Dünden devam

Batman’daki tekstil atölyelerinde çalışan emekçilerin çok sıcak ortamlarda çalıştırıldıkları yönünde aldığım bilgiler üzerine sosyal medyadaki iki cümlelik paylaşımıma çok olumlu tepkiler aldığımı belirtmiştim. Sadece tekstil atölyelerinde değil, hayatın pek çok alanındaki emek sömürüsü gerçeğinin basında işlenmediğini bu vesile ile tekrar ifade etmek istiyorum.

Tekstil atölyelerinin faaliyetlerini yürütebilmeleri için bazı kurallara uymaları gerekiyor. Bunun denetiminin yeterince yapılmadığı gerçeğine inanıyorum.

İş sağlığı ve iş güvenliği çok önemsenmesi gereken, ancak en çok ihmal edilen bir alan olduğunun bilincindeyim. Tekstil atölyelerinde çalışan emekçilerin sağlıklarının risk altında olduğu gerçeğini İstanbul gibi büyük şehirlerden biliyoruz.

Geçmiş yıllarda ‘kot işçiliği’ meselesi gündemdeydi. Kansere yakalanan nice emekçi gerçeği ayyuka çıktıktan sonra o konu yaygın medyada yer alacaktı.

Tekstil atölyelerinde gerekli havalandırma, hijyen vs gibi hususlar, işçi sağlığı ile doğrudan ilintilidir. Ülkemizdeki bazı tekstil atölyelerinde açığa çıkan kimi zararlı maddelerin vücudumuzdaki akciğer, beyin, kan, deri, böbrekler, karaciğer, sinirler gibi birçok kısımda hasara yol açtığına dair ciddi uyarılardan haberdarız.

TEKSTİL ATÖLYELERİNİN UYMASI GEREKEN KURALLAR…

Tekstil atölyeleri konusundaki bu yazıma başlarken yaptığım araştırmada ulaştığım bazı bilgiler oldu. Her önüne gelen tekstil atölyeleri açıp üretim yapamaz. Satır başlarıyla hangi kurallar ve şartlar olduğuna dair özet bilgi sunmak istiyorum:

“İşyeri Düzeni ve Hijyen,

zeminin, kayma veya düşmeyi önleyecek şekilde tasarlanmış olması,

yeterli aydınlatma,

çalışma alanında temiz hava akımının bulunması, tüm alanların düzenli olarak havalandırılması,

işyeri içerisindeki sıcaklık ve nemin, rahatsızlık vermeyecek düzeyde tutulması,

insanlardan, makine veya donanımlardan kaynaklanabilecek veya dış ortam kaynaklı gürültünün rahatsız edici düzeyde olmaması,

makine veya donanımlardan kaynaklanabilecek titreşimin rahatsız edici düzeyde olmasının engellenmesi,

çalışanların yeme-içme, barınma gibi temel ihtiyaçları için uygun donanımlı alanların bulunması,

işyerinin temizliği düzenli olarak yapılması ve çalışma ortamında, hijyen açısından gerekli şartların sağlanması,

çöpler ve atıkların düzenli olarak ve uygun şekilde toplanması.”

Bütün bunlar tekstil atölyelerinin denetimini gerektiriyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği için daha nice şartlar vardır.

Batman’daki tekstil atölyelerinin hangi kurum tarafından denetlendiği konusunda bir araştırma yapmadım. Hangi kurum sorumluysa, onun yetkilileri şayet gerekli denetimi yapmayacak olurlarsa vebal altında olacaklardır.

Değerli Okurlar, Batman’da gölgede 45 dereceyi bulan sıcaklarda emekçiler klimasız ortamlarda çalıştırılıyorlarsa, sağlıkları risk altındadır. 90’lı yıllarda batı illerine, özellikle İstanbul’a göç eden binlerce Batmanlının tekstil atölyelerindeki yaşam koşullarına dikkat çekiyordum. Çünkü İstanbul’daki yüzlerce büyük apartmanın bodrum katlarında, çok ilkel şartlarda, klimasız ve havalandırmasız çalıştırılan emekçiler gerçeğinden haberdardım.

EMEK SÖMÜRÜSÜ DEVAM EDİYOR…

Ne yazık ki Batman’da tekstil atölyeleri hizmete açılırken, kötü ortamların olduğu yolunda bilgilere ulaşıyorum. Yazıktır, günahtır…

Emekçiler zorla buldukları işlerinden olmak istemedikleri için sorunlarını gündeme taşıyamıyorlar…

Ayrıca örgütlü de değiller. Onların hak ve hukuklarını savunan bir sendikaveyahut örgütleri yok. Hal böyle olunca çağdaş köleler gibi hem ağır işlerde çalıştırılıyor, hem de düşük ücret alıyorlar…

Sahi ücret durumlarını kim sorgulayacak?

Sözün bu kısmında sadece tekstil atölye emekçilerinin mağduriyetlerinden söz etmeyeceğim. Çünkü hayatın pek çok alanındaki bütün emekçiler düşük ücretle çalıştırılıyorlar.

İş-Kur üzerinden asgari ücretle çalıştırılan emekçiler gerçeğini duymuş olmalısınız. Bazı tekstil atölyeleri dışında, kimi mağazalarda da İş-Kur yerleştirmecisi emekçiler oluyor. Birkaç aylığına çalıştırılan emekçilerin maaşlarını İş-Kur asgari ücret olarak ödüyor. Ancak edindiğim bilgiler ve duyumlar, yapılan şikayetler, sosyal medyada dile getirilen tepkilerden anlıyoruz ki orada da emek sömürüsü var. İş-Kur emekçilerine de asgari ücreti tam ödemeyenler olduğu gibi, sigortalarını yatırma bedeli olarak para isteyenler de oluyormuş…

Öte yandan İş-Kur bünyesindeki hizmet sonlandığında yeniden düşük ücrete talim dönemi başlıyormuş…

Sıkı durun, kimi usta emekçilerin ve işçilerin tekstil atölyelerinde 700 ile bin TL arasındaki aylık ücretle ve üstelik günde 9 ve hatta 12 saat çalıştırıldıkları yönünde bilgiler ve somut gerçeklik var…

Batman’daki market ve mağazalarda da aynı şekilde ve hatta daha düşük ücretle çalıştırılan emekçiler gerçeğini ve üstelik sigortasız istihdamlarını hatırlatmak isterim…

Bunu gündeme taşıyarak kime mesaj veriyorum?

İlgili kurum ve kuruluşlar, resmi merciler emekçilerin haklarını savunmak ve korumak zorundalar. Emekçilerin keyfi olarak saatlerce çalıştırılmaları kabul edilemez. Haydi sigorta yaptırmıyorsunuz, düşük ücret veriyorsunuz, peki 8 saatten fazla çalıştırmak neyin nesi oluyor? 1800’lü yıllarda emekçiler 8 saat çalışma için ayaklanmamış mıydı?

Çağdaş kölelik statüsüne hayır diye bağırmak isterim. Ancak İLO Sözleşmesinin altına imza atmış ülkemiz, kapitalist sistemle idare ediliyor. Ne yazık ki emekçilerin en büyük sorunu adaleti gözetmeyen ve emekçilerin hukuklarını korumayan bir sistemle idare edilmeleridir. Yıllarca adaleti, hakkı, hukuku, alın terini savunma adına topluma gidenler gerçeğine rağmen sistem değişmiyor, sömürü değişmiyor. Bunun artık değişmesi gerekiyor. Emek sömürüsünün olmadığı bir gelecek dileğiyle emekçileri selamlıyorum.