Türkiye‟deki kentsel dönüşüm, 31.05.2012 tarih ve 28309 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve yürürlüğe giren 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun” ile mevzuatta doğrudan doğruya tanımlanmıştır.  Uygulama alanları ve yetkiler bakımından aralarında doğal bir bağ bulunan 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 2985 sayılı Toplu Konut İdaresi Kanunları da kentsel dönüşüm kavramı özelinde değerlendirilmiştir. 6306 sayılı Yasanın çıkarılma amacı “…afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemek…” şeklinde tanımlanmaktadır (Madde 1). Riskli alanların talebine ilişkin dosyada teklif alan için istenilen teknik bilgi ve belgelerin dışında; getirilen ek düzenleme (R.G.27.10.2016 tarih / 29870 sayı) ile riskli alan tespitlerinde kamu düzeninin olağan yaşamı durduracak veya kesintiye uğratacak biçimde bozulduğu riskli alanlarda kentsel dönüşümün hızlı bir şekilde sağlanması amacıyla ilave maddeler konulmuştur (Uygulama Yönetmeliği 5.Madde, 2.Fıkra). Kentsel dönüşüme esas alanlarda riskli alan teklifi için, planlama veya altyapı hizmetlerinin yetersiz olması, imar mevzuatına uygun olmayan yapılaşmanın olması ile alt veya üstyapıda hasar olması nedenlerinden biri veya birkaçının bulunması yeterli olmaktadır. 27.10.2016 tarihinde yapılan düzenleme ile imar mevzuatına mevcut durumda uygun gözüken ancak başlangıçta ruhsatsız olarak inşa edilen, imar affı ve türevi düzenlemeler ile mevzuata uygun hale getirilmiş gecekondu yapılarının yoğunlaştığı bölgelerin doğrudan riskli alan ilan edilmesi mümkün hale gelmiştir. Bina sahiplerinin riskli yapı süreçlerinde olduğu gibi tek tek itiraz etmesi ve sürecin uzatılması ihtimalinin önüne geçilmesi de mümkün hale gelmiştir. 6306 sayılı Kanunun eski yönetmeliklerde riskli alan ilanlarının, istisnai durumlar haricinde, en az 15.000 m2 büyüklükte bir alanı kapsaması zorunlu idi. Yönetmelikte yapılan son düzenleme (R.G.27.10.2016 tarih / 29870 sayı) ile bu şart kaldırılmıştır. Böylece m2 sınırı olmaksızın kentlerin her noktasının riskli alan ilan edilmesi mümkün hale gelmiştir. Yapılan değişiklik ile riskli alanların sayısının artması ve dönüşüm faaliyetlerinin hızlanması hedeflenmiştir.

Rezerv yapı alanının veya riskli alanların belirlenmesi sürecinde kamu kurum ve kuruluşlarının doğrudan yer aldığı görülmektedir. Buna karşın uygulama alanlardaki hak sahiplerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve sair kişi ve kurumların planlama sürecine dâhil olamaması ciddi bir sorundur. Zira kentsel dönüşümün alan ölçeğinde gerçekleşebilmesi ancak yüksek oranda katılım ile gerçekleşebilir. Buna karşın; 6306 sayılı Yasanın riskli alanların ilan süreçlerinde, alan teklifini götüren ilgili kurum tarafından bölgede yaşayan vatandaşların bilgilendirilmesi yönünde alan teklifini götüren ilgili kuruma yönelik yaptırımın olmaması, ilan sürecinin ardından pek çok sıkıntıyla karşılaşılma riskini de beraberinde getirmektedir. Vatandaşlara bir yerde dönüşüm yapılacağını henüz planlama aşamasında ifade etmek ile bir yerin dönüşüm alanı ilan edilmesine müteakip “bu alan kentsel dönüşüme tabidir” denilmesi arasında ciddi fark bulunmaktadır. Bir bölgenin riskli alan ilan edilmesinde bölgenin sosyo-ekonomik yapısına dair bilgi ve belgelerin teklif dosyasına eklenmesi ise zorunlu değildir. Oysa sosyo-ekonomik yapı dönüşüm kavramının asal boyutlarından biridir. Sosyo-ekonomik yapıya dair bilgi ve belgelerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından istenilmesi mümkündür. (Uygulama Yönetmeliği 5.Madde 1. Fıkra (f) bendi) Sosyo-ekonomik yapıya ilişkin politikaların belirlenmesinin bir nevi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın inisiyatifine kaldığını göstermektedir.

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE UYGULANAN YÖNTEMLER

Genel olarak, kentsel dönüşüm kavramı, şehircilikte, “kentsel yenilenme‟ yaklaşımları kapsamında, planlama ve müdahale biçimi olarak bilinmekte ve kentte zamanla yıpranan, boşalan veya işlevini yerine getiremeyen bölgelerin yenilenme işlemini ifade etmektedir. Kentsel dönüşümün uygulandığı alanlar, özellikle fiziksel bakımdan bir çöküntü alanına dönüşmüş bölgeler olmanın yanı sıra, sosyal ve ekonomik açıdan canlılığını yitiren bölgeleri de kapsamaktadır. Kentlerin sürekliliğinin sağlanabilmesi ve insanlara daha yaşanabilir alanların sunulması için, oluşan problemleri çözmek amaçlı kentsel dönüşüm projeleri uygulanmaktadır. Ancak, problemleri çözmek amaçlı farklı ülkelerde, kentlerde ve bölgelerde farklı teknik ve stratejiler kullanılmaktadır. Kentsel dönüşümde uygulama yöntemleri, ulaşılmak istenen amaca, alanın ölçeğine ve ihtiyaçlarına göre değişmektedir. Bu bağlamda, genel olarak, dört başlık altında sınıflamak mümkündür:

-Yeniden Geliştirme

-Rehabilitasyon (iyileştirme)

-Entegrasyon

-Yeniden Canlandırma

Editör: TE Bilişim