Bernard de Mandeville insan ve bilgi ilişkisini sınırlı bir şekilde tanımlar ve bu tanım insanın görme-duyma istemi ile aralıklıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplum yapısını iyi bilip toplumun görmek ve duymak istedikleri ile toplumla ilişkisini güçlendiriyor ve dinamik tutuyor...
Erdoğan resmi temaslarda bulunmak üzere bulunduğu Cezayir'de Türk-Cezayir İş Forumu toplantısında iş dünyası temsilcilerine hitap etti ve konuşmasının bir bölümünde; 'İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yaptığı barbarca saldırıyı hep birlikte üzülerek yaşadık. Bize ne demek lüksümüz var mı? Filistin'in meselesi bizi ilgilendirmez deme imkanımız var mı? O saldırı Türkiye'ye yapılmış saldırıdır. Cezayir'e yapılmış saldırıdır. Çünkü Mescid-i Aksa Filistinlilerin değil, hepimizin ortak mescididir. İşte bölgenin tüm meselelerini Filistin kadar, Suriye, Mısır sorunlarını bütüncül olarak ele alma durumundayız. Biz artık bu coğrafyada huzur, barış istiyoruz. Türkiye olarak istiyoruz ki bölgenin tüm ülkeleri huzur içinde yaşasınlar. Cezayir sorun yaşadığında kendimiz sorun yaşıyor gibi üzülürüz. Mesele sadece ekonomi meselesi değil, mesele kardeşlik meselesidir ' diye konuştu.
Bu açıklama şu soruları beraberinde getiriyor;
Dinsel hoşgörülüğün olmasının gerektiğini savunan Erdoğan neden aynı tepkiyi Sinagoglara yapılan saldırılar için vermiyor?
Filistin, Suriye, Mısır... Kısaca bu coğrafyada huzur, barış isteyen Erdoğan ülkesindeki huzursuzluğu gidermeyi düşünüyor mu ve siyasi-ekonomik belirsizlikleri ortadan kaldırıp güven ortamı oluşturmayı hedefliyor mu?
Elbette ki Mescid-i Aksa'ya yapılan saldırıya mensubu olduğu din nedeniyle tepkisini dile getirecektir fakat Erdoğan'ın tepkisi sadece mensub olduğu olgulara mı bağlıdır?
Meseleyi sadece ekonomik görmeyen Erdoğan, 17 aralık süreci ile birlikte yolsuzluk iddialarını ne zaman çökertecek ve toplumda ekonomik nedenlerden dolayı çıkan huzursuzlukları önleyecek?
Erdoğan 'Yeni Türkiye' tabiriyle sadece ekonomik yönden mi yoksa işçi kazalarının önüne geçildiği, taşeronluk sistemine yeni bir boyut kazanıldığı... Kısacası yaşanılır bir Türkiye'den mi bahsediyor?
Meseleyi Kardeşlik olarak gören Cumhurbaşkanı Erdoğan, kardeşliğe dinsel açıdan mı yaklaşıyor?
Gazze için Mescid-i Aksa için serzenişte bulunan Erdoğan Kobani için aynı serzenişte bulunmaması kardeşlik yaklaşımını ortaya koyuyor mu?
Erdoğan'ın açıklamaları ve beraberinde getirdiği birtakım sorular bu şekilde...
Ve Ermenek faciası...
Ermenek faciası ile birlikte yaşamını kaybeden Tezcan Gökçen'in anne ve babasının hem açıklamaları hemde üzüntüleri tüm Türkiye için yürek burkan cinstendi. 'Oğlum yüzme bilmiyor' sözleri ile Türkiye'yi hüzünlendiren anne ve ayağındaki eski, yırtık ayakkabısı ile baba oğullarına kavuştu fakat ölüm ile...
Soma'dan Ermenek'e değişen hiçbir düzenleme yok...
Sadece;
Ağlayan anneler...
Ağlayan babalar...
Kısaca; göz yaşı ve hüzün var...
Söylenecek bu durumda bir söz var ise o da şudur;
Hükümetlerin birinci görevi insanların korunmasıdır, yaşamlarının yönetilmesi değil. (Ronald Reagan)
Yarınınızın, bugününüzden daha iyi olması dileğiyle, hoşçakalın...