Belediye Başkanı Serhat Temel ile memleket sorunlarını konuştuğumuz bir sohbet esnasında laf lafı açtı ve söz Başkan Temel’in doğup büyüdüğü Tilmerç köyüne geldi. Türkçe adıyla Demiryolu… Eniştem de Tilmerç’li olduğundan, çocukluğumda bu köye sıkça giderdim. Tilmerç de dikkatimi çeken bir durum vardı, onu Başkanla paylaştım.
 
Yıllar önce bir gün Eniştem, kardeşi ve köyden başkalarının da bulunduğu bir grup yürüyorlardı. Hepsinin yürüyüş biçimi hemen hemen aynıydı. Diyelim ki, Eniştemle kardeşindeki benzerlik normaldi. Peki ya diğerleri... Köy halkındaki bu benzerlik bende merak uyandırdı. Bir nedeni olmalıydı diye düşündüm.
 
Köye gittiğim bir gündü. Tren yolunda volta atan bir grup köylü dikkatimi çekti. Hepsi aynı tempoyla yürüyordu, Eniştemin yürüyüşünden pek bir fark yoktu. Acaba bu benzerliğin nedeni tren yolu olabilirmiydi. Ne de olsa köylü, daha çocuk yaşlarda başlayarak demiryolunu sıklıkla kullanıyordu. Yetişkinlerin sohbet yeri, çocukların oyun sahası ve köylünün çevre köylere yaya ulaşım için kullandığı bir alandı.
 
Bilindiği üzere tren rayları arasında belli boşluklar vardır. Bu mesafenin nedeni genleşme olayıdır. Genleşmenin olumsuz yönlerini ortadan kaldırmak, kötü sonuçlar doğmasını engellemek için, raylar arasındaki bu boşluklara da destekleyici elementler yerleştirilir. Bu sayede mesafeler sabit kalır ve genleşmeden etkilenmez. Fikrimce tren yolundaki bu mesafeler, büyük bir ihtimalle yürüyüş biçimine de etki etmiş. Ve çocukluğundan beri bu alanı kullanan köylünün yürüyüşünü de şekillendirmişti.
 
Tespitimi ilginç bulan Başkan Serhat Temel'de bir başka konuya dikkat çekti. Tilmerç’e sonradan gelenler hariç, diğer bütün ailelerin soyadının ‘T’ ile başladığını söyledi.
 
Temel’in anlattığına göre; Soyadı Kanunu yürürlüğe girdiğinde, nüfus memuru köye gelir. “Bu köyün adı nedir” diye sorar. ‘Tilmerç’ cevabını alan memur, "madem öyle hepinizin soyadı da ‘T’ ile başlasın" der. Her aileye ‘T’ harfi ile başlayan bir soyadı seçer. Böylece köyde bulunan 27 ailenin soyadı ‘T’ ile başlar. Çoğunun lügatte yeri bile yok. Bu kadar anlamsız yani.
“Galiba en anlamlısı benim soyadım” şeklinde espri yapan Başkan Temel,
Tinkat
Tileği
Tekik
Tendik
Tenik
Toğran
Tiğiz
Tikrit
Tekşüt
Tarhan
Tenha
Teleke
Temli
Tingaz
Tengiz
Terece
Tergek
Tezdiğ
Tidim
Teyfur
Tikiz
Tiğrik
Tilen
Tindaş
Tınığ
Temel
Tişik diye soyadlarını sıralarken telaffuzda bile sıkıntı yaşıyordu. Öyle de zor yani.
 
Soyadı Kanunu yürürlüğe girmeden önce, kişiler lakap ya da baba adıyla bilinirlerdi. Bunlar soyadı yerine geçerdi. Aile, kişi ve şahıslara lakaplar dışında takılan isimlerin önüne baba adı getirilerek tanınması mümkün kılınırdı. Bu da kişiyi belirleyici olurdu. Hasan oğlu Ahmet, Belangaz Ali, Palabıyık Hüseyin, Seyda Abdullah’ın oğlu Seyda Hasan v.s…
 
Kişi adının yanında onu belirleyici bir başka adın yani soyadının bulunmaması toplumsal ilişkiler bakımından bir eksiklikti ve karışıklığa neden oluyordu. Bu nedenle bir düzenleme yapılması gerekiyordu. Bir kimsenin asıl adından sonra gelen, ortak soyunu belirten ve aile ismi manasına gelen Soyadı Kanunu 21 Haziran 1934 yılında yürürlüğe girdi. Ve kullanılması zorunlu kılındı.
 
Soyadı kanunu belli bazı kuralları da beraberinde getirdi. Bu kanuna göre soyadlar Türkçe olacak, yabancı milletlere ait adlar kullanılmayacak, soyadların ahlaka aykırı ve komik olmamasına özen gösterilecek.
 
Yurdun her tarafında soyadı almak için yoğun bir çalışma başlar. Herkes soyadı seçmek için kıyasıya yarışır. Birçok kişi lakaplarının eş ya da zıt anlamlarını alır. Bir kesim ise daha mantıklı seçim yapar ve anlam bakımından zengin soyadlar seçerler. Maalesef büyük bir çoğunluğun soyadını ise nüfus memuru belirler. Tilmerç Köyünde olduğu gibi. Belirlenen bu isimler daha çok toplu soyadı kıyımı gibi...
 
Anlaşılan o zamanlar nüfus memurları üzerlerine vazife olmayan çok şeye imza atmışlar. Birçok köy, kasaba, mezra vs yerlerde üstünlüğünü kullanmış, keyfine göre soyadı seçmiş. Neyse ki, Tilmerç’ten geçen nüfus memurunun yolu bizim köyden geçmemiş.