Bilim insanları birinci sınıf tarım arazilerinin imara, yerleşime, iskana açılmasına hep itiraz etmişlerdir. Bu konuda sayısız bilgiye google üzerinden de ulaşabiliriz.

Ne yazık ki bilim insanlarının bütün uyarılarına rağmen pek çok kentte olduğu gibi Batman’da da birinci sınıf tarım arazileri üzerindeki yapılaşma hız kazanıyor…

Birinci sınıf sulu tarım arazileri üzerinde hızla yapılaşmaya gidilmesi, bu önemli ve verimli toprakların imara açılmasının vahim sonuçlarını düşünmemiz gerekmez mi?

SOL SAHİL SULAMA KANALI…

Batman Sol Sahil Sulama Kanalı’nın yapım gerekçesi neydi, hiç düşündük mü?

Malabadi Barajı’ndan Batman’a, Kuyubaşı çevre yoluna kadar binlerce dönüm arazinin istimlak edilerek, sol sahil sulama kanal yapımı için trilyonların harcanma gerekçesi neydi?

Hiçbir enerji kullanmadan, Batman İluh Deresinden deşarj edilen sulama kanalı estetik ve görsel amaç için mi yapıldı?

O kanal ile kentimizin içme suyu ihtiyacı karşılanmıyor…

Fabrikaların ihtiyacını karşılamak için de o kanal yapılmadı…

Batman Sol Sahil Sulama Kanalı bir amaç için yapıldı. Binlerce dönüm birinci sınıf tarım arazisinin sulanması için o kanal yapıldı, istimlak için trilyonlar harcandı.

O kanalın yapımına başlanması ardından sulama projesi kapsamındaki yüzlerce dönüm arazinin imara açılması da neyin nesi oluyor?

İL TOPRAK KORUMA KURULUNDA UYARI…

Yıllar önce merhum Valimiz Recep Kızılcık döneminde Valilik bünyesinde İl Toprak Koruma Kurulu vardı ve aktifti.

Temsil ettiğim dernek adına o kurulun bir sivil üyesiydim.

Ayda bir Vali başkanlığında toplanan kurulda DSİ, Tarım ve diğer resmi kurumların müdürleri ile bazı sivil toplum örgütlerinin başkanları katılırdı. Merhum Valimiz Kızılcık, tarım arazilerine çok duyarlıydı ve bu arazilerin imara açılmasına şiddetle karşı çıkıyordu.

Bir keresinde toplantıda yapılaşmalara karşı çıktığımda, “İşte sivil farkı. Kimse yanlış olan adıma itiraz etmedi. Siz doğruyu savundunuz” diyerek bana teşekkür etmişti.

Bugünkü Gültepe ve Tılmerç mahallelerinin bulunduğu tarım arazilerindeki yapılaşma üzerine 2015 yılında burada değerlendirme yaparken, şunları yazmışım: “Merhum Valimiz, ‘Bunların hepsi kaçak yapılar. Devlet bir yandan Sol Sahil Sulama Kanalı için trilyonlar harcıyor, öte yandan birileri bu sulama kanalı kapsamındaki toprakları betonlaştırıyor. Bunları yıkacağım’ demişti. Özetle ifade etmek istediğim şudur; Kentimizin geleceğini ilgilendiren önemli planların önce ilgili kurulların gündemine gelmesi gerekmez mi? Haydi İl Toprak Koruma Kurulu kaldırılmış olsun, Batman Kent Konseyi ne güne duruyor? Kentin en üst Danışma ve Karar Alma organı olan Batman Kent Konseyi’ni bilgilendirseler olmaz mı? Orada ilgililer Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyelerini bilgilendirsin. Tartışması yapılsın, sonra ortak akılla çözüm önerisi sunulsun. Önerim budur. Yol medeniyettir, yollara da, yapılaşmaya da ihtiyacımız var. Ancak betonlaşma, birinci sınıf tarım arazilerinin, hele sulama kanalı kapsamındaki arazilerin durumu da önemlidir. Birlikte fikir üretmeyi öneriyorum.”

