Bu kentin önemli sorunlarını gündeme taşıyarak çözümü için katkı sunmaya çalışıyoruz. Niçin?

Daha yaşanabilir bir kent ve daha mutlu bir gelecek için…

Her şey irademiz dahilinde gelişmiyor.

Bazen dışımızda yaşanan gelişmelerin hayatımızı olumsuz yönde etkilediğine tanık oluyorsunuz.

Batman’a sığınan binlerce Suriyeli aile gerçeğini düşünelim.

Düne kadar bu insanlar kendi ülkelerinde mutlu bir yaşam sürüyorlardı.

2011 yılında Suriye’de yaşanmaya başlayan iç savaş nedeniyle halk yaşadıkları toprakları terk etmeye başlayacaktı…

Suriye’nin Beşar dikta yönetimi bir yandan, vekalet savaşları ile halka kan kusturmaya çalışan çeteler öte yandan ve büyük emperyal güçler diğer yandan komşu ülkeyi yaşanmaz hale getirdi…

Milyonlarca Suriyeli ülkesini terk ederek başka devletlere sığınmaya başladı...

Yüz binlerce insan hayatını kaybetti, yüz binlerce yaralı insan ve açlıkla boğuşan milyonlar gerçeğine tanık olduk…

Şu anda kentimizde yaklaşık 30 bin, ülkemizde 3 milyonu aşkın Suriyeli yaşıyor.

Hayata tutunmaya çalışan Suriyeliler gerçeğini herkes gözlemliyor.

Evet, biz bu kentin güzel yarınları ve insanlarımızın mutluluğu için çırpınırken, ne yazık ki dışımızda yaşanan bazı gelişmeler nedeniyle, ne mutluluğu yakalayabildik, ne de güzel yarınlara ulaşabildik.

Kentimize sığınan Suriyeliler nedeniyle ciddi bir imtihandan geçtik, geçiyoruz…

Ekmeğimizi, aşımızı ve acılarını paylaştık, paylaşıyor, gençlerimizin işsiz kalması pahasına, sığınmacıların da ekmek kazanması için fedakarlık yaptık, yapmaya da devam ediyoruz…

KİMYASAL GAZLARLA KATLİAMLAR…

Amerika, İngiltere ve Fransa’nın, Suriye’ye yönelik son askeri saldırıları bizim hayatımızı olumsuz yönde etkileyebilecek gelişme olduğundan, bugün kentimizin sorunlarını yazmayacağım.

Yarınlarda Ortadoğu’da nükleer, kimyasal ve biyolojik bir savaş yaşanırsa, bütün emeklerimiz boşa gidecektir.

O nedenle bugün Suriye’deki gelişmeleri değerlendirmek istiyorum.

Değerli Okurlar, uzun süredir devam eden Suriye’deki iç savaş, artık bitme aşamasına gelmişken, tıpkı Irak’ta olduğu gibi, kimyasal gazların kullanımı tartışması doruk yaptı...

Şam’ın Doğu Guta bölgesinde etkili olan rejim muhalifleri, sivilleri canlı kalkan olarak kullanırken, zalim Beşar yönetimi ise, Rusya ve İran’ın tam askeri desteği ile harekete devam ediyordu.

Doğu Guta’da insanlık dışı gelişmeler, vahşetler yaşanıyordu…

Suriye rejimi ve Rusya, muhalif isyancıları bastırma adına sivilleri uçaklarla bombalamaktan çekinmiyordu…

BM Genel Kurulu, bir süre önce özelde Doğu Guta, genelde tüm Suriye’de bir aylık ateşkes kararı almıştı.

Hiç kimse alınan karara uymadı, tanımadı…

Doğu Guta’da daha katmerli bir zulüm politikası izlendi ve nihayet geçtiğimiz günlerde kimyasal gazlı saldırı dünya kamuoyunun gündemine taşındı…

Doğu Guta’nın düşmek olduğu ve rejim güçlerince kuşatıldığı bir zaman diliminde rejimin kimyasal gaz kullanması için bir neden yoktu. O nedenle soru işaretlerine neden olan bir gelişme olarak değerlendirdim.

