Bir şehrin görselliğinde en önemli pay binalarıdır. O şehrin kimliği ve tarihi konusunda bilgi edinmek istediğinizde bu yapılar size bir fikir verebilecektir. Hatta bu şehrin insanlarının genel karakteristik özelliklerini de yine bu yapılar sayesinde öğrenebilirsiniz. Şehir ne kadar uzun bir tarihe sahipse birikimlerde bir o kadar çok oluyor. Birikimli toplumlar ekonomik açıdan da birikimli oluyor. Aslında konuyu Batman´a direkt getirmek istiyordum ama önce birkaç konuyu dile getireceğim.

İstanbul, halen ikamet edilebilen tarihin en eski kentlerinden biri. Ayasofya Klisesi/Camisi 6. Yy. civarında yapılmış. İçine girdiğinizde mest oluyorsunuz. Hatay´da gördüğüm Hükümet binası Fransız işgal kuvvetleri zamanında yapılmış. Diyarbakır´da eski taş evlerde halen sakinleri oturmakta. Örnekleri çoğaltmak mümkün. O zaman dersiniz ki bu şehirler gerçekten de çok eski ve dolayısıyla belli bir birikimi olan kentler. Ya Batman? 1950´li yıllarda iskana açılmış eski İluh Köyü. Batman´da öyle yüzyıllık, bin yıllık eserleri görmek mümkün değil. Çünkü o zaman Batman yok. Eski evlerde çamurdan yapılan Kerpiç binalar olduğu için uzun ömürlü değil. Çok az olan bu evler genelde Tepe Mahallesi (sere gır) civarında bulunuyor. Yani bizler Batmanlı olarak aslında şehircilik açısından bireysel bir tarihe sahip değiliz. Peki bunun ne önemi var diyebilirsiniz. Öyle değil işte. Mazimiz yok. Belli bir kültürel mirasa sahip değiliz. Şehre gelen yabancılara övünerek gösterebileceğimiz bir  konağa, tapınağa sahip değiliz. Tek eksik bu da değil elbet. Batmanlılar olarak hepimiz toplama bir yapıdayız. Eski İluh sakinleri hariç her birimiz bir yerden geldik. İster uzak bir ilden ve isterse yakın bir köyden. Ama bir şekilde bir yerlerden. Şehir şehir  ve köy köy davranış farklılıkları ve iletişim yöntemlerine sahibiz. Çok farklı dünya görüşlerine sahip insanlar bir anafor oluşturuyor Batman´da. Kimi çok zeki ama kurnaz ve kimisi ise çok rahat ama üretemeyen bir yapı ile şehre entegre oluyor. Kimisi yobaz ve kimisi ise fazlaca seküler. Çok iyi bir yemek kültürüne sahip olanlar ile süper bir ticaret kafasına sahip olanlar da yine Batman´a kaynak olmuşlar. Çalışkan ama şüpheci ile itaatkar ama bağnazlarda yine aramızda.

Peki bu tür farklılıklar bir şehrin kültürel yapısına artı mı, yoksa eksi mi? Olaya iki taraftan da yaklaşabiliriz. Örnekleri çoğaltmakta mümkün. Ama ben eksi yönünü ele almak istiyorum.  

Mardin ili son on yılda aldı başını gitti. Ziyaret etmeyen yerli yabancı politikacısı, sinemacısı kalmadı. Şehir bir tepe üstüne kurulmuş, aşağıya düşenin 212 kemiğine gazel okutacak bir yapıda. Ama gelin görün ki film üstüne film çekiliyor burada. Çünkü şehir çok eski. Bir tarih var. Binalar da yine öyle. Çünkü taş işçiliği ile örülmüş ve bin yılda kalsa bir şey olmayacak cinsten. Üstelik dağlar ve tepeler deprem açısından mükemmel bir sağlamlık teşkil ederler. Yüksek yerde olması yüzünden de yağmalara açık olmayışı sebebiyle krallar tarafından tercih edilmiştir. Düz ovada olsa bu bir dezavantaj olacaktı. Dolayısıyla Efendim, şehir çok eski bir geçmişe ve birikimli bir kültüre sahip. Ha bir de başka bir avantajı daha var. Sakinleri genelde Arap. Araplarında Kürtler gibi siyasi bir istenimleri olmadığı için mevcut enerjilerini sanata, kültüre ve ticarete vermeleri de kendileri açısından büyük bir avantaj. İŞTE BU BATMAN´DA yok.

Devam edelim eksi yönlerimize. İyi ki şu nüfusa dayalı vatandaşlık kayıt sistemi çıktı. Seçim zamanı herkes kendi memleketine kaçıyordu. Hatta ilçe menşeli olanlar bile seçim zamanı Batman´ı terk ediyordu. Ama köklü bir geçmişe sahip yerleşim halkları bunu yapmıyordu. Şehirlerinde kalır ve dolayısıyla da nüfus rakamlarını olduğundan fazla göstererek İller Bankası ödeneğinin çokça Belediyelerine akmasını sağlarlardı. İyi ki bunu artık yapamıyorlar ama gariban kentimiz BATMAN´DA BU DA YOK.

Hasankeyfimiz var ama keyfimiz yok. Nemrut Dağının zirvesinde Commegene Uygarlığından kalan tarihi eserler var. Ulaşım o kadar zor ki belli bir mesafeden sonra tepeye yaya devam etmek zorunda kalıyorsun.  Ama öyle güzel bir reklamı yapılmış ki her sene yüz binlerce yerli yabancı ziyaretçi  buraya akın etmekte. Bizim biricik Hasankeyf´imiz ise sular altında kalacak. Tarihi zaten olmayan Batman övündüğü ve tarihini tarihi bildiği Hasankeyf´ini de kaybedecek. Çünkü birkaç STK ve Gazetecinin dışında bu tarihi yeri pazarlayan ve reklamını yapan yok. Siyasiler de hükümete ters düşmemek adına bu konuda beyanat vermekten kaçınıyor. Zenginlerimiz ise para kazanmaktan kültürel ve sanatsal faaliyetlere zaman ayıramadıklarından dolayı çok kısa bir zaman diliminden sonra denilecek ki BATMAN´DA ARTIK TARİH DE YOK.

Şehrimizi seviyoruz. Kültürel çeşitliliği bir zenginlik biliyoruz. Ancak Batman´a sahip çıkılması adına elimizden geleni yapıyor muyuz? Sanmıyorum. Ekonomisi daralıyor. Havası kirleniyor. Tarihsel mirası katlediliyor ve 14 yaşındaki çocukları hayatları boyunca asla bu ülkeye memur olamayacakları bir şekilde damgalanıyor. 2010´lu yıllarda Batman ne yazık ki kan kaybediyor.