Tabi o kaçak yapıları kimse yıkamadı, sulama kanalı kapsamındaki arazilerde yüzlerce apartman dikildi, betonlaştırıldı…

Birinci sınıf tarım arazilerinin ekilebilir, ürün alınabilir cihetiyle zaten ülke ekonomisine katkısı açıktır. Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımının vahim sonuçlarının ne yazık ki farkında ve bilincinde değiliz…

BİLİM İNSANLARI KAFA YORUYOR AMA…

Bu konuda bir bilgiyi paylaşmak istiyorum: “Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımının en yaygın görüldüğü alanlar sırasıyla sanayi, konut kentleşme, turizm ve madencilik ile ulaştırma amaçlı kamu yatırımları şeklinde sıralanmaktadır. Türkiye’de 1989-2010 döneminde toplam 827 bin hektar tarım arazisinin tarım dışı faaliyet alanlarında kullanımına izin verilmiştir. Olumsuz Etkileri. Tarım arazilerinin, kentleşme, sanayi, turizm gibi tarım dışı amaçlarla kullanımı sonucu öncelikle tarım toprakları geri dönüşümü olmayacak biçimde yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktadır. Ülkemizde tarım arazilerinin tarım dışı kullanımı devam ettiği sürece sınırlı miktardaki verimli tarım arazileri hızla azalacaktır. Bu durum, aynı zamanda tarım arazilerine yönelik daha önce büyük maliyetlerle yapılmış olan sulama ve tarımsal altyapı gibi yatırımların atıl kalmasına da neden olacaktır.

Diğer taraftan, tarım arazilerinin nüfusa bağlı olarak giderek azalması nedeniyle gelecekte yaşanması muhtemel açlık tehlikesi, yine azalan tarım arazisi neticesinde biyolojik çeşitlilik üzerindeki olası olumsuz etkileri ve tarım arazisi ihtiyacının çayır ve mera arazilerinden karşılanarak ekolojik dengenin bozulması gibi hususlar, tarım arazilerinin korunması ve etkin kullanımının sağlanmasının ne kadar gerekli ve önemli olduğunu gözler önüne sermektedir. Tarım dışı arazi kullanımlarında kısa vadede rant veya kazanç oranı yüksek olabilmektedir. Buna ülkede izlenen tarım politikası ve özellikle de tarımsal fiyat ve destekleme politikasının olumsuz etkileri de eklenince tarım topraklarının elden çıkması hız kazanmaktadır.

Verimli tarım topraklarının kentleşme eyleminde kullanılıyor olması, elden çıkması, kentleşme olgusu, yerleşimlerin düzenlenmelerinde çevre faktörlerinin (güneşlenme durumu, gün ışığı, hakim rüzgar yönü, hava akımları, çevre yeşillikleri, yer altı suyu seviyeleri, jeofiziksel özellik vd.) yeterince değerlendirilememesi ile çarpık kentleşme olgusu kendini daha belirginleştirmektedir. Bunun sonucu olarak şehirlerde plansız ve kontrolsüz yapılaşmalar olmuş ve şehir çevrelerindeki tarım arazilerine doğru yayılmalar başlamıştır.”

http://dergipark.gov.tr/download/article-file/184852

Görüldüğü gibi bilim insanları, hepimizin geleceği için toprağa büyük önem veriyor ve insanlığın yarınlarda büyük sıkıntılarla karşılaşmaması için kafa yoruyorlar. Ancak onları dinlemiyoruz.

Batman’da da, sol sahil sulama kanalı projesi kapsamındaki birinci sınıf tarım arazilerinde yeni yapılaşma, imar için çalışmalara tanık oluyoruz. Bunun yanlışlığını yıllar sonra göreceğiz…

Bu meseleye kafa yoracak yetkililerin çıkması dileğimle.