Dünden devam

Marmara deprem felaketinin üzerinden 18 yıl geçerken dünü çabuk unuttuğumuzu gözlemliyorum. “Unutmayacağız, Unutturmayacağız” diye kampanyalar yürütülmesine karşın ülkemizin depremsel gerçekliğini göz ardı edip tedbir almıyoruz.

17 Ağustos felaketini unutmayan Bursa TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Cemal Gökçe’nin, önceki günkü önemli konuşmasına dünkü yazımda atıf yapmıştım. "Kentlerimizde bulunan boş alanları, dere yataklarını, dolgu alanlarını yapılaşmaya açmamak gerekiyor" ifadesi her ne kadar tüm ülke için geçerliyse de, genel olarak Bursa’nın durumu üzerinde durmuştu. Başkan Gökçe’nin önemli bir tespitine yer verdikten sonra kentimizin durumuna dönmek istiyorum. İşte o ifadeleri: “Kent topraklarının tümünü betonlaştırırsanız, toprağın doğal drenaj yapısını bozarsanız, yağmur suyunu emecek toprak olmaz ve böylece sel baskınları kaçınılmaz olur. Kentleşme ve imar konularında yapılan rant odaklı uygulamalar, doğal olan yağmur olayını afete dönüştürüyor. Bugün kişi başına 1,5 metrekare yeşilin olduğu, ağacın, ormanın ve su havzalarının yok edilerek boş alanların betona teslim edildiği bir kentle karşı karşıyayız. Bu kent 7 ve üzeri deprem bekleyen İstanbul'dur."

Evet, geçmişte yaşanmış deprem felaketlerinden dersler çıkarılarak tedbir alınması gerekirken, yıllardır Batman’ımız için hiçbir hayırlı çalışmanın yürütülmediğini üzülerek ifade etmek isterim.

Kentimizin alüvyon zemini, yakınlarda gerçekleşecek olası bir depremde çok vahim sonuçlara müsaittir. Bu gerçeğin kesinlikle unutulmaması gerektiğine inanıyorum.

Bu kentin gelmiş ve geçmiş, ayrıca mevcut yöneticilerin dikkatlerine defalarca sunmuş olduğum bazı acı gerçeklerimiz vardır. Uyarılarımız dikkate alınıncaya kadar tehlikeye dikkat çekmeyi bir görev biliyorum.

İlgililer sıkılsa bile aynı sorunla ilgili görüşlerimi tekrar tekrar kamuoyunun bilgisine sunacağım.

BATMAN RİSK ALTINDA…

Duyarsız bir kamuoyu olsa bile görevimi yapacağım için vicdanen rahatım. Birileri çıksın defalarca bu köşede gündeme taşıdığım ve dikkat çektiğim şu tespitlerimin doğru olmadığını ileri sürsün de göreyim:

‘Batman’ın sayısız semtinde yaşanan ciddi zemin çöküntüleri, kentimizin jeolojik geleceği açısından ciddi uyarılar anlamına geliyor. Bu kentte zemin çöküntüleri ile ilgili Çalıştay bile düzenlendi. Ancak Çalıştay’ın ‘Sonuç Raporu’ sadece arşive kaldırıldı…

Batman Üniversitesi’nde ‘Batman’ın Jeolojik Sorunları ve Çözüm Önerileri Çalıştayı’ gerçekleştirilmişti. ‘Batman risk altında’ başlığıyla yaptığım uyarıyı herkes arşivimden rahatlıkla okuyabilir.

Jeolojik sorunlar bu kentin geleceğini ve hepimizi ilgilendiriyor. Allah korusun, Batman yakınlarında, örneğin Kozluk veya Sason kırsalından geçen bir fay hattında 7 şiddetinde bir deprem yaşansa, belki de bu kent dümdüz olacak!..

Ne yazık ki tehlikenin farkında değiliz. Başka kentlerde yaşanan depremleri izlerken, ‘Batman 2. derece deprem kuşağındadır, bir şey olmaz’ diyerek kendimizi teselli ediyoruz.

