Son günlerde Batman’dan Avrupa’ya giden çok sayıda Suriyeli aile gerçeğini biliyordum. Çünkü tanıdığım, yıllardır hayırseverlerimizin kapılarını çaldıkları, varlıklı ailelere evlerini gösterdiğim nice Suriyeli aileler var. Bunlardan bazıları kentimizden ayrılıyor.

Batman Çağdaş Gazetesinin son haberini okumuş olmalısınız. Göç İdaresi Müdürü Sayın Abdulvahap Asma’dan alınan bilgiler var. O haberimize bakalım:

“Bir dönemler sayıları 25 bin civarında olan Batman'daki Suriyeli mültecilerden 5000’i Avrupa'nın çeşitli ülkelerine iltica etti. Mülteciler Başkomiserliğine daha önce başvuruda bulunan Suriyeli sığınmacıların taleplerinin Avrupa'nın bazı ülkeleri tarafından yerine getirildiğini kaydeden İl Göç İdaresi Müdürü Abdulvahap Asma, şunları söyledi: ‘Son üç yılda Batman'dan Avrupa'ya yerleşen mülteci sayısı 5000’e yaklaştı. Hala Almanya başta olmak Üzere Hollanda, Fransa ve İskandinav ülkelerine başvuran Suriyeli sığınmacıların talepleri var. Pasaport işlemleri tamamlanan Suriyeliler, belli periyodlarla Avrupa ülkelerinin yolunu tutuyor. Batman'da oturan ve uyum sağlayan onlarca Suriyeli de var. Sağlık tedavileri karşılanıyor. Mesleklerini burada rahatlıkla sürdüren Suriyeli sığınmacılar var."

Haberde beş bin ifadesi geçiyor. Batman’dan Avrupa’ya gidenler olduğu gibi, Suriye’ye dönenler de olmaktadır.

Tabi gidenler olduğu gibi yeni gelen aileler de olmaktadır…

Özellikle insan tüccarlarının oyunlarına gelmiş, aldatılmış nice Suriyeli aile, Irak üzerinden Türkiye’ye giriş yapmaktadır.

Mevcut resmi mevzuatlara göre Irak ‘Güvenli Ülke’ olduğundan, Irak üzerinden kentimize giriş yapanlar, Suriyeliler gibi ‘Geçici Koruma Yönetmeliği’nden yararlanamıyorlar…

O nedenle sağlıktan yardımlara kadar pek çok konuda mağdur oluyorlar.

Irak’ın güvenli ülke olmadığı gerçeği de ayrıca bilinen bir gerçekliktir. Ancak mevzuatlar, resmi prosedür böyledir.

WAHAN'DAN AYRILMAK…

Değerli Okurlar, yaklaşık beş yıldır Batman’da olan ve ailece ziyaret edip, hayırseverlerin yardımlarını ulaştırdığımız yüzlerce aile ile dostluğumuz olmuştur. Nice yetimler, ağır yatalak/engelli hastalar, çok çok mağdur ailelerden bazıları her dini bayramda bizi telefonla aramaktadırlar.

Suriyeli Wahan adlı dünya tatlısı bir çocuk vardı. Beş yıldır Alo Tevşo pazarının dar sokağındaki bir evde ikamet eden Wahan, sürekli yatağa mahkum bir çocuktur.

Kendisine ‘Cam Çocuk’ deniliyor. Bir buçuk yaşından itibaren iki ayda bir ayağı kırılan Wahan’ın da Batman’dan ayrıldı.

Şu anda 9 yaşında olan Wahan ile 5 yıl önce tanışmıştık. O tarihten beri sürekli gözettiğimiz bir ailedir. Gıda, giyim, zekat, kurbanlık et, oyuncaklara kadar her türlü yardımla ziyaret ettiğimiz Wahan’ın ailesi şu anda İstanbul’da. 1 Kasım’da yurt dışına uçacaklar…

Eşim ve kızımla sayısız kez ziyaret ettiğimiz Wahan, öyle vefalı bir çocuktur ki, geçen akşamlardan birisinde bizi aradı.

