Rakamlar, onu var edenler yahut onunla eksilenler için anlamlıdır. Dışardan bakana bazen bir şey ifade etmeyebilir. 10 Bininci sayı, siz okur için ne ifade eder bilinmez ancak Batman Çağdaş’ı okuruyla buluşturanlar için 10 bin ertelenmişlik, kendisinden çaldığı zaman, çocuğuna-eşlerine-evine barkına uğranmayan, başkalarına adanmış bir yaşam demektir.

Yıllar önceydi. Batman sokaklarını karanlığa teslim olmuş halde, ağır bir müzik eşliğinde veriyordu yaygın medya. Sokakları ölüm kusuyordu Batman’ın. Çaresizliğin, kimsesizliğe, öldürülmüşlüğün yalnızlığa, intiharlara sürüklediği kent, durmadan acıları heybesine dolduruyordu.

Ulu orta vuruluyordu insanlar.

1993 yılının 4 Eylül tarihinde Demokrasi Partisi (DEP) Mardin Milletvekili Mehmet Sincar, Elma Sokağı’nda silahlı saldırı sonucu hayatını kaybediyordu. İşte bu kadar kolaydı cinayet işlemek. İşte bu kadar kolaydı Batman’da, bölgede, ülkede ölmek.

Oysa, Sincar kendi partisi olan Demokrasi Partisi (DEP)  Parti Meclisi (PM) üyeleri Habip Kılıç ve Hikmet Kılıç’ın silahlı saldırı sonucu öldürülmesi olayını araştırmak için gelmişti Batman’a. Başka cinayetleri çözmek için yola çıkarken, aynı kaderi yaşamıştı.

Çaresizlik, kaos, ölüm, intiharlar sarmalında debelendiği yıllarda, Tv’de izlerken ürperdiğimiz bu kentle ikibinli yıllarda kesişmişti yolum.

Elimde bir atama kararnamesi, yoluna koyulmuştum benzer kadere yenik düşmüş bir kentten bir başka kente.

Saat 15.00 sıralarında sokağa çıkmaya korkulan bu kentin, o zamanlar açılan belki bugün için dükkan sayılacak marketi, mutluluk kaynağı olmuştu bizler için. Bu denli yokluklar kentiydi Batman. Oysa petrol üretiliyordu. Zengin olması gerekiyordu. Kentin iki yüzü vardı o zamanlar. Sefaletin, acıların, yokluğun, yoksulluğun yaşandığı büyük bölüm ve TPAO’nun üstüne konumlandığı, içinde iyi restoran, yeşillendirilmiş alan, girişte güvenliği olan ve ancak içerden bir tanıdık hatırına girebildiğiniz kısım. Sınırlar keskin çizilmişti. Karışmamak ve ayrışmak için duvarlar dahi yüksekçe yapılmıştı.

Böyle zamanların yaşandığı dönemde, yazdıklarım kendime dar gelip birileri okur mu acaba diye düşünürken, tabelasında ‘Çağdaş’ yazan gazetenin kapısından içeri girmiştim. Beni sakallı biri karşılamıştı. Ben meramımı anlatmış, o da birkaç yazı götürmemi istemişti. O gün ürkekçe girdiğim o gazetede, yaklaşık 3 yıl yazılar yazdım kendimce.

Çok kahrımı çekmiştir, o sakallı adam. O adam Batman Çağdaş’ı var eden, “Bugün 10.000’inci sayısını çıkarıyoruz” diyerek yazı yaz diye ısrar eden Arif Arslan’dı.

Titizliğimin ceremesini çok çekti. Kim bilir belki o gün kapısından girdiğim gazete ilham kaynağım oldu. Döndüğümde Tunceli’ye, öğretmenlik gibi bir mesleği sonlandırıp Tunceli EMEK Gazetesini kurdum. Uğruna uykusuz geceler, ertelenmişlikler yaşadığım bu gazetedeki serüvenim, Arif Arslan’ı nazarımda daha hatırlı yere oturttu.

Çünkü; artık onunla aynı işi yapıyordum. Yorulmanın en alasını, uykusuzluğun, yerel bir gazeteyi yaşatma çabasının, 3 cümlelik meramını anlatmak için gazeteye başvuranın 3 saatlik zaman dilimini almanın, ağzımızla kuş tutsak yaranamamanın, yıllarca yazıp-çizip başkalarının derdine derman olmaya çalışırken, tökezlediğimizde-yargılandığımızda nasıl yalnız kalındığını deneyimleyerek öğrendim. Tüm bu öğretiler, içinden geçip geldiğim Batman Çağdaş’ı daha özel kıldı nazarımda, Arif Arslan’ın yönettiği o gazete ve çabası daha anlamlı şimdi ben cephesinde.

Tunceli EMEK Gazetesi, Perşembe günü 4.000’inci sayısını okuruyla buluşturacak. Arif Arslan’ın verdiği EMEK kadar olmasa da, çok yorgunluklar biriktirdim bu zaman zarfında. 18 Şubatta 16. Yılına girecek EMEK’imiz… Gururumuz büyük. Yolumuz da uzun. İşte bu gururumuz ve daha yazacak çok öykülerimiz olacak heyecanı, bugün 10.000’inci sayısını Batman’daki okurunun avuçlarına bırakacak Çağdaş Gazetesi’ninkine karışıyor. Aydınlanmalarımız ve mutluluğumuzu sizinle de paylaşalım istedik.

Unutmayın ki! Medya gücünü okurundan alır. Ve yine unutmayın ki! Hayat sadece sizin sorunlarınızdan ibaret değil.

Batman Çağdaş’a sahip çıkmalı okur. Reklam, abonelik ile desteklemeli. Hani şu meşhur ve afilli söylem var ya “Özgür Basın”

İşte onu ancak siz yaratırsınız. Özgür basın istiyorsanız, özgür kılacak kadar desteklemelisiniz.

Yoksa, gazeteciler de insan nihayetinde.

Bugün 10.000’inci sayısını elinizde tuttuğunuz bu gazetenin her cümlesini içinize çekerek ve damıtarak okuyun olur mu?

Çünkü; bu rakam içinde çoook şey barındırıyor fedakarlık adına.

Yolun açık olsun Çağdaş. Adın gibi aydınlık-çağdaşlık-güzellik yaymaya-yazmaya devam.

10 Bin kere maşallah Sayın Arif Arslan ve ekibi.
Saygıyla selamlıyoruz sizleri…

Editör: TE Bilişim