Dünkü yazımızda Çözüm sürecinden rahatsızlık mı var diye sormuştuk? Çünkü olup bitenleri arda arda koyduğumuzda bir saldırının kokusunu almıştık. Hele bugüne kadar görmezlikten gelinen dikkate alınmayan gelişmelerin veya eylemlerin basında yer alış şekli bir provokasyonel saldırı ile karşılaşma riskini artırıyordu.
Diyarbakır merkezli gelişmelerden duyulan rahatsızlık, haberlerin veriliş şekli adeta saldırıya zemin hazırlıyordu ve evvelki gün Lice de Diyarbakır Bingöl karayolunun kapatılması ile sonuçlanan gelişmeler, PKK şehitliğine dikilen heykele yönelik saldırı ve Mehdin Taşkın adlı gencin katledilmesi uyarıda ne kadar haklı olduğumuzu da ortaya koydu.
Bu olup bitenlerden sonra konuya ilişkin yapılan açıklamalar zaten biliniyor. Bunlara ayrıca değerlendirmeye gerek yok. Çünkü bir tarafın değer olarak gördüğü ve kabul ettiği olgu diğer taraf tarafından düşman ve kabul edilemez görülüyor. Ortak nokta yok. Ortak algı gelişmemiş ve bu konularda empati yok. Müdahale askeri şekilde gerçekleştiği için de sonuçların yıkıcı olması kaçınılmaz oluyor. Ortalık kan gölüne dönüyor.
Bunların önüne geçilebilinir mi?
Bize göre bunların önüne geçme olasılığı var. Eğer görüşmeler konusunda hassasiyet gösterilirse ve atılması gereken adımlar zamanında atılırsa bunların en az bir bölümünün önüne geçilebilir. Örneğin geçen gün yaşanan müdahale yapılmaya bilinirdi. Taraflarla yapılan görüşmeler neticesinde sorun ortak mantık ile çözümlenebilirdi ama bu yapılmadı. Bu yapılmayınca da atılan bu adım bir gencimizin ölmesine ve diğer yurttaşlarımızın yaralanmasına neden oldu. Yani yine bu konu ile ilgili başa dönülmüş oldu fakat yara biraz daha açıldı.
Herkes aslında hassasiyetlerin farkında. Herkes kimin neye ne kadar değer biçtiğini neye dokunulması ve neye dokunulmaması gerektiğini biliyor. Bu nedenle hassasiyetlere dikkat etmek gerekiyor. Üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir konu da toplumsal değerlerin tartışma ve çatışma konusu yapılmamasıdır. Hangi adımın hangi aşamada atılması gerektiği konusunda duyarlılık gösterilirse eminiz ki böylesi acı tablolarla karşı karşıya kalınmaz.
Çözüm sürecine gelininceye kadar 50 bin insanımızı kaybettiğimizin farkındayız. Çözümsüzlüğün sürmesi durumunda bundan daha fazla sayıda insanımızın yaşamını yitireceğini de çok iyi biliyoruz. O halde maharet kayıp sayısını artırmakta değil kayıp vermeden çözüme ulaşmada. Kayıp verilirken elbette herkes ve herkesim kaybediyor. Ülke kaybediyor çünkü. Bu durumu en iyi bilenler de bu konuda birinci derece sorumluluk alanlar. Yani Hükümet, yanı KCK, yani İmralıda bulunan Abdullah Öcalan, yani ordunun üst düzey yöneticileri, yani görüşmeleri yürüten devlet yetkilileri.
Ancak ortaya çıkan durumlar karşısında toplumsal reflekslerin zamanında ortaya çıkmaması veya gecikmesi istenmeyen sonuçların ortaya çıkmasına neden oluyor. Görünmeyen ellerin devreye girerek ortalığı bir anda alevlendirmesi sonucunda istenmeyen sonuçlarla karşı karşıya kalınıyor. Bu nedenle hassasiyet gerekiyor.
Basının ortalığı karıştırma gayretlerinden bunu anlamak mümkün. Mesela Diyarbakır’daki uyuşturucu ile mücadelede gençlerin göstermiş oldukları hassasiyet başka şekilde de yansıtılabilinirdi. Türkiye’de ilk kez sivil bir inisiyatif uyuşturucu ile mücadele konusunda aktif bir harekette bulunuyor. Devlet güçlerinin tek başlarına önleyemedikleri bir konuda adım atıyorlar. Bunun için elbette devlet yetkisi kullanamazlar, polisle ortak operasyon düzenleme şansları da yok. Ortada bir yanlış var ve bu yanlıştan yurttaşları korumak için yasalara uymasa da bir insiyatif geliştirmişler. Olay terörize edilmeseydi aslında olumlu bir adım olarak görülebilinirdi. Ama haber başlıklarına bakıldığında sanki devlet ortadan kaldırılmış gibi izlenim doğuyor.  Bu haberi bu şekilde yapanlar da şimdi durup baktıklarında haberin farklı bir şekilde de verilebilineceğini görüyorlardır. Aynı durum Mahsum Korkmaz heykeli konusunda da söz konusu. O şekilde verilen haberlerin sonucu bir gencin yaşamını yitirmesine neden oldu.
Hem atılan adımların atılmasında hem zamanlamasında bir sıkıntı var. Bu tarz adımların saldırıya zemin hazırladığını artık görmek gerekiyor. Dün uyarmıştık bugün sonucu tartışıyoruz. Sonuçta saldırı oldu ve insanlar yaşamlarını yitirdiler. Daha da önemlisi çözüm süreci yara aldı. Bu nedenle herkesin daha dikkatli olmasında ve hassas davranmasında fayda olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.