Röportaj: Melek Barış

Vali Azmi Çelik sıradan bir Vali değil, kurumlara yönelik özeleştiriler yaparak da bunu ortaya koyuyor. Yöneticilerde ender gördüğümüz bir duruş bu ve bu duruşu samimi bir şekilde gösteriyor ve eksiklikleri sıralamaktan çekinmiyor. Kurumlara da önemli mesajlar vermiş oluyor, bu da onu farklı kılıyor.
 

“Batman fuar ve kongre merkezi olmalı” diyor Vali Çelik ve ekliyor, “Fuar ve etkinliklere katılmalıyız ama buna katılırken kentin potansiyelini de ortaya koyabilmeliyiz. Sadece halk oyunu ekibi ve kente has gıdaların ikramıyla bir tanıtım ‘Evet Batman da buradaymış’ dedirtmekten öteye gitmez”.

Vali Azmi Çelik, ‘Kürtçe okullar olabilir’ derken aynı zamanda özeleştiride de bulunuyor, “Bir takım korkulardan artık kurtulmamız lazım. Bu korkuların yersiz olduğunu bugün artık çok net bir şekilde görebiliyoruz. Keşke zamanında korkmasaydık diyoruz…”

Çözüm süreciyle ilgili gidişattan herkesin az çok memnun olduğunu söyleyen Vali Çelik, istekler ve beklentilerin olmasının normal olduğunu söyledi. Vali Çelik’le yaptığımız, ince mesajların yoğun olduğu bu söyleşiye sizlerin de hak vereceğini düşünüyorum.


Çözüm sürecinde gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gidişattan herkesin az çok memnun gözüktüğü bir süreç var ortada ve bu süreç, insanların hem günlük yaşayışına hem de sosyal yaşantısına son derece olumlu yansıdı. Ufak olaylar haricinde artık çok rahat ve huzurlu bir şekilde yaşıyorsak bu, çözüm sürecinin olumlu yansımasıdır. Bu yansıma sosyal alanda olduğu gibi, ekonomik alanda da kendini hissettiriyor. Bölgemiz ve ilimiz için bu çok önemli. Tabi istekler, beklentiler oluyor olması da normaldir. Çünkü ortada bir süreç var ve zaten bu da karşılıklı olarak ortak bir noktada buluşabilmek adına yürüyebilen bir süreç. Bunun herkesi memnun edecek şekilde sonuçlanması için büyük gayret ve özveri gösteriliyor. Biz de bu noktada elimizden geleni yapmanın gayreti içerisindeyiz.



Peki, son zamanlarda yaşanan bazı tatsızlıklar için ne söylersiniz?

Bu aralar bölgesel düzeyde yani sınırlarımız ötesinde gelişen bazı durumlar nedeniyle nispeten de olsa olumsuz etkileniyoruz. Geleceğe umutla bakmak isteyen herkes sürece ve bu olumlu gidişata sahip çıkmalı.

Bu bağlamda sizin halktan beklentileriniz nelerdir?

Sürece zarar verecek herhangi bir faaliyet aslında bize ve geleceğimize zarar veriyor Çocuklarımıza zarar veriyor. Yaşadığımız çevreyi ve toplumu emanet aldık, aldığımızdan çok daha iyi bir şekilde sonraki nesle emanet etmeliyiz. ‘Ne yapıldı?’ diye sorulduğunda verecek bir cevabımız olmalı. Bu noktada herkes, üzerine düşeni ciddiyetle yerine getirmeli. Zaman zaman bir takım olaylar meydana geliyor ve bu herkesin huzurunu kaçırıyor. Bunlar moral ve psikoloji bozmak adına yapılıyorsa söylenecek bir şey yok ama çözüme katkı amaçlı düşünülüyorsa doğru bir yaklaşım değil. Öyle zannediyorum ki, Batman’da yaşayan 550 bin vatandaşımız da geleceğe umutla bakmak istiyor. Kimsenin bir başkasının huzurunu bozmak gibi bir hakkı yok. Bu hepimiz için geçerli.

Süreçten umutlu musunuz?

Elbette umutluyum, inşallah daha güzel günler olacak. Bizim çalışmalarımız da sürece olumu katkılar sunma yönünde olacaktır.

