktır. Buna gücü yetmeyen, 60 fakiri bir gün ya da bir fakiri 60 gün doyurur.

Hadîs-î Şerif

Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu; "Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir; diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir."

Editör: TE Bilişim