Batman’da yüzlerce dernek, oda, vakıf, sendika vs sivil oluşum bulunuyor ve bunların hepsi faaliyetlerini yasal zeminde sürdürüyor.

Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün gözetimi altında ülke genelinde faaliyet yürüten sivil toplum ve demokratik kitle kuruluşlarının sayısının binlerle ifade edildiğini çok iyi biliyorum.

Ne yazık ki bazı yapılar sadece kağıt üzerinde varlar…

O yapılardan bazıları kentimizde de bulunuyor.

Onların isimlerini burada zikretmenin gereği yoktur.

Toplum yararına hiçbir faaliyetleri olmamasına karşın, Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğü çatısı altında örgütlü olan bu yapıların halkımız tarafından sorgulanması gerektiğine inanıyorum.

Eğer bir sivil yapı iseniz, faaliyetlerinizin de olması gerekmez mi?

Hangi hayırlı hizmetlerde bulunuyorlar da biz görmüyoruz?..

**

**

Nedense yasal zeminde faaliyet yürüten tüm yapılara genel olarak sivil toplum örgütleri veya kuruluşları deniliyor.

Sivillerin yararına doğru dürüst faaliyetleri olmayanların bazı zeminlerde itibar görmelerini doğru bulmuyorum. Ancak resmi müdahale edilmesini de yanlış bulurum.

Geçtiğimiz yıl Mardin'e üç kilometre mesafedeki bir hotelde, 'Sivil Toplum Günleri' adı altında düzenlenen etkinliğe katılım sağlamıştım.

Bir hatırlatma yapayım; dönemin Mardin Vali ve kamu yöneticileri dışında, İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Adnan Zengin, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Sivil Toplum ve Temel Haklar Sektör Yöneticisi Maxime Montagner, Batman, Diyarbakır, Mardin ve Şırnak’tan toplam 100 STK ve Kamu temsilcisi katılmıştı.

Hotelde kaldığım iki gecede de, Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Sayın Adnan Zengin ile sohbet olanağım olmuştu.

Benim açımdan çok faydalı bir etkinlik olmuştu. Bu kentin sorunlarını dilim döndüğünce anlatmaya çalışmıştım.

STK’ları çok önemseyen Sayın Zengin, Kent Konseyleri’nin aktif olmasının önemi üzerinde durmuştu. Batman’daki Kent Konseyi faaliyetlerini anlattığımda oldukça memnun kalmıştı.

**

**

KİMLER SİVİL TOPLUMCU?..

Kafamda şekillendirdiğim sivil toplum örgütleri, gönüllülük temelinde toplumun çıkar ve menfaatleri için uğraş veren yapılar, kuruluşlardır.

Daha güzel ve yaşanılabilir bir dünya, bir vatan-ülke, bir bölge, bir kent için gönüllülük temelinde çaba gösteren yapılardır.

Toplumun, insanlığın sorunlarını kendilerine dert edinen, bu sorunların çözümünü arzulayan, ama evinde oturup arzulamakla kalmayan, bunun için mücadeleye atılanlar, sivil toplum örgütlerinin neferidirler.

Hiçbir dünyevi çıkar-menfaat, rant, makam ve mevkilere ulaşmak için değil, sadece vicdanlarının sesine kulak vererek mücadeleye atılanları sivil toplumcu görüyorum.

İnsanlara zulmedilmesine seyirci kalmadığı için örgütlü mücadele veren bireyler sivil toplumcudurlar…

Tüm dünya için barış ve esenlik isteyenler sivil toplumcudurlar…

**

**

İnsanlığı tehdit eden çevresel sorunlara dikkat çekmek için gönüllülük temelinde mücadele verenlerdir sivil toplumcular…

Bir yerde insanlık acı çekiyorsa, oraya koşup, yardım edenlerdir…

Doğu, batı patentli olması fark etmiyor...

Afrika’da açlıktan, hastalıktan kırılan insanların yardımına gönüllü olarak koşan ‘Sınır Tanımayan Doktorlar’ı, ‘batılı’ diyerek, bir kenara atabilir miyim? Bir Müslüman doktor olsaydım, bu hareketin içerisinde yer alacaktım…

Dünyadaki kirliliğe dikkat çekmek için mücadele veren ‘Yeşil Barış’’a üye olmayı arzuladığımı da belirteyim.

Sivil toplum örgütleri gönüllülük temelinde, insanlar için mücadele veren yasal kuruluşlardır. Sivil toplumcu olmanın kolay olmadığını düşünüyorum.

Çıkar, menfaat, rantın olmadığı, ama özverinin olduğu, paranızın gittiği bir alandan söz ediyorum. O nedenle herkesin bu gerçekten yola çıkarak meseleye bakması gerekiyor.

Bu duygu ve düşüncelerle hiçbir dünyevi karşılık olmaksızın gönüllülük temelinde toplum yararına faaliyet yürütenleri selamlıyorum.