Sürecin bölgeye katkılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

İlimiz üzerinde söylemek gerekirse; bugün ilimize seyahat edenlerin sayısı arttıysa bunun sonucudur. Artık farklı düşünüyor insanlar. Geçmişte herkes yapmış olduğu hatanın artık farkında, bu hatanın rahatlıkla ifade ediliyor olması da ayrı bir önem taşımakta. Bunu kabullenmek, aynı hatayı yapmama noktasında aynı zamanda ciddi bir irade göstermek demektir. Bölgesel olarak zaman zaman bir takım sıkıntılar yaşanıyor ve bu yurdun neresinde olursa olsun hepimizi çok üzüyor. Fakat bunlar bizi yıldırmamalı. Önceden yaşamış olduğumuz problemlere son vermenin vaktidir artık. Neticede öteden beri birlikteydik ve bundan sonra da birlikte olacağız. Gayretle, özenle ve ciddiyetle çalışmak lazım…

Peki, yatırımlara etkisi?

Bu olumlu gelişmeler, sosyal kültürel çalışmalara olduğu gibi ekonomiye de yansıyor. Şimdi insanlar ticaretlerini rahatlıkla huzur içerisinde yapabiliyorlar. Organize sanayi bölgesinde Batman’dan yatırımcı olduğu gibi, dışarıdan yatırımcılar da var artık. Bunda teşvik sisteminin payı %30 ise, huzur ve güven ortamının katkısı %70’lerde. Bu demektir ki, başka şehirlerde aradıkları sosyal aktiviteleri ve eğitim imkânlarını Batman’da da bulabiliyorlar ve yatırım yapıyorlar.

İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın ‘Kürtçe okullar olabilir’ diye bir demeci oldu, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Mevcut durum itibariyle bu tamamıyla yasal bir sorun ve yasal bir düzenleme gerektiriyor. Kürtçe okul açılabilir mi, açılamaz mı diye ben de inceledim meseleyi. Anayasada eğitim-öğretim hakkı ile ilgili bir düzenleme var zaten. Mevcut düzenleme itibariyle eğitim-öğretim kurumlarında ‘Türkçeden başka bir dil anadil olarak okutulamaz’ diyor.

 

Başka dilde eğitim-öğretim yapmaya engel mi bu?

Bence değil. Hâlihazırda başka dilde eğitim-öğretim yapan kurumlar var. Tabi bu bizim mahallimizle izin verebileceğimiz bir husus değil. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı tarafından değerlendirilebilecek bir husus.

Olmaması için bir sebep var mı?

Bir takım korkulardan artık kurtulmak lazım. Bu korkuların yersiz olduğunu bugün çok net bir şekilde görebiliyoruz. Keşke zamanında korkmasaydık diyoruz. Bunu artık herkes çok rahatlıkla dile getiriyor. Çok iyi değerlendirme yapmak lazım. Bizim görevimiz sadece devlet olarak değil, toplumda yaşayan her bir fert olarak da bir başkasının beklentilerine mümkün olduğu kadar, tabi bir diğerinin de hakkını ihlal etmeden cevap verebilmektir. Özel Öğretim Kurumları Hakkında Kanun gereğince, Milli Eğitim Bakanlığı’na yapılan bir müracaat değerlendirilebilir diye düşünüyorum.

Batman’da sosyal yaşamı nasıl görüyorsunuz?

Bir misafirim, beklediğinin üzerinde cıvıl cıvıl, yaşayan bir şehir bulduğunu gözleri ışıldayarak dile getirmişti. İnsanlarımız sosyal aktivitelere çok önem veriyorlar ama bu sosyal aktiviteleri yerine getirmek için gerekli donatılara sahip miyiz, buna değinmek gerekiyor.

Sahi, sahip miyiz?

Hem özel sektörde hem kamuda çok da sahip olduğumuz söylenemez. Kamuda sahip olduğumuz en büyük alan Kültür Merkezi’nde bulunmakta ki, o da yeterli değil. Batman büyüyen bir şehir… Dolayısıyla hem mahalli idarelerin hem de kamunun bu tür alanlara artık sahip olması gerekiyor. Batman’da yeni açılan bir otelde doluluk oranı %80’lerde, bu ciddi bir rakam... Demek ki bu kente geliş gidişler artmaya başladı, bizim yapmamız gereken de bunu günü birlikten konaklamaya çevirmek.

Yani?

