Batman’ımızda toplum/halk yararına faaliyet gösteren güçlü bir sivil toplum kuruluşları(STK) gerçekliği var.

Herhangi bir yerden ücret almadan topluma hizmet vermeye çalışan sivil oluşumlardan söz ediyorum.

Şubat, Mart ve Nisan ayları, sivil toplum örgütlerimizin, kuruluşlarımızın çoğunlukla kongre/genel kurullarını yaptıkları aylardır.

Yerel basında v e sosyal medyada son günlerde yer alan bazı STK’larımızın kongre haberleri dikkatinizi çekmiştir. Meslek örgütlerinin yanı sıra, aralarında Mazlumder, Batman Çevre Gönüllüleri gibi oluşumların kongrelerini yaptıklarına tanık olduk.

Topluma karşılıksız hizmet veren STK’ları önemsiyorum.

Neden mi?

Çünkü hayırlı çalışmalar yapıyorlar…

Çünkü hak savunuculuğu gibi kutsal bir çalışmanın içerisindeler…

Çünkü sorunların çözümüne katkı sunuyorlar…

Çünkü toplumu daha aydınlık yarınlara ulaştırmanın çabası içerisindeler…

Batman’da toplum yararına,

gönüllülük temelinde,

daha yaşanabilir,

daha huzurlu,

daha temiz,

daha yeşil bir Batman için çaba gösterenleri desteklemek gerekir…

Gelişmiş ülkeler ve özellikle Avrupa ülkelerinde sivil toplum ve demokratik kitle örgütlerine büyük önem veriliyor. Sivil toplum kuruluşlarının geliştirilmesi için her türlü teşvikler devletlerin gücüyle veriliyor.

Çok uzun yıllar önce sivil toplum kuruluşlarının(Kısaltılmış isimle STK) önemi ile ilgili bilgilere ulaştığımda, Avrupa ülkelerinden örnekler veriliyordu.

Bazı Avrupa ülkelerinin nüfuslarının 7 kat fazla gösterilmesinin nedeni, her bireyin en az 7 sivil toplum kuruluşu üyesi olmasıyla ilgiliymiş.

Bir zamanlar sivil toplum örgütleri/kuruluşları, toplumumuzdaki yanlış algı nedeniyle öcü gibi korkuluyordu…

Hele Sivil toplum ifadesinden sonra kullanılan ‘örgüt’ ifadesi illegal çağrışımlar yapıyordu.

Halbuki oradaki ‘örgüt’ ifadesi, hayırlı bir amaç için bir araya gelmiş, örgütlenmiş topluluğu kast ediyor…

DÜRÜSTLÜK TEMELİNDE BİR MÜCADELE...

Demokratik ve gelişmiş ülkelerde STK’lar, toplumun dinamik gücüdürler…

İnsanlık yararına çalışmalarla daha huzurlu bir toplum inşa etmek önemsenmesi gereken bir durumdur.

Yanlışlara sapmayan, çıkar ve menfaat peşinde koşmayan, toplumun çıkarlarını önceleyen sivil oluşumlar, çok hayırlı kuruluşlardır diye düşünüyorum.

İnsan hakları,

hayvan hakları,

çocuk hakları,

kadın hakları,

engelli hakları,

hasta hakları vs gibi amaçlarla ama dürüstçe yola çıkan, gönüllü olarak toplumun hizmetine koşanlara çok büyük saygı duyuyorum…

Düşünceme göre bu tür hayırlı amaçlar için çalışmak, dini ibadet gibidir. Zira Kur’ani Kerimde bu yönlü çalışmalar, ‘kurtuluşa ermenin’ vesilesi olarak ifade edilmiştir;

“Sizden iyiliği emreden, kötülüklerden sakındırmaya çalışan bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir” ayetini örnek verebilirim.

Peygamberimizin, “Sizin en hayırlınız, insanlara en çok faydası dokunanlarınızdır” veciz ifadesini de özellikle hatırlatmak isterim.

Dindarlara, Müslümanlara değil, ‘insanlara faydalı olma’ ifadesi çok önemli bir mesajdır.

Evet, daha önce yaptığım uyarıyı yineliyorum; STK'larımızın kimi yöneticilerinden kaynaklı hataları olabilir. Ancak bireysel hatalar nedeniyle STK'ları olumsuz oluşumlar olarak ifade etmeye hiç kimsenin hakkının olmadığına inanıyorum.

Tamamen gönüllülük temelinde faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerini, herhangi bir nedenle kötülemenin yanlışlığı açıktır. Eğer bu tür gönüllü kuruluşları topluma değersiz oluşumlar olarak tanıtırsak, yarın kimse bu kuruluşlarda görev almak istemezse, sonuçlarını düşünmek bile istemiyorum…

İnsan hakları için mücadele veren örgütleri düşünelim; bir hak ihlali olduğunda canlarını tehlikeye atıp, insanların haklarını kim savunuyor?

Dünyanın en ücra köşelerindeki hak ihlallerinin üzerine kim gidiyor? Bu örgütler olmasaydı, bugün çok daha vahim insan hak ihlalleri dünyada yaşanmayacak mıydı?

İnsan hakları savunucularının ne büyük fedakârlıklarla topluma hizmet verdiklerini, birilerinin açık hedefi olduklarını biliyor muyuz?

Kaçımız onların çalışma koşullarını biliyor?

Kaçımız onlarla birlikte insan hak ihlallerinin yaşandığı alanlara gidip, mağdurlarla görüştü?

Yine çevreci örgütleri düşünelim; eğer çevreci örgütlerden olmasaydı, bugün dünyamız çok daha vahim sorunlarla boğuşmayacak mıydı?

STK'ların eksiklikleri olabilir, makul bir üslupla yapılan yanlışları eleştirmeye kimsenin itirazı olamaz. Bunu da ifade ediyorum.

Ancak topluma daha güzel hizmetler vermek amacıyla kurulan ve gönüllülük temelinde faaliyetler gösteren sivil toplum kuruluşlarının tümünü karalayacak olursak, bunun ağır bir vebal ve haksızlık olduğunu ifade edeceğim.

Kim ne derse desin, STK'lar bir toplum için vazgeçilmez unsurlardır. Yüce Kitabımız Kur'ani Kerim bile, sizden bir ücret istemeyen, bir menfaat talebi olmadan topluma iyilik yapmaya çalışanlara uyunuz diye ferman ediyor.

Kendi yağlarında kavrulan, tüm olumsuzluklara rağmen topluma karşılıksız hizmet veren STK'ların varlığı açıktır.

Duyarlı, erdemli insanlar topluma karşı sorumluluk bilinciyle hareket ettikleri ve vicdanlarının sesine kulak verdikleri için bu uğurda mücadele veriyorlar…

İnsan hakları savunucuları, ailelerini, çoluk-çocuklarını ihmal ediyor, kazandıklarının bir kısmını kişisel çıkarları asla olmayan işlere harcıyorlar. Üstelik tehlikelere atılarak…

Dünyada nice insan hakları savunucuları canlarını yitirmiştir. Savaşa karşı çıktıkları, insan hak ihlallerinin üzerine gittikleri için hapsedilmişler, katledilmişler…

Sorumluluk bilinciyle hareket eden, sadece ve sadece topluma hizmet vermeye çalışan sivil toplum kuruluşlarının daha güçlü olmaları dileğimle.