“Xalo, Xamına Zeynep çewane, jınxalamin çewaye, hale we çiye? Em dıçın Avrupa, hekke xo helalbikin”(Dayı, Zeynep ablam(Liseye giden kızım) ve yengem nasıl? Haliniz nicedir. Biz Avrupa’ya gidiyoruz. Hakkınızı helal ediniz) sözünü duyduğumda tuhaflaşmıştım…

Hem çok üzülmüş, hem şok olmuştum. Sanki ailemizin bir ferdi bizden ayrılacakmış gibi üzüldük…

Ancak elden bir şey gelmiyor. Memleketlerinden kopup kentimize sığınan nice Suriyelilerden birisiydi Wahan.

Dünya tatlısı, sanki 30 yaşına kadar büyümüş ve sonra küçülmüş gibi akıllı, mükemmel Kürdçe konuşan Wahan için ağladık. Kızım ve eşimin üzüntüsünü görecektiniz…

Rabbim yollarını açık etsin diye dua etmekten başka gerçekten elimizden bir şey gelmiyor. Sadece ve sadece Allah rızası ile inandığım insani değerler gereği yardımlaşma ve dayanışma konusunda elimden geleni yapmaya çalıştım. Ya Rabbim, rızan için kabul et, bizi riyadan koru…

Dünya hayatının geçici olduğuna inanan ve dünyalık mal ve mülkümüzün de burada kalacağına yakinen inanan biri olarak sadece görevimizi yapmaya çalışmışız. Rabbim, Wahan ve onun gibi nice mağdurlara yardım edenlerin de hayratlarını, iyiliklerine kabul etsin.

Evet, binlerce Suriyeli kentimizden ayrılıyor. Ancak hala yaklaşık 2500 Suriyeli aile Batman’da yaşıyor.

Suriye’de beş yılı aşkın süredir devam eden bir iç savaş var. Hepimiz yıllardır bu savaşı izliyoruz. Suriye’nin barbarlıkta sınır tanımayan rejimi, diktatörlüğü, kentlerini uçaklarla bombardıman etmekte, varil bombaları kullanmakta, şehirlerini top ve tank ateşleriyle vurmaktadır. Pek çok kentler harabeye dönüşmüş vaziyettedir. Bu gerçek yüzlerce kez görsel olarak kayıt altına alınıp dünya tarafından izlenmektedir. Suriye’de Cenevre Sözleşmesi hiçe sayılmakta, sivillere açıkça kan kusturulmakta, iç savaşta ele geçirilen esirler işkencelerden geçirilip hunharca katledilmekte, ortaya çıkan yabancı güçlerce destekli sayısız terör örgütü,

sayısız cinayet şebekesi yerleşim yerlerinde sivillere hayatı zindan ettirmekte, barbarlıkta sınır tanımamakta, insanları hayvanlar gibi boğazlamakta, aklınıza gelen ve gelmeyen her türlü hak ihlallerine pervasızca imza atmaktadırlar…

Suriye’deki iç savaştan kaynaklı manzaralar, savaşın korkunç yansımalarını ibretle izliyoruz. Her gün Ege Denizinde batan tekneler, Muğla’nın, Bodrum’un sahillerine vuran cansız bedenler gerçeğini ibretle izliyoruz değil mi?

Bir zamanlar onların da güzel evleri, meyveli ağaçların bulunduğu bahçeleri vardı…

Heyhat bugün sefil ve perişan haldedirler. Her gün gözlerimizin önünde topluca ölüyorlar…

Suriyeli sığınmacıların dramlarını izlerken düşünmeliyiz. Bütün bunlar savaşların dehşetengiz sonuçlarıdır…

Savaşlar, iç çatışmalar halklar için yıkımdır, ülkeler için yoksulluk, açlık ve zillettir. Kadınların ırz, çocukların yaşam güvenliğinin olmadığı bir ülke olmuştur Suriye. O nedenle insanları göç etmiş ve bize sığınmışlardır. Onlara karşı görevimizi yapmış mıyız, kendimizi sorgulayalım. Halen çok çok zor durumda olan yetim ve engelli sığınmacıları gözetelim. Rabbim Wahanlara başka acılar yaşatmasın.