**Batman Rafinerisinde hiç sönmeyen bir alev var. O alev bir yerde rafinerinin üretiminde olduğunu gösteriyor. Rafinerinin ilk yöneticileri arasında yer alan Nevzat Yıldırım, o alevin yandığı flayır’ı özetliyor; “İlk gaz üretimi başladığında meşaleye giden gazı hemen ateşlemek lazım. Bunda gecikme olursa çıkan gazlar çevreye yayılır ve bu büyük yangına neden olabilir.”

“BÖLGEDE HER YER ORMANLIKTI”
1934 ila 36 yılları arasında petrolcülükte sondaj çalışmalarına tecrübeli dört kişilik ekibiyle Midyat ile Hasankeyf çevresinde start veren ilk petrolcü Cevat Eyüp Taşman, bölgenin yeşil bir manzaraya sahip olduğuna dikkat çekiyor; “Her yer meşe ağaçlarıyla kaplıydı. O kadar yeşil bir tablo vardı ki; petrol sondajını yapacağımız bir alanı açabilmek için kara kara düşünüyorduk.”
1934 ila 36 yılları arasında bölgede ilk petrol arama çalışmalarını yapan Taşman’ın da aralarında bulunduğu 5 kişilik uzman petrolcü ekibi; soldan-sağa Bill Woodson (jeolog, eski tool pusher), John Shirley (sondör), İhsan Ruhi Berent (Petrol Müh.),  Kid Russel(Tool pusher, Şef Sondör) ve Vincent Yocum(sondör)... Petrol idaresi Müdürü Cevat Eyüp Taşman, muhasebeci Muhittin Akkaya ve müşavir jeolog Sidney Paige, bölgede petrol arama çalışmalarına katılan heyete, İhsan Ruhi Berent ve Paleontolog Dr.L.Vonderchmidt’de eşlik etmiş.



Raman kampı 1949’da kuruldu
Raman dağındaki yeni kamp 1949 yılında Zeve (Yakıtlı) köyünde kuruldu. Raman dağındaki yeni kampın öyküsü TPAO’nun kayıtlarına şöyle geçmiş; “Günden güne önem kazanan sondaj işleri dolayısıyle artık kifayetsiz bir hale gelen(Maymune’deki) merkez kampının, 8 numaralı sondaj kuyusu civarında kurulmasına karar verilmişti. 1948’in Haziranın da kurulacak esas kampın içtimai tesislerinden en başta gelen 5’er daireli 4 lojman binasıyla, bir yemekhane ve bir de fırın ve çamaşırhane binası olmak üzere 6 bina inşa edilmiş. Bu arada kamp işçileri için biri iki katlı diğeri de tek katlı olmak üzere iki yatakhane binası, bir de mutfak ve yemekhane binası inşa edilerek, 1948-49 kış mevsiminden önce işçilerin istifadesine açıldı. Bütün yeni ve eski binalarda muntazam elektrik tesisatı, sıhhi tesisat, akar temiz su, banyo ve duş tertibatı ve pis sular için muntazam bir kanalizasyon tesisatı vardı. Sondaj kuyuları civarındaki kampta petrolle ısıtılan bir sıcak su kazanı vasıtasiyla lojmanlara ve mutfak ve çamaşırhane gibi binalara daimi akar sıcak su temin edilmiş...”



Şikeftandan su hattı
Suçeken (Şikeftan) köyünden Dicle nehrinden Raman dağına su çıkaran dönemin petrol emekçileri, bir ay gibi bir sürede petrol kuyularının su şebekesini ulaştırmayı başarmış. 65 Yıl öncesine dayanan bu eski su hattı, hala petrol kuyularını suyla buluşturuyor.
Petrol emekçilerinin karşılaştığı o dönemin güçlüklerini yine ilk sondörlerden merhum Muhittin Eren anlatıyor; “Mühendis Cevat Eyüp Taşman, bir gün sondaj kuyusunu denetlemeye geldi. Beraberinde ABD’li mühendis de vardı. “Ne kadar kuyu bağladınız?” dediler, Ben de cebimdeki taşları çıkarıp verdim, mühendis Taşman, saydı. ‘Neden az boru bağladınız?’ diye sorunca ‘Az bağladık ama işimizi sağlam yaptık’ dedim. O da bana ‘aferin’ deyip ayrıldı, sondaj kulesinden.”

Editör: TE Bilişim