Oysa ki durum bildiğiniz gibi değil…

O Çalıştay’da çok net şekilde anladım ki bu kent ikinci derece deprem kuşağında olsa bile, zemini nedeniyle büyük risk altındadır. Jeoloji’nin alanına depremler, fay hatları, kırıklar, çukurlar, çöküntüler, obruklar, yeraltındaki su hareketleri ve daha sayamayacağım sayısız konu giriyor. Saydığım bütün hususlar Batman’da mevcut…

Van, Bingöl, Elazığ’daki depremlerden bile ne kadar etkilendiğimizi biliyorsunuz, biliyoruz.

Bu gerçek malum olmasına rağmen kent merkezinde habire kat yükseltilen binalar gerçeğine seyirci kalıyoruz…

Belediye ne yapıyor, sormuyoruz?..

Uzmanlar zeminin çok katlı yapılar kaldırmadığını söylerken, Batman’da yükselen binaları düşünmüyoruz bile…

Çalıştay’da bilim insanlarını dinlerken gerçekten de dehşete kapıldım…’

Evet, basit bir meseleden söz etmiyorum. Marmara felaketinin yıldönümü nedeniyle kentimizin acı gerçeklerini hatırlatıyorum.

Belediyeler devletin kurumlarıdır. Devlette devamlılık esastır.

Yıllar önce Batman Belediye Başkan Vekili Sayın Serhat Temel’in ve yardımcılarının da katıldığı Çalıştay’ın sonuç bildirgesini bir kere daha kamuoyunun dikkatine sunmayı görev biliyorum:

ÇALIŞTAY SONUÇ BİLDİRGESİ

“1- Batman Belediyesi’ndeki Jeoloji Mühendisi sayısının arttırılarak zemin, jeoteknik vb. incelemelerin video kaydına alınması,

2- Sondaj sayısı, sondaj derinliği, deney türü ve sayısı vb belirlenmesinde Batman Belediyesi, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, AFAD İl Müdürlüğü ve JMO’nun ortaklaşa alacağı kararların uygulanması,

3- Batman ilinin jeoteknik araştırma deney ihtiyacını giderecek bir laboratuarın kurulması,

4- Mühendislerin jeoteknik incelemeler konusunda bilgi ve gelişimine katkı sağlayacak kursların düzenlenmesi,

4- Batman ilinin jeolojik-jeoteknik-hidrojeolojik raporunun hazırlanması, (yeraltı su seviyesi, hidrojeolojik durumu, zemin durumu, olası yeraltı boşluklarının belirlenmesi vb.)

6- Mevcut su kuyularının ruhsatlandırılması (koordinatlarının, derinliklerinin ve yeraltı su seviyelerinin belirlenmesi),

7- İçme-kullanma suyu iletim hattındaki boruların bir bölümü asbestli borulardan oluşmaktadır. Bu boruların acilen insan sağlığına uygun borularla değiştirilmesi,

8- Kentimizin su ihtiyacını sağlayan kuyuların bölgedeki petrol endüstrisinin yeraltı suyunu kirletme potansiyele sahip olması nedeniyle, Zilek su kaynaklarından Batman’ın su ihtiyacı için yararlanılması,

9- Jeolojik, Jeoteknik vb. raporların incelenmesinde JMO’nun kamu kurumlarındaki meslektaşlardan destek alması, hususlarında görüş birliğine varılmıştır.’

O çalıştayla ilgili eleştirilerim şöyleydi: ‘Peki bildirgenin gereği için en ufak bir adım atıldı mı, atılmış mı? Bence hayır…

Valilik, Belediye, Üniversite, ilgili kurumlar bu kentin geleceğini ilgilendiren böylesi önemli bir mevzu için hiçbir çalışma yapmamışlar. Bunu açık ve net söylüyorum. Varsa bir çalışmaları çıkıp açıklasınlar. Çalışmalarını köşeme taşıyıp özür dileyeceğim…’

Marmara felaketini unutmayacağız, unutturmayacağız. O deprem bize ibret dersleri içeriyor. Yetkililerin ders çıkarmaları ve bu yazımı da dikkate alarak bir çalıştay düzenlemeleri dileğimle.