Nimet YAVUZ

Belirli tarihler, belirli günler, belirli aylar herkes için kötü zamanlar ifade etse de, onun için her gün, her ay, her tarih kötüydü; çaresizlikti, yabancılıktı, cehennem hayatıydı..

Başkalarının pisliğini temizlemek, yaşamlarını kolaylaştırmak, onlara zaman kazandırmakla geçiyordu yılları.. Başkalarının hayatını izlemek, onlara özenmek bazen, sorumluluklarıyla ezilmek yani.. Kabuğunu kırmaktı niyeti; ama olanaklar belliydi ve yapacak pek bir şey yoktu.. Böyleydi, böyle gelmişti ve ne yazık ki böyle devam ediyordu...

Bütün kapıcıların, kapıcı eşlerinin, kapıcı çocuklarının hayatları böyle miydi? Ezik midir kapıcı çocukları?  Hep yorgun ve hüzünlü müdür kapıcı eşlerinin gözleri? Bütün kapıcılar azar işitirler mi, her şeyden sorumlu onlar mıdır; kırılan camın, giden elektriğin, kesilen suyun, bozulan asansörün, geciken ekmeğin, kirlenen merdivenlerin... Bu maddeler uzayıp gider aslında. Bazen olmadık şeylerden de onlar sorumludur; garip ama yağan yağmurdan bile sorumlu tutulmayı da beklerler bir gün... Beklerler küçük düşmeyi, suçlanmayı ve hatta belki de azarlanmayı...

Eğer gerçekten karşımızdakinin yerine koyabilseydik kendimizi, karşımızdakine bağırmaz, yalan söylemesi için onu sıkıştırmaz, gözyaşı olmaz, bardak kırar gibi kalp kırmazdık...

Kapıcılardan çok, eşlerinin ve çocuklarının işi zordur, perdenin arkasında olsalar bile hep, en büyük suçlamalarla ve kötü kelimelerle karşı karşıya kalırlar. Yılın on iki ayı çalışmakla geçer kapıcı eşlerinin hayatı; üçüncü numaranın halısı, on iki numaranın mutfağı, yirmi üç numaranın çocuğuna bakmak derken, koca bir yıl değil, koca bir ömür geçmiştir boşu boşuna... Hayatı çabuk tükenir kapıcı eşlerinin. Başkalarını düşünmekle; evini, eşini ve en önemlisi kendini unutmakla geçer zalim yıllar...

Peki ya kapıcı çocukları?

Onların da hayatı, pek parlak değildir elbette.. Anneleri, babaları gibi onların da hayatı çetin bir yoldan ibarettir... Onların da apartmanın zengin, haylaz, burnu beş karış havada çocuklarından farklıdırlar. Onlar gibi olmayacaklarını bildikleri halde, yine de onlara özenmek,onların arasına karışmak isterler; her defasında da küçük düşürülüp hayal kırıklığına uğrasalar bile, yine de isterler. Onlardan daha zeki, daha başarılı, daha tutumludurlar; ama hiç kimse görmez onları; çünkü kapıcı çocuklarıdır, bunu hiçbir şey değiştirmez... Ne alınan taktir belgesi, ne alınan yıldızlı pekiyi, ne de birçoğunda olmayan erdemler.. Hiçbir şey değiştirmez bu alnına yazılan gerçekleri...

Çünkü biz insanlar paraya, mevkiye, değişmez gerçeklere bakıyoruz. Karşımızdakinin de bir insan olduğunu, onun da bir kalp taşıdığını, bir gururunun ve bir tahammül sınırının olduğunu unutuyoruz... Kendimize o kadar gömülmüşüz ki, ne yazılık unutuyoruz! Ne yazık ki!..

Editör: TE Bilişim