Geçtiğimiz günlerde gezdiğim Tatvan ve Van izlenimlerimi buradan bilgilerinize sunarken, umarım faydalı olmuşumdur. Bazı Tatvanlı vatandaşlar, sahil boyunca dikkat çeken aşırı pis kokuları Batman’daki bir gazetede de olsa gündeme taşıdığım için teşekkür ettiler.

Yine Tatvan Öğretmenevi’nin yemek meselesi bazı Batmanlı eğitimcilerin de ilgisini çekti. Kavurucu Batman sıcaklarından uzaklaşarak Tatvan’a gittiklerini belirten bazı eğitimciler, “Tatvan Öğretmenevinin bahçesi mükemmel. Herkes pahalı otellerde ikamet etme olanağına sahip değil. Öğretmenevi’nin daha iyi yemek çıkarması için yaptığınız değerlendirmeler isabetli olmuş” diye görüş belirttiler.

Tatvan’da tanık olduğum mülteci dramları ve Nemrut Krater Gölü hakkında vermiş olduğum bilgiler de pek çok kişinin ilgisini çekti.

Yani, ‘Bize ne Tatvan ve Van’dan, gezinden, izlenimlerinden?’ diyenler mutlaka vardır. Bu görüşe prim vermem.

Ahlat’ta tek metre karelik arazisinin bile boş bırakılmaması, domates, kavun, şeker pancarı vs sebze üretiminden dersler çıkarmamız gerekmez mi?

Ahlat’ın çalışkan, üretken çiftçilerine hayran kaldım…

**

**

Evet, Tatvan ve Van izlenimlerimi bu yazı ile bitirmek istiyorum.

Adilcevaz ve Ahlat’ı ziyaret ardından gezimizin son gününde Van’a geçtim.

Edremit ve Gevaş her zamanki gibi doğasıyla mükemmeldi. Özellikle Edremit’te sahil boyunca onlarca kamelyanın hizmette olduğunu gözlemledim.

Varlıklı insanlar sahildeki turistik tesislerde, lokantalarda dinlenirken, durumu iyi olmayanlar ve sakinliği tercih edenler özel kamelyaları tercih ediyordu.

Edremit Belediyesi’nin bu hizmeti ücretsiz verdiğini öğrendim.

Kim önce yetişirse, kamelyadan faydalanabiliyormuş.

Yıllardır Batman Çayı’nın ıslahı için mücadele veriyoruz. Batman Çayı ıslah olursa, çay kenarı boyunca Edremit örneğinde olduğu gibi halkın ücretsiz yararlanacağı kamelyalar inşallah olacaktır…

AKDAMAR ADASINDAKİ SÖMÜRÜ MEKANİZMASI!..

Van’a gidip de Akdamar adasını ziyaret etmemek olmazdı. Yıllar sonra yine Akdamar’a bir yatla geçtik. Gidiş ve geliş ücretini tek seferde tahsil ediyorlardı.

Adaya giderken kimse orada ayrıca giriş ücreti alınacak diye vatandaşları bilgilendirmedi.

Adaya ayak bastığımızda Kültür Müdürlüğü’nün ücret tarifesiyle karşılaştık.

Kişi başı 18 TL ayak bastı parası zorunluydu. Parası olmayanlar dostlarından borçlanıyormuş…

Kişi başı 5 TL alırsınız da, 18 TL neyin nesi oluyor?

Ailece Akdamar Adasını ziyaret edenlerin olduğunu, kişi başına herkesin 18’er TL ödeyemediğini, parası olmayanın orada bekletildiğini öğrendim. Yapılacak bir şey yokmuş.

Orada kredi kartı da geçmiyordu. Bütün adayı bir müze haline getirip Kültür Bakanlığına para

Kazandırırsınız ama biraz da tolerans olmalı. Param yok diyenlerden zorla tahsil edilmemeli, kalabalık ailelere indirim olmalıdır.

**

**

Akdamar Adası’ndaki esas sömürü mekanizması Kültür Müdürlüğü eliyle gerçekleştiriliyor. Orada çay hizmeti veren kantin/büfe diye nitelendirebileceğimiz bir mekanın Kültür Müdürlüğü tarafından işletildiğini öğrendim.

Çay, Pisküvi çeşitleri vs doğal olarak ücrete tabiydi. Ancak doğal olmayan aşırı yüksek fiyatlarıydı…

Normalde tahminimce 3-4 TL edecek bir paket ay çekirdeğinin 16 TL olduğunu duyduğumda tepki gösterdim. İşletme yetkililerine ulaşamadım, çalışanlar ise ellerinden bir şey gelmediğini ifade ettiler.

Devletin resmi bir biriminin işlettiği bir mekanda satılan her şeyin fatura veya kasa fişinin olması gerekirken, orada açıkça bir sömürü sistemi kurulmuştu. Hiç kimseye satılan ürünün karşılığı olarak fiş verilmiyordu.

Vergi kaçırılmasından çok, fırsatçılık beni oldukça rahatsız etti. Van’daki yetkililer de sürekli olarak oraya gittiklerinden, bu mekanizmayı görüyor olmalıdırlar…

Madem Kültür Müdürlüğü zaten yüksek fiyatla ayak bastı parasını alıyor, orada insana yakışır makul sınırlarda hizmet verilmelidir. Vanlı yöneticiler bu sömürüye seyirci kaldıkları her gün vebal altında olacaklardır…

Tatvan-Van izlenimlerimden dersler çıkarılmasını diliyorum. (Son)