Batman’da yapıların kongre merkezi olarak da kullanılabilecek şekilde inşa edilmesi gerekiyor. Otellerin bu tür toplantıları yapacak mekâna sayısal olarak sahip olmasından ziyade, fiziksel olarak da buna elverişli olmaları gerekiyor. Bu durum yeterli bir orana erişirse muhtemeldir ki, hem kamuda hem özelde bir takım toplantı, kongre ve seminerler ilimizde de yapılıyor olacak.

Bu tür etkinlikler ilin bir başka yerdeki imajını da önemli düzeyde etkiler...

Elbette. Şu anda ilimizde bölgesel düzeyde devam eden yaklaşık 14 ilin katıldığı bir tenis turnuvası var. Turnuvanın açılışında antrenörlere bizdeki tenis kortlarını nasıl bulduklarını sordum. Turnuvaya katılan illerin hiçbirinde bizdeki kortların olmadığı söylendi. O halde bizim de yapmamız gereken bu kortları değerlendirmek.

Planınız nedir?

Önümüzdeki yıl itibariyle yapılacak olan turnuvaların artık ilimizde yapılarak gelenekselleşmesini sağlayacağız. Bu yılki turnuvada 150’ye yakın sporcu vardı. Bu sporcular, Batman’da görmüş oldukları misafirperverliği, müsabakayı ve kortları anlatacaklar ve bu bizim için çok önemli. Dikkatimi çeken bir husus da bu kente gelen misafirlerin, ‘beklediğimizin üzerinde bir şehir bulduk’ demeleri. Bu ifade bizi bir yandan sevindirirken, bir yönüyle de üzüyor aslında.

Niçin üzüyor?

Demek ki, mevcut durumumuzu çok da iyi anlatamamışız.

Peki, izlenimleriniz sonucunda kentin eksiklikleriyle ilgili başka neler söylersiniz?

Bu kentte ne gibi eksiklikler bulduğumuzdan öte, yaşayan ve dinamiği olan bir şehirde eksiklilerin olması kadar doğal bir şey de olamaz. Bu aynı zamanda bir şeyler yapabilmek adına bizi tetikleyen bir husus. Bundan da gocunmamak lazım. Elbette eksikliklerimiz var. Eğitimde var, kültürde var, sosyal aktivitelerde var, sağlıkta var, turizmde var, tanıtımda var, ulaşımda var, sportif faaliyetlerde var, vs. Mesela, devlet hastanemiz var ama bütün branşlarda yeterli sağlık personeline sahip değiliz. Yatak sayımız ve hekim sayımız da yeterli değil, eğitimde de yeterli öğretmen ve dersliğe sahip değiliz; tekli öğretime geçemedik.

Çözümü için nasıl bir yol izlenecek?

Öncelikle kendi imkânlarımızla yapabileceklerimiz ile bizi aşan yani bakanlıklar nezdinde olacakları belirleyip planlı bir şekilde ortaya koymak gerekiyor. Şu an yapmak istediğimiz de bu. Yakın bir zaman içerisinde her bir hizmet sektörü itibariyle bunları belirlemek için geniş kapsamlı bir toplantı yapacağız. Sorunları belirledikten sonra yapılacaklar da zaten otomatikman ortaya çıkacak. Dolayısıyla eksiklikleri tek tek sıralamak yerine bunu kabullenmek çok önemli. En basitinden turizm noktasında eksikliklerimiz var. Mesela kendimizi yeterince tanıtabildik mi?

Sizce?

Bence hayır.

Nasıl olabilir?

Bunun birçok yolu var. Fuar ve etkinliklere katılmalıyız ama katılırken ilin potansiyelini de ortaya koyabilmeliyiz. Sadece halk oyunu ekibi götürüp, fuara gelenlere ilimize has gıdalardan ikram etmek konukseverliğimiz açısından iyi bir şey, fakat tanıtım açısından yeterli değil. Böyle bir tanıtım ‘Evet Batman da buradaymış’ dedirtmekten öteye gitmez. Fuarlardaki tanıtımlarla insanları buraya çekebilmeliyiz. Gelecek olanlara ne sunabileceğimizi öncelikle çok net bir şekilde ortaya koyabilmeliyiz. Biz, çalışma alanımızı sadece kamu kurumları olarak belirlemek istemiyoruz, aynı zamanda hem basından, hem sivil toplum örgütlerinden, hem de şehrin dinamiklerinden destek bekliyoruz. Ve bu talebimiz bütün çalışmalarımız için geçerli.