*Yukarı ‘Dicle havzası’ olarak adlandırılan bu kesimle ilgili ilk bilgileri İngiliz Hükümeti’nin talebi üzerine 1861-63 yılları arasında üç gezi yapan j. G. Taylor’dan öğreniyoruz.
 
ERZEN’İ, PART’LAR YAPTI…
İngiliz Taylor’un bu gezideki esas amacı, kendi ifadesine göre, ticari ve istatistiksel bilgi toplamak olmakla birlikte Taylor; yolu üzerindeki görkemli tarihi kalıntıları da notlarına kaydetmiş. En kapsamlı bilgi ‘Memikhan Köprüsü’ne aittir. Taylor, Siirt ili sınırları içinde kalan, M.S.298’de Part’lar tarafından kurulan antik ‘Erzen’ kentiyle ilgili bilgi vermekte ve çeşitli antik kaynaklardan derlediği değişik kavimler tarafından verilen adları sıralıyor. Romalılar tarafından ‘Arzanene’ olarak isimlendirilen kent Ermeni kaynaklarında Artzan, Aghndsnik, Aghdsen ve Khordsen olarak söz ediyor. Araplar tarafından Arzen, Kürt ve Türk’ler tarafından da Gharzan olarak adlandırıyor. İsmini Arzen’den alan Garzan Çayı’nın değişik kesimlerindeki adlarından da söz ediyor; Arzen Su, Khuzu, Huzu, Redhwan ve Ezid Khaneh Su Taylor’un makalesindeki Garzan Çayı ve çevresinin haritası, bugünkü büyük köylerle terk edilmiş köy ve yerleşimlerin konumlarını ve 19. yüzyıldaki adlarını içermesi açısından önemli bir belge niteliğinde.
 
BİLİMSEL ARAŞTIRMA…
Garzan çayı kıyısındaki en kapsamlı ilk bilimsel araştırma, 1963 yılında Güneydoğu Anadolu Tarihöncesi Araştırmaları, İstanbul-Chicago Üniversiteleri ortak projesi çerçevesinde, Prof. Dr. Halet Çambel ve Prof. Dr. Robert j. Braidwood başkanlığında bir ekip tarafından gerçekleştirildi. Bu çalışmanın ilgi alanı, 1947 yılından beri Zagroslar’da sürdürülen, Braidwood’un, besin üretimine geçiş aşamalarının tüm doğal verilerini içeren, Mezopotamya’yı çevreleyin dağ çeperinin eteklerinde olması gerektiği tezinin sınanması olduğundan, araştırmalar daha çok ovanın dağ eşiği bölgesinde, 650 metreden daha üst rakımda ve ovanın batı kesiminde sürdürülmüştür. Bugün Ilısu Baraj etkileme alanı içinde kalan, Garzan Ovası’nın daha aşağı rakımlardaki orta kesimi ve güneyindeki daha yüksek bölümleri de araştırılmış ve Rıdvan Höyük ile Vahsik Höyük gibi bir kaç yerleşme belirlenmiştir.
 
İKİNCİ ARAŞTIRMA…
 
Garzan çayı kenarındaki ikinci araştırma 1990 yılında Dr. Guillermo Algaze başkanlığındaki bir ekip tarafından yapıldı. Araştırmanın sonuçları kısa ön rapor şeklinde yayınlanmış ve yayındaki harita üzerinde saptanan yerleşmeler belirtilmiştir. Kapsamlı envanter çalışması, 2002 yılında, Dr. Jale Velibeyoğlu ile birlikte İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğrencilerinden bir ekiple yapıldı. Bu proje aynı zamanda TÜBA’nın TÜKSEK Projesi kapsamında bir kültür envanteri çalışması niteliğinde.
 
ADLARINI KAYNAK SUYUNDAN ALDILAR
Adını bugün Batman-Siirt il sınırındaki antik Erzen (Arzen) kentinden alan Garzan Çayı Gd Toroslar’ın Muş-Bitlis kesimi içinde kalan bölgeden doğarak dağ arası ovası niteliğindeki Garzan ovasına iner, Beşiri İlçesi içindeki kesiminde ise, bugün üzerinde petrol kuyularının dizili olduğu Raman ve Garzan dağları’nın arasındaki yer yer genişleyen yer yer daralan ovaya inerek dar bir vadiyle Dicle’ye kavuşur.
Garzan Çayı’nın, baraj alanı içinde kalan kesiminde oldukça geniş, çakıllarla kaplı bir yatağı vardır. Çayı besleyen büyük yan kolları yoktur. Cadalı (Kani Huşur) deresi gibi derin yatağı olan bir kaç kolu olmakla birlikte kuzeybatıdaki bir kaç derenin çoğu mevsimlik seller şeklindedir ve yatakları yazın kurudur. Bölgede, gerek köylülerin sözünü ettiği, gerekse haritalarda işaretli, birçok kaynak vardır. Bazı yerleşmeler, adlarını bu kaynaklardan almıştır (Kani Kervana, Kani Mara, Ave Şirini gibi). Ancak günümüzde kaynakların çoğu kurudur ve suların bol olduğu ilkbaharda bile kuru oldukları çevredeki halk söylüyor.
Kaynakların kuruması ve ovanın su dengesindeki değişim, son 40-50 yıl içinde daha yüksek rakımdaki köylerin ovaya taşınmasına yol açmıştır. Ovadaki su kaynaklarının pamuk sulamaya yönlendirilmesi de yazın su sıkıntısına yol açmaktadır. Geçmiş dönemlerdeki su sıkıntısını ‘Gevri Kul’ su yolu belgelemekte. Ancak bu suyun nereye taşındığını su yolunun çok az bir bölümü saptanabildi. Ova seviyesinde günümüz yerleşmelerinin artması, su kaynaklarına kolay ulaşmanın yanı sıra bazı konar-göçerlerin yerleşik düzene geçmeleri, ovada hayvancılık yerine tarımın ekonomik olarak ağırlık kazanması, ulaşımın binek hayvanları yerine motorlu taşıtlarla yapılması gibi etkenler de rol oynamakta. (Sürecek)
Editör: TE Bilişim