Dünden devam

 

Dünkü yazımda su kaynaklarımız, suyun önemi, kentimiz şebeke sularını tehdit eden fenol üzerine değerlendirmeler yapmıştım. Konu çok önemli olduğundan bu yorumumu da su meselemize ayırıyorum.

Dünkü yazımda ifade etmiştim; Sağlık Bakanlığı, Batman Valiliğini; Genel Müdür Vekili Dr. Seraceddin  Çom,  imzasıyla 26 Mart 2009 tarih ve 9505 sayılı yazı ile şöyle uyarmıştı: “İlgili Belediye tarafından sağlanan şebeke suyunda gerekli arıtımın yapılarak, suyun fenol, yağ ve gres maddelerinden arındırılması, şebekeye olan sızmaların engellenmesi için gerekli önlemlerin alınması ve halka sağlıklı ve güvenli içme kullanma suyunun ulaştırılması, bu süreç içerisinde şebeke sularının içme ve yemek yapma amacıyla kullanılmaması yönünde halkın etkin şekilde uyarılması ve bilgilendirilmesi, kaynakta, depoda ve şebekenin uç noktalarında bahse konu parametrelerin aylık olarak izlenmesi hususlarında; bilgilerinizi ve gereğini önemle rica ederim.”

Bakanlık 26 Mart 2009 yılında fenol için kesin uyarıda bulunmuş, halkın şebeke suyunu yemeklerde dahi tüketmemesi için etkin şekilde uyarılmasını istemiş. Halbuki daha 2008 yılında Refik Saydam Araştırma Merkezi, TÜBİTAK ve ODTÜ’ne gönderilen su analizlerinde yüksek oranda fenol tespiti yapılmıştı. Bu bilgileri köşeme taşımış ve içme suyumuzdaki fenol gerçeğine dikkat çekip, il yöneticilerini şu ifadelerle eleştirmiştim: “İnsan sağlığına olan duyarlılığım nedeniyle Batman şehir şebeke suyundaki Fenol konusunun gündemden düşürülmemesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü içme suyundaki fenol, insan sağlığını tehdit edecek boyutlardadır. Sınır değerlerinin üzerindeki fenol gerçeğine rağmen kurumların sessizliği tercih etmesi, benim açımdan kabul edilebilir bir durum değildir. Valilik ve Belediye’nin sanki bu kentin önemli bir sorunu yokmuş gibi duyarsız kalması, sorunun çözümü için çaba ve arayışlarda bulunmamasını daha önce de eleştirmiştim. Neden? Batman şehir şebeke suyunda kanserojen fenol maddesinin sınır değerlerin çok üzerinde çıkması nedeniyle vatandaşların hazır sulara yöneldiği gerçeği basında haber olmuştu. Daha önce bir hazır su bayii varken, 10 bayiin daha açıldığı haberi ardından bu köşede şu eleştiriyi yapmıştım: ‘Halkımız, bu kentte yaşayan üç yüz bin insan, hazır paket su mu almalı? Kimin halkı bu yola itmeye hakkı var? Batman içme suyundaki fenol sorununa bu şekilde mi çözüm getirilecek?

Hazır paket su alacak imkanım var. Ancak iki yüz bin insanın bu olanağının olmadığını biliyorum. O nedenle şebeke suyunu içmeye devam ediyorum. Vicdanım kabul etmiyor. Batman’ın yoksul çocukları şebeke suyunu kullanmaya devam ederken, çocuklarımın eline pet şaşal sularını vermeyi içime sindiremiyorum!

Merak ediyorum, bu kentin yöneticileri hangi suyu kullanıyor? Hazır paket suları mı tüketiyorlar, yoksa kentin şebeke suyunu mu içiyorlar? Buna bir açıklık getirseler iyi olacak!

Batman içme suyuna ‘içilemez’ raporu verilinceye kadar bu tutumumu, yani kent şebeke suyunu içmeyi sürdürmeyi düşünüyorum. Ancak kurumların sağır sultanı oynamasını da kabul etmiyorum. Birileri halkın karşısına çıkıp, fenol ile ilgili neler yapılması gerektiğine açıklık getirmelidir.’

Bu eleştirime rağmen ne sayın Valimizden, ne de sayın Belediye Başkanımızdan bir açıklama gelmedi. Evde şebeke suyu mu, yoksa hazır su mu tükettikleri konusunda bir açıklamada bulunmadılar. Bu yazımdan sonra açıklamada bulunurlar mı bilemem, ancak sorumluluğum gereği bu sorunu gündemde tutmaya devam edeceğim.”

Görüldüğü gibi sorumlu gazetecilik gereği görevimi yapmış ve halkımızın sağlığı için gerekli uyarılarda bulunmaktan çekinmemişim. Daha Sağlık Bakanlığı yazısı gelmeden önce şebeke sularımız için ‘İçilemez raporu verilinceye kadar’ ifadesini kullanarak durumun vahametinin farkına varmışım.

Değerli Okurlar, bu meseleyi kendimi övmek için hatırlatmıyorum. Kentimizin içme sularını tehdit eden faktörler her zaman var olmuş ve olacaktır. O nedenle her zaman tedbiri elden bırakmamamız gerektiğine inandığımdan bu uyarıları yapıyorum.

