Elbaneci Şehmus…
Bayram Kalkan

‘Şehmus’e Elbaneci’ olarak bilinen Şehmus Tüzük, 50 yılı aşkındır elinden düşürmediği elbanesi ile yörede gitmediği şehir, ilçe, belde, köy ve mezra düğünü bırakmamış.
İlerleyen yaşına rağmen hem çalıp hem söyleyen elbaneci Şehmus, kaybolmaya yüz tutan bir kültürün son temsilcisi gibi.
Aslen komşu ilçe Kurtalanlı olan Şehmus Tüzük’ün yaşamının büyük bölümü Batman’da geçmiş.
Yıllar önce hayata veda eden sanatçı Bayram Kalkan’ın merhum babası Şerif Kalkan’dan ‘dengbej’ dersi aldığını söylüyor Şehmus Tüzük;
“Mekanları cennet olsun. Büyüklerden bu kültürü devraldım. Onlar bana; hem dengbeji hem de elbane çalmayı öğrettiler. Ağabeyim Fahrettin’den elbane’yi, dengbejliği de merhum Şerif Kalkan’dan öğrendim. Bu çalgıyı düğünlerde geliştirdim. Elbane denilince ilk akla gelenlerdenim. İddia ediyorum; elbaneyi benim kadar öttüren yoktur.”
Genç kuşak sanatçıların elbaneyi yeterince çalamadığını iddia ediyor Tüzük;
“Biz, bu işin dersini görmedik. Çekirdekten yetiştik. Büyüklerimiz bize çok şey öğretti ama şimdi ki genç kuşak yerimizi maalesef dolduramayacak durumda. Düğünlere gittiğimizde herkesin gözü eski sanatçılarda. Düğünleri şenlendiren de renklendirenler de eski sanatçılardır. Bir daha da bizim gibi emektar sanatçı kuşağı yetişmez.”
Yıllarca müzik öğretmenliğini yapan İsa Bürü de eski sanatçıların yerinin doldurulmayacağının altını çiziyor;
“Gerek Elbane’nin çalış şekli gerekse de ritmini eski sanatçılar çok iyi biliyor. Onların Elbane’ye dokunuşlarıyla kulağa çok hoş bir müzik sesi geliyor. Yeni kuşak, nedense bu ritmi yakalayamıyor. Elbaneci Şehmus’u yıllardır düğünlerden bilirim. O’nun gittiği her düğün bir başka oluyor. Hem çalıyor hem de söylüyor.”
Hafta sonu eski dengjberlerden Mahmut Ahmetoğlu ile elbaneci Şehmus’u dinleyince; o eski günler bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti.
O sanata ve sanatçıya değer verilen yıllar ne de çabuk geçti…
Yılmaz Kurt, kemençeci Sülo, Bilal Görmüş, Doğan Binici, Yüksel Gök, Nuri Akikol ve Faysal Gönülaçar’la gittiğimiz o düğünlerdeki ‘şenlik’ler halen kulağımda çınlıyor.
Bir ara elbanesiyle kendinden geçen elbaneci Şehmus, hızını alamadı. İsa Bürü’nün müzik evi bir anda çevredeki yayaların akınına uğradı. Nefes alan elbaneci Şehmus, başladı konuşmaya;
“Müzikte benim ilham kaynağım Kürt müziğin olmazsa olmazı Şıwan Perwer’dir.”
Elbaneci Şehmus’un esprileri de bir başkadır.

Gittiği düğünlerde unutamadığı bazı anılarını da anlatıyor Şehmus Tüzük;
“Bismil’e bir düğüne gitmiştim. Gelinin adı Behiye, damadın ise Sülo’ydu. Düğünün ortasında kendimi kaybettim. Coşmuştum; ‘Behiya Behiya’yı söylüyordum. Bir anda damadın çevresi etrafımı sardı; ‘Sen ne istiyorsun, Behiye dediğin bizim gelinimiz, Sülo ise damattır. Vuralım mı seni?’”
Elbaneci Şehmus ve diğer eski sanatçılara bir dokunun bin ah işitirsiniz. Onlar kaybolmaya yüz tutan mesleklerini zor şartlarda sürdürüyorlar ama ilgisizlikten de yakınıyorlar;
“Müzik evrenseldir. Kültürümüzü de yaşatmaktan keyif alıyoruz. Ancak bu şehrin yöneticileri; biz sanatçıları da unutmamaları gerekiyor. Koca 600 bin nüfuslu Batman’da sanatçı yokmuş gibi Hakkarili Aydın Aydın’ı buraya getirenlere sesleniyoruz; lütfen bizi de dinleyin, onu da. Öyle karar verin. Yüksek bir ücretle getirilen sanatçılara artık yeter. Biz de buranın bir parçasıyız.”
Kısacası; Batmanlı eski sanatçılar, artık bir çatı altında bu kültürü devam ettirmek istiyor. Bu şehre mal olan sanatçıların elinden tutulması da bu şehri yönetenlerin görevidir diye düşünüyorum. Elbaneci Şehmus ve diğer sanatçılara da değer verdiğimiz an; bu şehrin müziği bir yere gelmiş olur. Önümüzdeki günlerde de bu şehre mal olan sanatçıların yaşamlarından birer kesidi siz değerli okurlarımızla buluşturmaya devam edeceğiz.

Editör: TE Bilişim