Suriye dikta rejiminin, Irak’ın zalim diktatörü Saddam gibi kimyasal gaz kullanması her zaman olasılıktı. Çünkü ikisi de ‘Baasçı’ yönetimdir…

Saddam gibi Hafız ve Beşar da Basçı partinin yöneticileridir. Mişel Eflakçı ilkel düşünceyi savundukları için kimyasal gaz kullanmaları gayet doğaldır diye düşünüyorum.

Nitekim Saddam, Halepçe dışında birçok yerde kimyasal gaz kullanmıştır…

Saddam’dan sonra Beşar yönetimi de son 7 yıllık iç savaşta bazen kimyasal gaz ile birlikte varil bombaları kullanmaktan çekinmemiştir.

Ancak Doğu Guta’yı kontrol altına almaya başlamışken, kimyasal gaz kullanımı çok mantıklı değildi. Sorun BM’ye taşındı, Rusya veto yetkisini kullandı.

Amerika, kimyasal gaz kullanıldığını ve ellerinde kanıt olduğunu ileri sürerek tam da miraç Kandili gecesinde Suriye’yi vurdu…

Günlerce süren gerilim ve karşılıklı tehditlerden sonra Suriye yönetiminin bazı askeri hedefleri vurulurken, İran ve Rusya’dan tek karşı hamle bile gelmedi…

Rusya’nın, Beşar için üçüncü dünya savaşını göze almayacağını bekliyordum. Amerika, bir kere daha dünyanın en büyük silahlı gücü olduğunu ilan etti.

RUSYA SİLAH SATMA PEŞİNDE…

Amerika’nın Suriye üzerindeki hesapları bitmedi. Rusya, son saldırıyı gerekçe göstererek silahlarını satma hamlesine başvurdu…

Önceki gün basında yer alan haberden bir paragrafa bakalım: “Rusya Genelkurmay Başkanlığı Ana Harekat Dairesi Başkanı Orgeneral Sergey Rudskoy, düzenlenen bu saldırının ardından Suriye ve diğer ülkelere S-300 hava savunma sistemleri sevkiyatının yeniden gündeme gelebileceğini söyledi. Rudskoy, ‘Eldeki verilere göre saldırıda toplam 103 seyir (cruise) füzesi kullanıldı. Büyük oranda Sovyet üretimi hava savunma komplekslerinden oluşan Suriye hava savunma sistemleri, hava ve deniz bazlı füzelere başarıyla karşılık verdi ve 71 seyir (cruise) füzesini önledi. Objektif kontrol verilerine göre Duvali hava üssüne 4, Dumayri hava üssüne 12, Bley hava üssüne 18, Şayrat hava üssüne 12 füze fırlatıldı. Bu füzelerin tamamı imha edildi. Birkaç yıl önce bazı Batılı partnerlerimizin yoğun talebi üzerine Suriye'ye S-300 sistemleri sevk etmekten vazgeçtik. Ancak yaşanan bu gelişme ışığında, bu konuyu yeniden gündeme alabiliriz. S-300'leri sadece Suriye'ye değil, diğer ülkelere de sevk edebiliriz’ dedi.” http://www.hurriyet.com.tr/dunya/son-dakika-rusyadan-flas-s-300-aciklamasi-40804916

Görüldüğü gibi Rusya, Amerika’nın saldırısına askeri mukabele yapmadığı gibi, sıcağı sıcağına S-300 sistemlerini satma ve pazarlama ile dünyanın karşısına çıkabiliyor utanmadan…

Sonuç olarak Suriye’de vekalet savaşları yürütülüyor. Olan sivil ve savunmasız sivil Suriye halkına oluyor. Bu gerçeklerin görülmesini dilerken, tüm zalimlerden, zulmedenlerden beri ve uzak olabilmemiz için dua edelim diyorum.