BATMAN BARAJI, GARZAN, KÜSKET, ZİLEK ALTERNATİFLERİ…

Yıllar önce Batman Kent Konseyi Çevre ve Sağlık Ana Çalışma Grubu Sözcüsü olarak Zilek su kaynağını tartışmaya açmıştım. Dönemin DSİ 10. Bölge Müdürü ile Batman Belediyesi ve kent konseyi yürütme kurulu üyelerini buluşturmuştum. Devlet Su İşleri (DSİ) yetkilileri, Batman’ın 2040 yılında nüfusunun 615 bin olacağı varsayımı ile proje hazırladıklarını söylemiş ve kentimizin ihtiyaç duyduğu içme suyu için dört alternatif sıralamıştı: Batman Barajı, Garzan Barajı(Küsket kaynak suyu), Zilek su kaynağı ve mevcut su kuyularının beslendiği çay havzası. Dönemin DSİ Batman şube Müdürü Veysi Kanat’ın konuşmasından bazı satırları hatırlatayım: “Batman Barajı içme suyu amaçlı olsaydı, çevresinde yönetmelik gereği en az 300 metrelik alanda yerleşime izin verilmezdi. Mutlak Koruma alanları bulunmayan baraj, Şelmo petrol sahası tarafından kirletilmiştir. Dolayısıyla bir seçenek olamaz. Garzan Barajı’ndan ise 10 kilometresi tünel olmak üzere en az 65 kilometre uzaklıktan borularla kente su getirilebilir. Tünelin maliyeti oldukça yüksektir. Mevcut kuyular kirlilik tehdidi altındadır. Batman çayı yüzey sularından beslenen kuyularda fenol tespit edilmiştir. Yine Toptancılar Sitesi patlamasından sonra tespit edilen yer altı kirliliğinin akış yönü de su kuyularına doğrudur. Belediye büyük maliyet gerektiren arıtma sistemi kurmak zorundadır. O nedenle geriye tek seçenek Zilek suyu kalmaktadır. Zilek suyunu yıllardır yakından izliyoruz. En düşük dönemde bile 4,5 metreküp, ortalaması ise 5 metreküp olan 9 adet küçük gözenekten oluşan en uygun ve en ekonomik olan Zilek suyudur diye düşünüyoruz. 30 yıl faizsiz geri ödemeli projenin toplam maliyeti 66 milyon TL’dir. Belediye yılda bir taksit ödeyerek 30 yılda borcunu ödeyebilir. Belediye onay verirse, en geç 550 gün içerisinde proje hizmete girecek ve kente kaliteli kaynak suyu verilecektir. Belediye’ye yardımcı olmaya çalışıyoruz.”

Bu konuşmanın üzerinden 5-6 yıl geçti. Zilek su kaynağı korumaya alındı. Ancak çok pahalı elektrik maliyeti nedeniyle belediye eski yönetimi projeye onay vermedi. Mevcut yönetimin bakış açısını ise bilmiyorum. Su kaynaklarımız var, ancak atıksuların tehdidi altındadır. Batman, Diyarbakır, Bismil vs yerleşim yerlerinin kanalizasyon suları halen Dicle’ye biyolojik ve kimyasal arıtma olmaksızın veriliyor. Temiz su gelecekte en önemli problemimiz. Şimdiden kafa yormalıyız.

Bu iki günlük yazımı ve Sağlık Bakanlığı’nın, fenol gerekçesiyle geçmişte kentin şebeke suyunun yemeklerde dahi tüketilmemesi yolundaki uyarısını okuyanlar endişeye kapılmasınlar diye de bilgi vereyim. 2009 yılında suyumuza ‘içilemez’ raporu verilmişti. Sonrasında etkin bazı tedbirler alındı, kirlilik kaynağı Şelmo petrol sahası üzerine gidildi, yaptırımlar uygulandı. Bu olumsuz gelişmelerin basında yer alması ve kamuoyu tepkisinin gelişmesi ardından bazı tedbirler alınırken, TPAO ve özel petrol şirketleri daha özen göstermeye başladı. Sonradan yapılan analizlerde, fenol değerlerinin düştüğü tespit edilmişti.

2011 yılında Batman Çevre Gönüllüleri Derneğimiz adına girişimlerde bulunuldu, su analizleri Refik Saydam Araştırma Merkezi, TÜBİTAK ve ODTÜ laboratuarlarına gönderildi. Sonuçlar olumlu çıktı ve şebeke sularımızın içilebilir olduğu gerçeği belgelendi.

Ancak sudaki fenol tehlikesi henüz geçmiş değildir. Zira Şelmo Petrol Sahası Batman’a hakim yüksek alanda olduğundan kirlilik tehdidi devam ediyor. O nedenle su kaynaklarımızın korunmasında hiçbir zaman zafiyet gösterilmemesi gerekiyor.

Batman şehir şebeke suyunun ana kaynağında tespit edilen fenol kirliliğinin nedeni petrol türevleri idi. Çevredeki petrol kuyularından derelere sızan petrol türevleri, yer altı su kaynaklarını kirletmişti.

Petrol kirliliğinin çevreyi tehdit etmemesi için daha etkin tedbirler alınmalı ve bunun takibi yapılmalı, su analiz sonuçları kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Şelmo petrol sahasındaki kirlilik takip edilmeli ve gerekli denetimler sıklaştırılmalıdır.

Sonuç olarak Allah’a şükür su kaynaklarımız var. Ancak sularımızı her türlü tehlikeden korumak zorundayız. Valilik, Belediye, Halk Sağlığı Müdürlüğü ve diğer kurumların bu konuda toplumumuza güven verecek çalışmalarda bulunmalarını önemle hatırlatmak isterim.