**Günlerdir 16 Mayıs Şehir stadı yerinin yeşil alan ile bir bölümünde sembol bir caminin yapılmasını öneriyoruz. Park ve cami önerilerimiz, semt sakinleri ile bir çok okurumuz tarafından dikkate alındı.

** Ancak TOKİ’nin bu alana konut ve AVM yapacağı projesi de söz konusu. TOKİ, bu alan karşılığında Güney Raman çevre yolunda yaptığı yeni stad ve çevresindeki spor kompleksi için de her an bu alanı satışa çıkarabilir.

ESKİŞEHİR-SİVAS STADLARI PARKA DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞTÜ
Batmanlıların hava taşımacılığında çektiği çile gibi günlerdir bir başka gündem konusu olan 16 Mayıs şehir stadının TOKİ tarafından her an satışa çıkarılabileceğine dikkat çekiyoruz.
Şafak Mahallesi sakinleri başta olmak üzere çevredeki bazı semt sakinleri de bu alanın ‘yeşil alan ile cami’ye dönüştürülmesi önerimize destek veriyor.
Maalesef bu şehirde ne inşaat mühendislerinden ne de bir çevreci kuruluştan ses çıkmıyor.
Bizler yıllardır birbirimizle didişirken, aynı konumdaki Eskişehir, Bursa ve Sivas stadları ‘şehir parkı’na dönüştürüldü.
O şehirlerde yıkılan stad arazilerinde herhangi bir proje düşünülmedi.
Gerek şehrin siyasetçileri, gerekse de o kentin dinamiklerinin park talepleri başkentte kabul gördü ve O üç şehir, büyük parklar kazandı.

STAD YERİ SATIŞA ÇIKARILABİLİR…
TOKİ, her an Batman 16 Mayıs şehir stadı ile kapalı spor salonu yerini satışa çıkarabilir ve orada yüksek yoğunluklu inşaat projesi hayata geçirilebilir.
Eğer o Şafak mahallesinin ortasındaki stad ve çevresindeki semtler; beton yığınına dönüştürülürse vay o semt sakinlerinin haline…
Orada nefes almak imkansızlaşacak.
Eğer o alan; beton yığınına dönüştürülürse kaybeden Şafak ve çevresindeki mahalleler olacak.
Bir kez daha diyoruz ki; o alan ‘yeşil alan’a dönüştürülsün. Belediye son yıllarda şehir merkezinde park sayısını artırmaya gidiyor.
İşte Şafak ve çevredeki semt sakinlerine nefes alacak bu önemli alanı değerlendirmenin tam zamanı.
Yoksa; yarın çok geç olabilir.

PARK OLMUYORSA CAMİ OLSUN
16 Mayıs şehir stadı ile yanı başındaki kapalı spor salonu yerinin ‘park’ olmuyorsa ‘sembol bir cami yapılsın’ diye de öneride bulunuyoruz.
Batman gibi bir şehirde gerek siyasetçilerin gerekse de çevrecilerin bu önerimizi dikkate almalarını istiyoruz.
Buradan bir kez daha öneriyoruz.
Eğer mevcut eski stadı ‘park’a ya da ‘yaşam alanı’na dönüştüremiyorsak şehrin ihtiyacı olan büyük bir ‘sembol cami’yi orada inşa edelim.
Orasının park olarak kalması veya cami inşa edilmesiyle ilgili önerimizin Ankara’da gerekli yerlere, gerekli şekilde iletilmesi halinde sonuç alınacağına inanıyoruz.
Bu şehrin ortasında kalan eski stadyumu değerlendirebilmek için herkes üzerine düşeni yapmalı.

Aksi taktirde başta o semtte oturanlar olmak üzere ‘ah-vah’ deyip dizine vuracak…
Her an TOKİ, o stad yerini satışa çıkarabilir.
Bizden söylemesi…

***             *****
CÖMERTLİK…
Bugün 11 ayın sultanı Ramazan’ın ilk günü.
Bir alıntıyı siz değerli okurlarla paylaşmak istiyorum;
“Hz. Ali'nin ağabeyi Cafer b. Ebu Talib'in oğlu Abdullah, sıcak bir günde, bir kabilenin hurmalığına inmişti. Abdullah burada dinlenirken, hurmalıkta çalışan köleye, yemek vakti üç parça ekmek geldiğini gördü. Adam ekmeklerden birini ağzına götürmek üzereydi ki, birden önünde açlığı her halinden belli bir köpek belirdi. Köle elindeki ekmeği köpeğin önüne attı. Köpek ekmeği derhal yedi. Köle ekmeğin ikinci parçasını da attı. Köpek bunu da bir kerede sildi süpürdü.

Köle bunun üzerine üçüncü parçayı da köpeğe verdi. Kalkıp, yeniden işine dönmek üzereydi ki, olup biteni uzaktan seyreden Abdullah, yaklaşıp sordu:
-Ey köle, bugünkü yiyeceğin ne kadardı?

Köle sıkılarak cevap verdi:
-İşte bu üç parça ekmek…
-O halde neden kendine hiç ayırmadın?
-Baktım ki, hayvan çok aç. O halde bırakmak istemedim.
-Peki, sen ne yiyeceksin şimdi?
-Oruç tutacağım.
Bunun üzerine, Abdullah b. Cafer, köleden sahibini, evinin nerede olduğunu sordu. Sonra da gidip adamdan bu hurmalığı içindeki köleyle birlikte satın aldı. Sonra döndü, köleye bu tarlayı ve onu sahibinden satın aldığını söyledi ve
ekledi:
-Seni azad ediyorum. Bu hurmalığı da sana hediye ediyorum.
Cömertliğiyle meşhur Abdullah b. Cafer, kendisinden daha cömert birini tanıyıp tanımadığı sorulduğunda, bu olayı anlatır ve:
-Ama o köpeğe topu topu üç parça ekmek vermiş; sense ona koskoca bir hurmalığı ve hürriyetini vermişsin, dediklerinde, şu karşılığı verirdi:
-Ama o elindeki her şeyi verdi; ben ise elimdekinin bir kısmını…”