Arif Arslan’ın yazı dizisi 13 

*Rıdvan höyüğü yakınlarındaki Ezidiler’e ait Kuba mezarlığı, 1992 yılında tarla amacıyla dağıtılıp mezarlıklardaki kemikler ise Garzan çayına atıldı.

M.Ö. 4 BİNLİK TARİH…

1990 Yılı araştırmalarında Garzan çayı kıyısında tespit edilen ‘Kani Kervana’, ‘Kani Mara’ gibi yerleşmeler tesadüfen bulunabildi. Kani Mara’daki çanak çömleğin M.Ö. 4. bin sonlarından itibaren çok çeşitli dönemlere ait olması tahribatın boyutunu daha da çarpıcı bir şekilde ortaya koymakta. Eski yerleşim birimleri tarlaya dönüştürüldü. Adsız, Kuvika Pınarı mevkii, Zivink Hırbesi, Hopi Hırbe, Kani Şırık mevkii ve Mırdesi Hırbesi gibi yerleşmeler bir kaç yıl içinde tamamen ortadan kalkacaktır. Nitekim, Rıdvan Höyüğü yakınındaki Ezidi’lerin Kuba Mezarlığı, tarla amacıyla 1992’lerde dağıtılıp kemikler ise Garzan çayına

atıldı.

ÇÖMLEKSİZ NEOLOTİK DÖNEMİ…

Garzan Ovası, Çanak Çömleksiz Neolitik’ten itibaren sürekli iskân görmüş. Paleolitik araştırmalar devam etmekle birlikte, ön toplamalar, Orta ve Üst Paleolitik dönemlerin bulunduğunu da göstermektedir. ‘Çanak Çömleksiz Neolitik’ dönem yerleşmeleri, daha çok, ovanın araştırılan kesimin daha üst seviyesinde, bugünkü Beşiri-Kurtalan ilçelerini bağlayan ana yolun çevresinde. Baraj alanının hemen kenarında Garzan’ın yan kollarından ‘Kani Huşur’ (Cada’lı) deresinin yanında, geniş bir alana yayılan Sumaki Höyük, Kurtalan yolunun güneyinde, bir su kaynağının yanındaki ‘Ayngerm’ yerleşmesine benziyor.

Bu yerleşmeler bugün Batman Barajı altında kalmış aynı döneme ait 1991-1994 yılları arasında kazılan ‘Hallan Çemi’ ile aynı coğrafi kuşak üzerindedir. Ancak vadi içindeki alüvyal dolgularda ya da höyüklerin prehistorik tabakalarının çevresinde rastlanan bazı obsidyen ve çakmaktaşı aletler vadi de ‘Çanak Çömleksiz Neolitik dönem’in varlığına işaret eden önemli ipuçları.

GARZAN OVASINDA BÜYÜK HÖYÜKLER

Çambel - Braidwood’un araştırmalarında Garzan Ovası’nın kuzey kesimlerinde bulunan höyükler, büyük höyük olarak nitelendirilebilecek boyutlarda. Bazıları M.Ö. 6 bine kadar inen yerleşimleri barındırmaktadır. Bu höyüklerin bazılarında 3 Halaf, Halaf-Ubeid geçiş ve Ubeid dönemlerine rastlanmakla birlikte ovada Ubeid dönemine ait sadece bir kaç tane saman yüzlü parça vardır.

Vadideki arkeolojik yerleşmelerin, özellikle çok dönemli olanları, genellikle ovaya hakim kireçtaşı kayalıkların üzerindedir. Sırtını kayaya dayayarak teraslar halinde yükselenler de vardır.

Gre Keleke, Gre Amer, Gre Şavo, Silahar Tepe, Gre Şaga, Rıdvan Höyük, Asmadere Höyük ve üzerinde Beşiri Belediyesi’nin su dağıtım binası olan Gre Mare, yüzey toplamalarının değerlendirmesine göre M.Ö. 4. binin ikinci yarısından itibaren son Kalkolitik Çağ ve İlk Tunç Çağ ile Ortaçağlara kadar yerleşilmiş çok dönemli yüksek tepelerdir. Gre Amer’in ortasından yol geçirilmesi sonucu ortaya çıkan kesitteki arkeolojik tabakaların arasında değişik sel /taşkın dolguları görülmekte.

19. ve 20. YY. KÖYLERİ…

Asmadere Höyük ve Gre Mare’de kerpiç toprağı çekimi ve yol açımı sırasında ortaya çıkan kesitlerdeki veriler arkeolojik tabakaların bugünkü ova seviyesinin altında kaldığını belgeliyor. Silahar Tepe, Gre Agit, Kele Tepe ve Hırbe Oskiyan gibi eski yerleşmelerin üzerinde terk edilmiş 19. YY sonu ile 20. yüz yılın başı köylerinin kalıntıları hala ayakta. Köyler, bir çok yörede olduğu gibi, höyüklerin üzerindedir. Özellikle, güneyde ovanın kısmen genişlediği ve alçak yayvan tepelerin bulunduğu kesimdeki köyler oldukça eski ve kısmen geleneksel mimarinin korunduğu köylerdir. Bu nedenle, eski yerleşmeler, kerpiç toprağı çekimi ya da çöp için açılan çukurlar ve bahçe - avlu düzeltmeleri yüzünden tahrip olmakta.

HÖYÜKLERDE MANASTIR-KİLİSE KALINTILARI

Günümüz yerleşmelerinden üçü Başarı-Rıdvan, Kurukavak-Ortaalan (Vahsik) Mahallesi ve Hanlı (Hanik) bölgedeki önemli yapıların bulunduğu köy ve mahallelerdir. Ortaalan’da bugün ahır olarak kullanılan, yarısına yakını sağlam kalmış han, Rıdvan Höyük’te yakın zamanlarda son temel taşları sökülen kilise ve manastır gibi… Rıdvan Höyük’teki yapıya ait yazıtlı ve bezekli kesme taşlara ovanın değişik köylerinde rastlandı. Hanlı Köyü’nde, Alikan Aşireti’nden önemli bir kişi bu taşlardan kendine konak yaptı. Taşların bir kısmı, Sulan Köyü’ndeki bir ailenin bugün terk edilmiş yarı yıkık konağında devşirme olarak kullanılmış. Hanlı Köyü’nde ise, kesme taş duvarlı, birbirinden geçmeli üç mekândan oluşan dörtgen planlı, kubbeli, çatısının bir bölümü çökmüş bir Süryani kilisesi bulunmakta.

Editör: TE Bilişim