Son zamanların güzel panellerinden birine tanıklık ettik. Demokratik İslam kongresi çalışmaları çerçevesinde Ahmedî  Xanî Derneği, KESK, Din Alimleri Derneği tarafından Belediye Konferans salonunda düzenlenen “İslam ve Barış” konulu panel hem büyük ilgi gördü hem de katılımcılar kafalarındaki bir çok soruya İslami anlamda doyurucu cevaplar buldular.

Moderatörlüğünü Mela Evdıllahê Timokî’nin torunu Şimel Begik’in yaptığı panele Prof.Dr. Kadri Yıldırım, Prof.Dr. Nurettin Tugay, Av. Nuri Mehmetoğlu, Dr.Fadıl Bedirhanoğlu ve M.Muhyiddin Demirtaş konuşmacı olarak katıldılar. Panelin açılış konuşması ise Ayhan Bilgen ve M.Bayram Diril tarafından gerçekleştirildi.
Prof. Dr.KADRİ YILDIRIM RÜZGARI
Konuşmacılar islam tarihi içerisinde Kürtlerin yerine değinirken aynı zamanda islam öncesi tarihsel olaylara da değinerek Kürtlerin durumunu yorumladılar. Hz. İbrahim’in torunları olan Kürtlerin islam tarihinde üstlendikleri rolün sürekli hak üzerine olduğunu ve haksızlıkla mücadele konusunda hassasiyetlerinin bulunduğunu belirten konuşmacılar aynı durumun günümüzde de sürdüğünü belirttiler.
Panelde gözler son zamanlardaki gelişmeler ve Artuklu üniversitesindeki konumu dolayısıyla Prof.Dr. Kadri Yıldırımın üzerindeydi.  Hz. İbrahim ve Nemrut arasındaki savaştan başlayarak süreci değerlendiren Yıldırım tarihte sürekli zulmedenlerin kaybettiklerine vurgu yaptı.
İslamda kadınların eğitimdeki yerine de değinen Yıldırım büyük hadis âlimlerinden bir kısmının kadın Müslüman âlimlerin talebesi olduğunu Hadis konusunda uzman olan Hacer’in de buna örnek olduğunu vurguladı. Bu nedenle kadınların ilim konusuna daha fazla ağırlık vermelerini beklediklerini belirtti.
Selahattin’i Eyübinin Sorani olduğunu belirten Yıldırım bu nedenle suriyeye giden bazı Kürt aşiretlerin Soranice konuştukları için kendilerine Eyyübi dediklerini tarihsel bir anekdot olarak hatırlattı.
Kürtlerin Müslümanların süreçleri izleme ve dinleme yerine süreçlere katılmasını önerin konuşmacı bunun için de Kertenkele ve kırlangıç örneğini verdi. Hz.İbrahimin ateşe atılması üzerine gürleşen alevlerin üzerine ağzına doldurduğu bir damla suyu boşaltarak ateşi söndürmeye çalışan kırlangıca karşılık kertenkele de üfleyerek ateşi alevlendirmeye çalışmaktadır. Bunun üzerine kendilerine yaptıkları çabanın bir anlam ifade etmediği hatırlatınca kırlangıç “evet biliyorum ama bir damla su ile olsa bile ben Hz. İbrahim’in yanında olduğunu belirtmek için çalışıyorum” demiş. Kertenkelede de Nemrut’un yayında yer aldığını vurgulamış. Bu örnekten hareketle herkesin taraf olduğu kesime yardımcı olması gerektiğini belirtti.
Artukludaki çalışmaları ile ilgili sorulan bir soruya da cevap veren hoca; “biz bin kişilik Kürtçe öğretmeni yetiştirdik. Ne zaman ki bize komplo kurmaya çalıştılar görevlerini bırakıp halkımızın yanında yer almaya devam ettik. Biz halkımıza hiçbir aman ihanet etmedik”  dedi.
Kadri yıldırımdan sonra söz alan diğer konuşmacılar da islamın barış ve savaş konusundaki yaklaşımı konusunda örnekler vererek Kürtlerin sürekli kendilerini savunan kesim olarak barıştan yana olduklarını belirttiler. İslamin adalet arama dini olduğunu belirten konuşmacılar eğer bir yerde adalet varsa orada haksızlık da yapılamaz dediler.
Son zamanlarda ortaya çıkan DAIŞ çetelerinin kafa kesmelerinin İslami olup olmadığı yönündeki sorular da panelistler tarafından cevaplandırıldı. İslamda kafa kesme olayının bulunmadığını belirten konuşmacılar bu konuda verilen örneğin de islamdan değil Yahudilikten kaynaklandığını belirttiler. Medine sözleşmesinin ilgili maddelerini ihlal eden Yahudilere dinlerine göre bunun yaptırımının ne olduğunun sorulduğu kendilerinin belirttikleri cezanın hak edenlere uygulandığını belirten konuşmacılar bu durumun islama göre değil onların inancına göre gelişen bir olay olduğunu da hatırlatmış oldular. DAIŞ çetecilerinin yaptıklarının İslami olmadığını belirten konuşmacılar islamda böyle bir uygulama da yok DAIŞ çetecilerinin yaptıkları da İslami değil dediler.
Panelde gelen sorulardan birisi de Kürtlerin haklarını neden islam dışındaki sistemlerde aradıkları ile ilgili oldu. Bu konuda söz alan konuşmacılar cevaben aslında uygulamadan kaynaklanan bir sorun yaşandığını belirttiler. İslamda bütün inançların korunduğunu hatırlatan konuşmacılar ancak farklılıkları kabul etme konusunda hükümranların gerçekleri kabul etmemelerinden kaynaklı sorunlar yaşanmaktadır. Eğer siz başkalarının haklarını ve inançlarını kabul etmezseniz bu durum İslami değildir. İttifaktan söz edilirken sadece Müslümanların ittifakından bahsedilmediğini belirten konuşmacılar ittifak farklı grup ve düşünceler arasında da gerçekleşmek durumundadır. Eğer ittifaktan anlaşılan sadece bir kesimin birlikte hareket etmesi ise sonuç alınamaz. Bu nedenle herkesin başkasını olduğu gibi kabul edip anlaşması ve ortak hareket etmesinin İslami bir tavır olacağını belirttiler.
Yaklaşık üç saat süren panel katılımcı vatandaşların memnuniyetiyle sona erdi.