İç savaşların, çatışmaların, kargaşanın yaşandığı bütün ülkelerde en büyük mağdurlar her zaman sivil ve savunmasız insanlar olmuştur. Silahsız ve savunmasız siviller, böylesi vahim süreçlerde ülkelerini terk ederek başka devletlere sığınmaya çalışırlar. Bunlar için ‘Mülteciler-Sığınmacılar’ tanımı yapılmaktadır.

Suriye ve Irak’ta yaşananlardan kaynaklı olarak kentimize sığınanlar malumunuzdur. Batman, Irak ve Suriyeliler dışında pek çok ülkeden mülteci ve sığınmacı akınına uğramaktadır.

  1. Hakları Evrensel Beyannamesi Madde:14: “1. Herkesin, sürekli baskı altında tutulduğunda, başka ülkelere sığınma ve kabul edilme hakkı vardır.”

Ülkemiz bu sözleşmeye imza atmıştır. Şu anda ülkemizde 3 milyon dolayında Suriyeli sığınmacının bulunduğunu hatırlatmak istiyorum.

Gazetemiz Batman Çağdaş, geçtiğimiz günlerde konumuzla ilgili önemli haberler yayımlamıştı. Sadece bir haberimizin spotu ile linkini bilginize sunayım: “Son günlerde mülteci sayısında artış olduğu Batman'da, İstanbul başta olmak üzere batı illerin yolunu tutan Pakistan ve Afganistanlı mülteciler, otogarı adeta mesken edindi. Pakistan ve Afganistanlı mülteciler, ‘Ülkemizde şartlar çok zor. Mecburiyetten çoluk çocuğumuzu alıp umuda yolculuğa çıkıyoruz’ diyorlar.”

http://www.batmancagdas.com/gundem/multecilerin-drami-h53899.html

Yine yakın günlerde İl Göç İdaresi Müdürlüğü’nün sığınmacılara yönelik hizmetleri ile ilgili haberimiz vardı. İl Göç İdaresi Müdürü Sayın Abdulvahap Asma, yaptıkları çalışmalarla ilgili bilgiler vermişti.

Göç İdaresi Müdürlüğü oluştuğundan beri Sayın Asma ile yakın diyaloglarım söz konusudur. Kentteki tüm sığınmacılarla ilgili biriyim, sorunlarının çözümü için dini ve insani görevlerimi yapmaya çalışıyorum. Ayrıca Batman Valiliği Suriye İl Koordinasyon Kurulu üyesi olduğumdan tüm sığınmacıların sorunlarını diğer ilgili Müdürlerimize ulaştırdığım gibi, Sayın Asma’ya da ulaştırmaktayım. Onlarca engelli, hasta ve yardıma muhtaç sığınmacılara her türlü kolaylığı göstermiştir.

Değerli Okurlar, bu meseleyi durup dururken gündeme getirmiyorum. İstanbul-Arvanutköy’de önceki gün bir bodrum katında elleri kelepçeli, aç ve susuz oldukları belirtilen 200 Pakistanlı kaçak göçmen-sığınmacı haberini dehşetle okudum. Yaygın medyada yer alan bu kahredici haber üzerine, kentimize sığınan göçmenler aklıma geldi.

MÜLTECİLERİN DRAMI…

Yıllardır mülteci dramlarını izler dururuz. Öz yurtlarından kaçıp, gurbet ellere kapağı atmak isteyenlerin başına gelenleri izledikçe kahrolmamak elde değildir…

Kendilerine ‘mülteci’ veya ‘sığınmacı’ denilen insanlar açık denizlerde ve kapalı araçların içerisinde boğulurken hep haber oldular. Ancak insanlık ailesi mültecilerin sorunlarına hep duyarsız kaldı. Hala duyarsız kaldığı gibi…

Ülkelerinde süren insan hak ihlallerinden kaçan çilekeş insanların serüvenleri genel olarak acılarla son bulmaktadır. Ancak kafile üstüne kafile aynı dramları yaşamaya devam etmektedir…

Özellikle Avrupa ülkelerine kaçmak isteyen ve siyasi sığınma isteyen insanlar gerçeği açıktır. Afganistan, Pakistan, İran, Bangladeş ve benzeri bazı ülkelerden kaçan insanlar, hem paralarından, hem de canlarından olmaktadır. Çünkü mülteciler-sığınmacılar veya göçmenler için sektörler oluşturulmuştur.

Büyük paraların döndüğü bu sektörlerde insanlara acıma yoktur.

Bir Avrupa ülkesi diye, onlarca mülteciyi pekala Türkiye’de bir yere bırakabilen insafsızlar var…

Yaklaşık on yıl önce henüz Suriye’de iç savaş yaşanmamışken, Batman’a başka ülkelerden göçmenler sığınmıştı. O tarihlerde kaçak yollarla kentimiz ve çevresinde Jandarma tarafından yapılan yol kontrollerinde yüzlerce mülteci yakalanmıştı.

O tarihlerde Çocuk Şube, Olimpik Havuz ve Kapalı Spor Salonunda günlerce barındırılan sığınmacılar için de girişimlerim olmuş, insani yardım çabalarımızla görevimizi yapmıştık.

Bir umut diye ülkemize gelen insanların yaşadıkları korkuyu gözlerinden okumak mümkündü. Bir insanın doğup büyüdüğü memleketini ölüm korkusuyla terk etmesi kadar vahim bir durum olamaz. Her gün çok sayıda insan bu yollara düşmektedir. İnsan haklarının güvencede olmamasından kaynaklı bir durum söz konusu olduğundan, kalıcı çözüm o zalim yönetimlerin değişmesidir. Ancak geçen zaman sürecinde mültecilere insanca yaklaşım önem arz etmektedir.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), mülteciler için bazı çalışmalar yürütmektedir. Ancak ülkelerinden göç eden herkes mülteci statüsüne sahip olamamaktadır. Misal olarak Suriyelilerin çoğu sadece sığınmacıdır, mülteci değil…

Mültecilerin bazı hakları vardır. Kentimize sığınan Afganlılar, mülteci statüsüne sahiptirler. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün organizasyonuyla iller arasında dağılımları yapılmaktadır. Bunlar peyderpey Avrupa ülkelerine işlemleri yapılarak gönderilmektedir.

Suriyelilerin de son dönemde bazı Amerika ve Avrupa ülkelerine gönderildiğini gözlemliyorum.

Önceki gün yüreğimizi dağdar eden İstanbul’daki göçmenlerin durumları ile ilgili haberler dehşet vericiydi. Umut tacirleri her zaman olduğu gibi yine iş başındaydı. Aldattıkları göçmenleri bir bodruma hapsedecek kadar cesareti nasıl buluyorlar, araştırılmalıdır. Umut tacirleri bir sektör oluşturup, kendilerine zemin buluyor olmamılar diye düşünüyorum. Batman’daki sığınmacılar, mülteciler, kaçak göçmenler ve İstanbul’daki dramla ilgili değerlendirmemi inşallah yarın ki yazımda arz edeceğim

Devamı yarın