Dünden devam

Yedi yıldır baca arıtmasız, filtresiz şekilde faaliyet yürüten 15 Termik Santral için 2,5 yıl daha zehir saçmaya onay veren TBMM kararının Sayın Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmesi ile ilgili ikinci yazımla karşınızdayım. Dünkü yazımda bu gelişmeden duyduğum memnuniyeti dile getirmiştim.

Bazıları yaptığım değerlendirme hakkında, ‘Cumhurbaşkanı mecbur kaldı, kamuoyu baskısından çekindi’ şeklinde yorumlar yapıldı.

Velev ki öyle olsun, veto kararı doğru değil mi?

‘Cumhurbaşkanı, genel başkanı olduğu partinin aldığı kararı veto etti. O yasa teklifi izni olmadan mı hazırlandı?’ diyerek eleştirilerde bulunanlar da var.

Bu benim sorunum değil, sonuçlara bakarım.

Toplum, ülke yararına atılan adımları destekler, daha hayırlı amaçlar için teşvik edici olmamız gerektiğine inanırım.

Dünkü yazımda, sosyal medyada da paylaştığım; ‘Günler öncesinden yaptığı açıklama ile Termik Santral kirliliğine bakış açısını ilan eden Cumhurbaşkanı, bu konuda ilkeli duruş göstererek kendisine saygısızlık eden Cumhur İttifakı'na ders vermiştir. Kendisine yapılan saygısızlığı veto ile protesto etmiştir. Böyle duyarlılıklar güzel oluyor’ şeklindeki ifademin dayanağını da bilginize sunmak istiyorum.

**

**

Değerli Okurlar, Termik Santrallerin 2,5 yıl daha filtresiz çalışmaları olanağı sağlayan torba yasa 21 Kasım’da Meclis’te kabul edilmişti. Oysa Sözcü Gazetesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aleyhteki görüşünü içeren haberi 20 Kasım’da yayımlamıştı.

Yukarıdaki Cumhur İttifakı’na ders verilmesi ile ilgili dayanağım olan o haberi bilginize sunuyorum: “CHP'nin ‘Namus meselesi' olarak nitelediği 13 termik santrale 2,5 yıl daha baca filtresi takmadan faaliyete devam kararına, Cumhurbaşkanı Erdoğan son noktayı koydu. Erdoğan, baca gazı filtreleme sistemlerinin mutlak suretle yapılması, yapılmadığı takdirde ceza verilmesi ve gerekirse santrallerin kapatılması için son dakika talimatı verdi.

Zehir saçan 13 termik santrale 2,5 yıl daha baca filtresi takmadan faaliyete devam kararı tartışmalara yol açarken son noktayı Cumhurbaşkanı Erdoğan koydu.

Erdoğan, termik santrallerdeki baca gazı filtreleme sistemlerinin mutlaka yapılması, aksi takdirde ceza verilmesi ve gerekirse kapatılmasını istedi.

Erdoğan partisinin MYK toplantısında ‘Kirliliğe kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Kimse milletin havasını kirletemez. Mutlaka filtreleme sistemi yapılmalı. Bu konuyu da bizzat takip edeceğim’ dedi.”

https://www.sozcu.com.tr/2019/gundem/erdogan-zehir-yasasina-dur-dedi-5462167/?fbclid=IwAR2q307TyHnxR63lxxre62SnAS5F4ggddRpEeDv3Psh3cbtnezx6CiahSaA

Bu bilgiyi sosyal medyada paylaşmıştım. Ancak bir gün sonra o yasa Meclisten geçince hayal kırıklığı yaşadığım gibi, sert tepkimi de ifade etmiştim.

Aradan sayılı günler geçtikten sonra Sayın Cumhurbaşkanı ilk veto yetkisini kullandı.

**

**

“HALKIMIZIN ZEHİRLENMESİNE İZİN VEREMEYİZ”

Tabi ilginç gelişmeler yaşandı. Termik Santraller zehir saçmaya devam etsin diye el kaldıran nice AKP’li Milletvekilleri bu kez Cumhurbaşkanına veto için teşekkür ettiler. İsimlerini vermeye gerek görmediğim bu çapsız Milletvekilleri adına ben utandım…

Cumhurbaşkanı’nın veto gerekçesini de önemsiyorum. Kendisi önceki gün veto gerekçesini açıkladı. O açıklaması da termik santraller konusunda toplumsal bilinçlenmeye katkı sunar düşüncesindeyim.

Veto gerekçesinde halkın zehirlenmesi ifadeleri dikkat çekti. İşte haberlere düşen veto gerekçesi: "Her şeyden önce erteleme talebi ilk kez gelmiyor önümüze. Daha önceden ertelemeler yapıldı. Firmalar filtre çalışmalarını yapmadılar. Yeniden süre uzatımı talebinde bulundular. Biz bir şeyde kararlılığımız var. Paris sözleşmesiyle bir süreci yaşadık, yaşıyoruz. İklim değişiklikleriyle ilgili teklifler geldi ama sözlerinde durmadılar. Biz de imzayı atmadık. ABD de bunu imzalamış değil. Derdimiz havanın kirletilmesine ve insanımızın temiz havayı solumasına izin vermeyen kuruluşları çalıştıramayız. Yapılacak olan başta bu filtrenin yapılması kararı var. Ama siz bu karara uymazsanız siz para kazanacaksınız diye halkımızın zehirlenmesine izin veremeyiz. Bu yıl sonuna kadar kendileri ne gibi adımlar atarlar bilemem. Biz 2020 sonuna kadar imkan verelim. Böyle bir şeyi kabul etmem mümkün değildir. Büyük ihtimalle bu yeniden bir ihaleye gider başka bir çıkışı yok. Çevre noktasında verdikleri sözleri tutmadılar. Kendileriyle görüştüğümüzde partikül değerleri düşürüldüğü vs böyle konuşuyorlar. İstediğin kadar söyle halkıma bakıyorum biz burada hava kirliliğinden yaşayamıyoruz diyorlar. Bu işin karar vericisi halkımdır. Kendileri buna uymadılar, benim de bunu tekrar Meclis'e göndermekten başta çarem yoktu. Meclis'te gerekli tartışmalar yapılır, bunun çözümü de yeniden ihaledir. Burada istihdam noktasında sıkıntılar yaşanabilir. Onu istismar ediyorlar. Bu konuyu da farklı bir yolla ortadan kaldırırız.”

Bu gerekçeden sonra şu gerçek gündemden düşmemelidir; Termik Santraller havayı kirletiyor, halk sağlığını tehdit ediyor. 7 yıldır halkı zehirleyen santraller artık gereken tedbirleri almalıdır. İlk veto, halk sağlığını savunan doğa ve çevre dostlarının elini güçlendirmiştir. Tüm kamuoyu sürecin takipçisi olmalıdır. Bu tedbirler alınmazsa, “İstediğin kadar söyle halkıma bakıyorum biz burada hava kirliliğinden yaşayamıyoruz diyorlar” sözünü hatırlatarak kendimize dayanak yaparak halk sağlığını savunmayı görev bilmeliyiz vesselam…