*Gür sesi ile konuşması aklıma geliyor. Meydanda merhum Mahmut Ortaboy un yazıhanesi vardı. Önünde Fiat marka traktörler dizilirdi. Hemen önünde Batman’ın ilk taksicileri ‘Amo Nado’nun çocuklarının işlettiği Hayat taksi’yi hatırlıyorum. Babaları ‘Amo Nado’ Hayat fırını işletirdi. Birinci cadde de kışlık Saray sinemasına yakındı.

HAYAT TAKSİ...

Gerçeği söylemek gerekirse; Hayat taksi işini bilenlerden oluşurdu. Tam olarak sayısını hatırlamadığım 56 model ‘Şavrele’ marka araçlarına gözleri gibi bakarlardı. Duraklarının arkasında fazla yüksek olmayan duvar meydanı demir yolu sahasından ayırıyordu. Duvarın üzerine monte edilen ilan tahtasına o gün sinemalarda oynayacak filmleri asılırdı. Duraktan az ilerde faytoncular beklerdi.



MEYDANDA FAYTONCULAR

Çekici atların başında saman ve arpa ile dolu heybeleri olurdu. Babam da aynı mesleği icra ettiği için net hatırladım. Arada sırada babamın yanına giderdim. ‘Hacı Arif’ adında cana yakın faytoncu amca vardı, beni çok severdi, kirveydık. Geldiğimi gören faytoncular etrafıma toplanır, benim ile şakalaşırdı.Rahmetli hacı amcam harçlığımı unutmazdı, babam her ne kadar itiraz etse o’nu dinlemez, parayı elime sıkıştırırdı. İlk motosikletle çekilen faytonu o Batman’a getirmişti. Çarşı karakolunun etrafı boştu.Luna Park kurulurdu, çevreden içeri girilmemesi için demir çubuklardan yapılmış engeller vardı. Giriş paralıydı.Elime bir ağaç parçası veya demir alıp koruma demirine dokundurup ilerlerken çıkan sesleri dinlerdim.Müzik niyetine ilerde bir dükkanda otomotiv parçası satan bir dükkan vardı. Sahibi hamamın yanındaki katlı bir evde yaşardı.

CADDELERDE ÇİZMESİZ GEZİLMEZDİ

Bankalar caddesinin önündeki alanda derin çukurlar vardı. Kış ve bahar aylarında yağan yağmur ve eriyen kar suları ile göle dönerdi.Bu nedenle çizmesiz gezilmezdi. Ziraat Bankası ve İş Bankası kerpiç bir binada hizmet verirdi. Bir fırın hatırlıyorum, cadde sevisinden düşük bir iş yerinde çalışanlara yakınından geçen insanlar yukarıdan bakarlardı. İkinci cadde oteller caddesi ise hotel yazılı tabelalar bir biri ardına asılmıştı.

LAZLAR FIRIN İŞLETİRDİ

Midyat Garajı girişinde bir fırın vardı, Laz’lar işletirdi. Yıllar sonra Sipahioğularının eczanesi oldu. Garajdan yakın köy ve ilçelere yolcu taşınırdı. Bunun için BMC marka tek dingil kamyon kullanılırdı. Kasanın içine iki yanlı geniş salmalardan oturulacak yerler yapılmıştı. Kasanın üstüne yolcuların her mevsimin şartlarından korunması amacı ile tente vardı. Batman’ın yürüyen pazarlamacısı genelde garaj civarına takılırdı. O’nu at üzerinde yüksek sesle at’ın seceresini anlatan sonra da fiyatını belirten amca diye hatırlıyorum yaşlı şahıs fötr giyerdi.  İyi bir binici olduğu hayvana binişinde belliydi. İlanlarını iki dilde bazen de üç dilde aktarırdı. Bu adam Kore’linin babasıydı. Malını şehre satmak için getiren köylüye bu hizmeti para karşılığında yapıyordu.



AYAKKABISIZ GEZEN BIRAKO

‘Bırako’ Batman’ın nadide insanı uzamış sakalı saçı ile yırtık elbisesi, her mevsim ayakkabısız haliyle hatırlanır. İş Bankası civarı o’nun gündüzleri vaktini geçirdiği yerlerdi. Çok zaman kibrit kutusundan çıkardığı çöpleri bir kenara bırakıp barut sırlı kutuya eline aldığı bir çöple dairesel hakaretler yaparak vururdu. Çöp ateş almayınca ‘olmadı’ manasında kafasını iki yana sallardı. Yanan her kibrit çöpünü de atmazdı. Başka bir meşgalesi beyaz bir sayfaya kurşun kalemle çizgiler çizmesiydi, sayfanın beyaz kısmı görünmeyene kadar bu işlemi sürdürürdü. Kaldırımdan geçenlerin parasal yardımını kabul etmezdi. Yardımına itirazı olmadığı şahıslar parmak ile sayılacak kadar azdı..Konuşmak isteyenlere kısa cevaplar verirdi, suskun kaldığı zamanlar çoktu. Yürüme ihtiyacı duyduğunda sakin ve kendinden emin adımlarla ilerlerdi. Etraftan seyredenlerin meraklı bakışlarını umursamazdı. Bazen esnafa misafir olurdu. Sınırlı sayıda esnafı ziyaret ederdi. Fotoğracı Kemal Tapan, bunlardan biriydi. Halk sakin ve sakin tavrı ile ona hayrandı. Halkın çoğu o’nun ‘evliya’ olduğuna inanırdı. Halk o’nu bir ‘deli’ olarak değil, feleğin sillesini yemiş biri olarak tanıdı. 

MARE REJ (KARA YILAN)
Bir diğer halk kahramanı ise ‘Mare Reş’ti. 1. Cadde o’nun bölgesiydi. Parasız kaldığı zaman meydana çıkar, bir o yana bir bu yana hareket edip ‘Ez mare reşım. E ku lımı nexaki bıkre eze ve ki......e mare reş tehıme jı........wan” derdi. Adının Türkçesi ‘Kara yılan’dı. Esmer zayıf hareketliydi, başından kasket eksik olmazdı. Parasız olmadığı zamanlarda çekilebilirdi. 
Ahali o’nun bu huyunu bildiği için uzun süre para vermezdi. Olanları gülerek izlerlerdi. Sinkaflı cümlelerinden kimse gocunmazdı. Mare Reş’e e paranın ne zaman verileceğini halk deneyimleri ile öğrenmişti.

Para verilmeye başlandığı an ‘Mare Reş’ sorunsuz olduğu zamanlarına geri dönerdi. 
Şehrin üçüncü kahramanı ‘Şemo Pıw’ idi. Zayıf hafif kambur, geçirdiği bir rahatsızlık sonrasında saçlarını kaybetmişti. Görüntüyü gizlemek için bir takke giyerdi. Kendini bilmez şahısların takkesini çalarak onu utandır-mamaları için ip ile takkenin üstünden çenesinin altına iki ucunu düğüm yapıp sıkıca bağlardı. Bir elinde baston, diğer elinde çinko bir tası vardı. Dilenirdi. verilen paraları çinko tasa koyardı. Yaşlıydı, yürümekte sorun yaşıyordu. Meydana geldiği an etrafını çocuklar ve saygızsız insanlarla dolardı. Etraftakilerden biri bağırırdı.
Bunlar istisnasız her gün yaşanırdı. (Sürecek)

Editör: TE Bilişim